Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Odysseia'nın sekizinci kitabında tanrıların, gelecek kuşakların söyleyecek bir şeyleri olsun diye şarkılarını mutsuzluk örüntüleriyle süslediklerini okuyoruz; otuz yüzyıl sonra Mallarmé, "Dünya bir kitaba konu olmak için var" derken sanki kötülüğün varlığını estetik açıdan doğrulayan aynı anlayışı yineliyor. Ancak iki teleoloji bütünüyle çakışmıyor. Yunanlınınki sözlü kelam dönemine rastlıyor, Fransızınki ise yazılı kelam dönemine. Birinde şarkılardan söz edilir, ötekinde kitaplardan. Bizim için bir kitap, herhangi bir kitap, kutsal bir nesnedir; insanlara fazla kulak vermeyen Cervantes, "sokaktaki yırtık kâğıt parçaları"nı bile okurdu. Bernard Shaw'un oyunlarından birinde alevler İskenderiye Kütüphanesi'ni tehdit eder; bir karakter, "insanlığın belleği yanıp kül olacak!" diye haykırır; Sezar ona şöyle der, "Bırak yansın, o bir utanç anıtı." Bana kalırsa tarihteki Sezar yazarın ona atfettiği bu düşünceyi ya onaylayacak ya da reddedecek, ama bizim gibi kutsala saygısızlık olarak değerlendirmeyecektir. Nedeni açık: Eski çağların insanı için yazılı kelâm, sözlü kelâmdan sonra gelen bir şeydi."
Sayfa 175 - Kitap Kültü ÜzerineKitabı okudu
yaşam, belleği icat etmekte gaddarlık etmiş. en eski anılarını ayrıntılarıyla içlerinde taşıyan ihtiyarlar gibi, ölümün kıyısına gelmişken belleğim, güneşin çevresinde dönüyor ve neleri aydınlatmıyor ki o güneş! her şey mevcut, hiçbir şey yitmemiş. tıpkı, size daha da canlılık verecek, içinizi acıyla zonklatan gizli bir güç gibi: hiçbir gelecek olmadığının kesinliği karşısında geçmiş büyüyor, kökleri genişliyor
Reklam
geceler uzun. her dakika beni ayrı bir dehşete düşürüyor; her yanım, her yanım sancıyor İnsanlar benim için kaygılanıyorlar. bense bunu engellemek istiyorum. ama insan kendi kaderini değiştiremezken, başkalarının kaygılanmasını nasıl engelleyebilir ki? şafak hep çok uzaklarda. şafağın atmasını mı arzuluyorum, yoksa asıl istediğim gecenin daha da derinine mi dalmak, bilmiyo­rum. evet, belki de aslında herşeyi bitirmek istiyorum. yaşam, üstüme böyle varmakla gaddarlık ediyor bana. bu oyunda kağıtları daha iyi dağıtmalıydı. payıma çok kötü bir el düştü. bedenimde kara bir tarot var. yaşam, belleği icat etmekle gaddarlık etmiş. en eski anılarını ayrıntılarıyla içlerinde taşıyan ihtiyarlar gibi, ölümün kıyısına gelmişken belleğim, güneşin çevresinde dönüyor ve neleri aydın­latmıyor ki o güneş. her şey mevcut, hiçbir şey yitmemiş. tıpkı, size daha da canlılık verecek, içinizi acıyla zonklatan gizli bir güç gibi: hiçbir gelecek olmadığının kesinliği karşısında geçmiş büyüyor, kökleri genişliyor, bendeki her şey bir köktabaka halinde, renkler her tabakada saydamlaşıyor, en ufak görüntü mutlaklaş­ma eğiliminde, yürek kreşendo atıyor. ama resmetmek, tüm bunları resmetmek artık olanaksız
Sizin de sıranız kısa sürede gelecek.
Sayfa 182 - Ayrıntı
Kötü bir şans bu ve gelecek için bir anlam taşımıyor. Zarların belleği yoktur.
Yetmiş yıl sürdü benim düşüm. Gerçekte, uykudan uyanıp da kendi kendisiyle karşılaşmayan insan yoktur. Şu anda bizim başımıza gelen de aynı şey, tek farkı, iki kişi olmamız. Seni bekleyen gelecek olan benim geçmişimle ilgili bir şeyler öğrenmek istemez misin?
Reklam
Gelecek belleği dolu olanlar, gelecek merkezli yaşarken, gelecek hafızası boş kişiler, geçmiş merkezli yaşarlar.
Sayfa 82 - Alfa Yayınları 6. Baskı Temmuz 2018Kitabı okudu
Unutma Meleği
Unutma meleği neresinde saklanır insanın belleği arındıran sihre izin veren nedir incinmişliğin saydam gövdesinde sonranın geçit bulması kirlenmeden ve benzemeden diğerlerine kendinden yaptığın unutma meleği saklanmanın şifasını bilir kaybın ve kaydın sırlarını anlatan bir yazmadan alınmıştır kandilinde yitmeyen ışık kanatlanır, bakış olur unutma meleğine yüzüne baktığın obsidiyen levhada yabancı sandığın gölge birine benzetir seni ya da eskiden beri tanır
Varlığını sürdüren hakikat ruhtur.Ben bir ruhum ve var olmaya devam ediyorum. Nice dünyevi meskenin sakini olan ben, Darrell Standing, bu anılara dair birkaç satır daha yazıp ardından göçüp gideceğim. Biçimim, yani bedenim, boynundan yeteri kadar asıldığı zaman aciz duruma gelecek ve maddesel dünyada bedenimden hiçbir iz kalmayacak. Ama ruhlar aleminde bedenimin hatırası kalmaya devam edecek . Maddenin belleği yoktur çünkü onun biçimleri fanidir ve bu biçimlerin üzerindeki izler de biçimlerle birlikte yok olur gider.
Sayfa 131Kitabı okudu
"Elektrikli makine matematik hesaplarını yapar, tarihsel olayları aklında tutar, satranç oynar, bir dilden başka bir dile kitap çevirir. Matematik problemlerini hızlı çözümleme yeteneği bakımından insanı geride bırakır, belleği ise kusursuzdur. İnsanı örnek alan ve ona benzer bir makine yaratan ilerlemenin sınırı var mı? Galiba böyle bir sınır yok. Gelecek yüzyılların ve bin yılların makinesini gözümüzde canlandırabiliriz. Bu makine müzik dinleyecek, resimle ilgili değerlendirme yapacak, kendisi resim yapacak, müzikler, şiirler yazacak. Bu makinenin mükemmelliğinin bir sınırı var mı? İnsanla karşılaştırılabilir mi, insanı geçebilir mi? Elektronikteki yeni yeni gelişmeler, insanın makine tarafından yeniden yaratılmasını gerektirecektir."
Sayfa 297 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bedenim bitkin. Ve bundan kaçmam mümkün değil. Tıpkı hayvanlar gibi kendi ölümümün gelip de yaşamımın ta içine yer­leşmeye başladığını duyumsuyorum; bu öylesine güçlü bir duygu ki, tüm mücadele olanağımı yok ediyor. Herkes benim mücadele etmeme öyle alıştı ki, kimse inanmıyor bana. Yanılmış olabilece­ğimi düşünmeye cesaretim yok artık, bu tür
* unutuş'a dair geniş bir perspektif:
Eğer unutuş bellekten önce geliyorsa ya da belki onu temellendi­ riyorsa ya da onda hiçbir payı yoksa, unutmak yalnızca bir eksiklik, bir kusur, bir yokluk, bir boşluk (ondan hareketle anımsayacağımız, ama aynı anda önceleyen gölge olarak anıyı tam da olanaklılığında silecek, anımsanabilir olanı kırılganlığına, belleği bellek yitimine geri verecek olan bir boşluk) değildir: unutuş; ne olumlu ne olum­suz, geçmişi ne ağırlayan ne de geri alan, ama geçmişte asla meyda­na gelmemiş olanı (gelecek olanda da yerini hiçbir şimdide bula­mayacak olanı) göstererek, zamanın tarihsel olmayan biçimlerine, zamanların başkası' na, onların ebedi ya da ebediyen geçici, yazgısız, mevcudiyetsiz kararsızlığına gönderen edilgin gerekliliktir.
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.