''Atatürk İhtilâli'nin belirli yönü Türk milliyetçiliğidir. Türk olmaktır. Geçmişi bu prensip temizledi. Yeniliği bu prensip getirdi. Bütün Türk İhtilâli, bütün eserleriyle bu prensibe dayanıyor. Bundan en küçük bir yan çizme geriliğe dönüştür. Ve ölümdür.
İşte bütün bunlardan dolayı Bizanslaşan saltanatın, Türk olmayan Osmanlı saltanat ve hilâfet idaresinin asırlar içinde kısaca anlamı şudur: Türk'ten başka unsurların kuvvetlenmesine yarayan, bunlarla beraber ve yaşatmak, yaşamak için Türk'ü sömüren bir varlık.İşte bütün bunlardan dolayıdır ki, Atatürk İhtilâli, Bizanslaşan saltanatı, vatansız ve milliyetsiz hilâfeti kaldırdı. Ve bütün bunlardan dolayıdır ki, milliyetçiyiz, cumhuriyetçiyiz, lâikiz...''
Yazarın, Karşı Kıyılar Kitabına yaptığım yorumu yineleyebilirim Tarzan Öldü Kitabı için.
İlave olarak şunları eklemek isterim. AKBAL, Bugünden maziye uzanıp geçmişi şu anda da yaşamak istercesine, bir başka ifade ile dünde ki "ben"'i - bugün ki "ben" de dışlayarak yeni kimliğinde algılayıp anılar dünyası içerisinden ifade
90'lı yılların öncesinde ve ortasına kadar cep telefonu bugün kadar yaygın ve çeşitli değildi dahası benim hatırladığım hatta bizim evimize giren ilk cep telefonu Sabah gazetesi kuponlarını biriktirip gidip bayiden aldığım Nokia 3210 cep telefonu ve yanında verdikleri muhabbet hat ve kartı idi.Evimizde ahizeli telefon vardı onunlada öyle boş konuşmalar olmazdı.Az ve öz konuşurduk. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bizim zamanımızda cep telefonlarında ki mesajlar yerine,en yaygın olan "mektup" yazmak vardı
Rahmetli babam ablamla bana hadi kızlar mektup yazalım dediğinde bi heyecan olurdu içimde."Sevgili diye başlayan satırlar günlük olaylardan bahsedip özlemle ellerinden öper sağlıcakla kalmanı dilerim" diye son bulan cümle kalıpları olurdu. Ne güzel günlerdi ne çok özledim o günleri.Şimdi o günlerden eser yok.Bazen teknolojinin eskiyi silmesine üzülüyorum ama yeni icatlarla gelmesine de şaşırıyorum.Duygudan duyguya sürükleyip götürüyor.Ama bende halen eskiyi yaşatmak var çünkü beni ben yapan o güzel günleri yaşatmayı çok seviyorum.Belki hergün sayfalarca yazmıyorum ama bir iki satırda olsa yazmak.Evet belki okuyamayacak yazdığım kişi ama hissedecek bunu bilmek bile yetiyor.
Konusu ise 61 güzel özenli özel ve sizi özel hissederecek hatta geçmişi yaşatacak,durup sorgulatacak mektuplardan oluşmuş harika bir kitap.Yazarın okuduğum ilk kitabıydı iyikide okudum.Sizde elinize alacak bir solukta okuyacak ve belkide çocukluğunuza gideceksiniz şahsen ben gittim.Ve size en çok da kalbinize iyi gelecek
2 ekim 2016 da bitirdiğim bir kitaptan bahsedeceğim. taze taze yorumlar yapan ben, bu defa çok geç bir zamana bıraktım bu yorumu. kitaplar, insanların dünyasını tanımak için bir anahtar olmasına karşın, insanlardan kaçmak için de büyük bir nimet. en sevdiğim yazarlardan birisinin eserini sizlere anlatacağım, Robert Galbraith mahlası ile yazılmış,
Küçüğüm, İslam bir geçmişi yaşatmak değildir. İslam, bir geleceği yaratmaktır. İçinde olduğun çağı doğru okumayı bilirsen, Kur'an'a objektif olarak yaklaşırsan kapılar sonuna kadar açılır.
Unutma, Allah başlayacağın her yeni güne sana beyaz sayfa açarken, şeytan geçmişini önüne getirir. "Bak bunlar sana yapıldı, unutma" diyerek kara sayfayı tekrar önüne koyar.
Kul artık uyanmalıdır, geçmişi yaşatmak sana şeytanın sunduğu en büyük yemdir.
İKİNCİ BASIMA ÖNSÖZ
Türk Ülküsü'nün bu ikinci basımı, birincisine göre oldukça değisiktir. İlk basımdaki tarihe ve kalem
mücadelesine ait yazılar bırakılmış, doğrudan doğruya ülkünün türlü konularını ilgilendiren yazılar alınmış
ve bunlara yine ülkü ile ilgili yeni yazılar eklenmiştir. İlk basımda bulunup da ikinci basımda
Türkçülük, bütün Türklerin tek devlet halinde birleserek, her bakımdan bütün milletlerden ileri ve üstün olması ülküsüdür. Bunun değismeyen iki unsuru vardır: Soyculuk, Turancılık. Soyculuk, ilk önce bir milli savunma vasıtasıdır. Türkelindeki azınlıkların, kendi aralarında gizlice yürüttükleri, soy suuruna karsı bir koruma tedbiridir.
Türkçülük, bütün Türklerin tek devlet halinde birleserek, her bakımdan bütün milletlerden ileri ve üstün olması ülküsüdür. Bunun değismeyen iki unsuru vardır: Soyculuk, Turancılık. Soyculuk, ilk önce bir milli savunma vasıtasıdır. Türkelindeki azınlıkların, kendi aralarında gizlice yürüttükleri, soy suuruna karsı bir koruma tedbiridir.
Kendi geçmişinden anlam çıkarmazsan aynı geçmişi tekrarlarsın. Geçmişi temizledikçe karakteri sandığı bütün bu uyum bozucu davranışlar bütününden kurtulabileceği ve bunları bir kader gibi çocuğuna geçirmesi gerekmediği bilgisi içine su serpiyordu. Üstelik sevmişti bu halin bilimsel ismini ; kazanılmış güvenli bağlanma. Baştan kimse vermediyse sonradan sen kendin çalışıp kazanabiliyorsun gibi.
Atatürk îhtilâli’nin belirli yönü Türk milliyetçiliğidir. Türk olmaktır. Geçmişi bu prensip temizledi. Yeniliği bu prensip getirdi. Bütün Türk İhtilâli, bütün eserleriyle bu prensibe dayanıyor. Bundan en küçük bir yan çizme geriliğe dönüştür. Ve ölümdür. İşte bütün bunlardan dolayı Bizanslaşan saltanatın, Türk olmayan Osmanlı saltanat ve hilâfet idaresinin asırlar içinde kısaca anlamı şudur:
Türk’ten başka unsurların kuvvetlenmesine yarayan, bunlarla beraber ve yaşatmak, yaşamak için Türk’ü sömüren bir varlık... İşte bütün bunlardan dolayıdır ki Atatürk İhtilâli, Bizanslaşan saltanatı, vatansız ve milliyetsiz hilâfeti kaldırdı. Ve bütün bunlardan dolayıdır ki milliyetçiyiz, cumhuriyetçiyiz, lâikiz.
Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.Kitabı okudu
NASYONAL SOSYALiST PARTiSi kurulduğu zaman, amacı, burjuva partilerde olduğu
gibi, geçmişi mekanik bir şekilde yeniden yaşatmak olmayıp, bugünkü devletin anlamsız mekanizması yerine, hedefi ırkçı bir organik devlet koymaktan ibaret olan yeni bir hareket ortaya çıkarmaktı.