YouTube kitap kanalımda Dostoyevski'nin hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/0i9F0L1dcsMi.ibb.co/7jghFLT/1.jpg
Karamazov Kardeşler : Dostoyevski olağanüstü bir olaydır; belki de Rus bilincine özgü, eşi görülmedik bir olaydır, demişti Oğuz. Sonrasında da "Çirkin
YouTube kitap kanalımda Dostoyevski'nin hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/0i9F0L1dcsM
Köyü bile bir başka Rusya'nın.
İnsanların karşılarında ezilmesinden şeytani bir haz duyan, sırf bir gün perşembe gününe çarşamba denmesini istediği için yalakalarına bunu kabul ettirip
Bir Dostoyevski romanından daha merhaba efendim. Kronolojik sıralamayla şu ana kadar okuduğum Dostoyevski kitaplarının arasında en kolay okunanlardan bir tanesiydi bu kitap. Tiyatral olarak yazıldığı bolca konuşmalara sahne olduğunu söyleyebilirim. Zaman zaman kitaptaki karakterlerin bazılarına(özellikle Dayı ve Foma Fomiç) hayıflansam da baş karakter olarak çoğunlukla hiç kimseyi ön plana çıkarmamış Dosto amcamız. Dostoyevski'nin ana karakterleri genelde silik karakterler oluyor burada da ondan bahsedebiliriz.Sonu biraz zorlama ve aceleye getirilmiş olduğunu da belirtmeliyim. Son olarak genel anlamda şunu da belirteyim kronolojik olarak okumak ve grupla beraber okumak da ayrı bir zevk veriyor doğrusu. Keyifli okumalar.
Stepançikovo KöyüFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20193,641 okunma
Dostoyevski'nin, hak ettiği ilgiyi görmeyen, sürgün zamanı yazdığı kitaplardan biri Stepançikovo Köyü. Sitede okunması oldukça az. Genel olarak Dostoyevski'nin okunması gereken kitaplarına dair oluşturulan listelerde de hiç görünmüyor bu kitap. Bunun nedenine ufaktan değinmeye çalışacağım. Bu arada Amcanın Düşü'yle aynı yıl yayımlanıyor bu kitap.
Öncelikle kitaba biraz ön yargıyla yaklaştığımı itiraf etmeyelim.
Bunun sebebi içerisinden çok fazla karakter barındırmasıydı.
Okuduktan sonra aslında yazarın bu kadar fazla karaktere rağmen ustalığını konuşturduğu fark ettim.
Kitap dan spoiler vermeden en önemli karakterden başlayacağım. Zaten tüm hikaye bu adamla başlıyor diyebiliriz.
Foma Fomiç
Kendisi generalin uşağı olarak hizmete alınıyor bir süre generale hizmet ediyor, general öldükten sonra general in eşinin gözüne giriyor ve onu iyice etkiliyor. Bu onun amaçları için adeta bir kalesi oluyor.
Eline bu fırsat geçer geçmez etrafındaki iyi niyetli ve cahil insanları bilge olduğuyla, yüksek gönüllü olduğuyla kandırıp inandırmaya başlıyor.
Elbette generalin oğlunun çok ince yumuşak kalpli olması da ona bu tavırlarını sergilemesinde kapıları sonuna kadar açıyor.
Aslında kendisi de cahil biri olduğunu biliyor fakat aşağılık kompleksi onu tam tersine çok önemli bir insan olduğuna inandırıyor.
Bir anda evin uşağı iken evin en gözdesi olmayı başarıyor.
Bunu yaparken mobbing uygulamaktan çekinmiyor ve bunu ustalıkla yapıyor.
Zaten hikayeyi okurken bu adamın zamanında çoğu şeyi kompleks haline getirdiğini ve bir fırsat bulur bulmaz bunun acısını çıkardığını anlıyorsunuz.
Etrafındaki insanları bilge ve yüce gönüllü olduğuna o kadar inandırmış ki bir süre sonra herkesi etkisi altına alıyor.
Tüm çiftlik, bir süre sonra Foma Fomiçin eline geçiyor ve artık çiftlik halkının paradigması Foma Fomiçin değer yargıları üzerine tekrardan şekilleniyor. İşte bundan sonra her şey başlıyor, spoiler olmasın diye devamına girmeyeceğim.
Stepançikovo KöyüFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20193,641 okunma
Dostoyevski sürgün ve zorunlu askerlik görevini bitirmesinin ardından 1859 yılında yazdığı Stepançikovo Köyü isimli eseriyle karşımıza çıkıyor.
Rusya'daki bu köy; bilgisiz ama oldukça iyi kalpli, saf kahramanımız Albay Yegor İlyiç'e miras kalmıştır.
Stepançikovo köyünde yaşayan kişilerin bilgisiz ve garip insanlar olduğunu rahatlıkla
¶¶
-Çardan çok para alıyor muydun beyefendi? diye soruverdi.
Fakat Foma Fomiç bu soruyu laubalice buldu ; laubalilikten hiç hazzetmiyordu.
Zavallı adamcağızı yukarıdan aşağı süzerek :
- Sana ne hımbıl? Ne diye burnunu sokuyorsun her şeye?
¶¶
Foma Fomiç'in gerçek velinimetim oldukları pek doğru, dedi. Gerçek velinimetim oldukları için küçüklüğümü, benim yeryüzünde bir solucandan farkım olmadığını bildirdiler. Böylelikle ilk defa olarak sayelerinde ne olduğumu anladım.
"Amma da garip insanlar ! Sanki hepsini özellikle toplamışlar buraya."(Sf75)
Sanırım tam anlamıyla kitabı özetleyen alıntı bu olsa gerek diye düşünüyorum.Bu kadar birbirinden gece ile gündüz kadar farklı tiplemeleri ortak bir noktada buluşturabilecek yazar da sanırım Dostoyevski'den başkası olmazdı herhalde.
Kitabın
DİPÇE :
Dostoyevski'nin sanatında sürgün yıllarının kuşkusuz yeri büyüktür dolayısıyla 1849 sonrası yazın hayatında bu tarihle yeni bir dönem başlar; daha geçmişe dönük ve kendi yaşamının analisti biri olarak karşımıza çıkar.Yazar bu yıllarda sansür korkusunu dile getirse de eserlerinin alt metinlerinde gerçekçi yönünü yansıtmaktan geri
Tatyana İvanovna'nın dediği gibi:
''Aman Tanrım, ne enfes bir roman!..''
Kitap çok akıcıydı. Dostoyevski'nin neden bu kadar iyi bir yazar olduğunu bu kitabında da anlıyorsunuz: Her iki sözden biri not etmelik.
Öncelikle söylemek istediğim Yegor İlyiç üzerine. Adam o kadar temiz, o kadar uysal ki anlatılmaz, yaşanır. O kadar mütevazı ki kendinden
Rus edebiyat tarihinde, gelmiş geçmiş en ilgi arsızı karakter sanırım Foma Fomiç. Kitabı okurken çıldırdım resmen. Bitireli 2-3 gün oldu hala öfkem geçmedi. Öyle bir karakter..
Enteresan kitap. İnsanı yoran o kadar çok karakter ve sinir bozucu o kadar çok olay var ki kitap bir noktadan sonra ızdırap oldu bana. Lakin elimden de düşüremedim sonunu merak etmekten.
Foma Fomiç beni en çok sinirlendiren 3 kişiden biriydi. Bazı sahnelerinde kinlendim bile. Ama ilginç şekilde kitapta en anlamlı, düşünmeye değer cümleleri kuran da kendisi. Üstelik kitabın sonlarında neredeyse kendisine sempati beslemeye başlayacaktım.
Bir diğer kanser şahış Dayı karakteri. "Fazla tevazunun sonu vasattan nasihat dinlemektir." sözünün yürüyen hali. Beni yer yer çileden çıkardı. Cervantes: "Aşağılık insanlara iyilik etmek, denize su taşımaya benzer." der. Bu karakter için söylenecek daha iyi bir söz bulamıyorum. Kendini aptal durumlara düşürecek kadar iyi niyetli. Neyse ki kitabın sonunda ona da bir miktar ısındım.
Diğer karakterler üzerine de söylenecek çok şey var. Karakterler hakkında iyi veya kötü izlenimlerimi değil, karakterlerin bana ne kadar geçtiğini anlatmaya çalıştım. Kitabın içindeydim adeta. Önemli olan da bu. Eser, sizi bulunduğunuz ortamdan alıp bambaşka diyarlara sürüklüyorsa kıymetli.
Dostoyevski ile olan macera henüz bitmedi.
Stepançikovo KöyüFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20193,641 okunma