Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Mustafa Kemal Paşa, bu sahnenin başoyuncusuydu. Siyasi muhaliflerini hiçbir şey düşünmeksizin ezen bu asker, askerlik alanında, büyük bir sanatkâr ve oyunun kurallarına uyan bir sporcuydu. O, Yunan generallerinin kılıklarına ve maiyetlerinin yaptıkları kötülüklere hiç önem vermiyor. Trikopis, onun bu oyundaki rakibi. Bu askerlik oyununda yere vurduğu adama kurala uygun biçimde davranıyor. Sırtını yere getirdiği pehlivanın elini sıkan galip bir pehlivan gibi. Trikopis’in elini yakaladı, sıradan bir el sıkışma süresinden uzun tuttu: ‘Oturun general, yorulmuş olacaksınız.’ Bundan sonra sigara tabakasını uzattı, kahve ısmarladı.”
Altın Kitaplar YayıneviKitabı okudu
Trikopis'in elini sıkarak'' teselli etmek ister gibi samimi bir dille ''Savaş bir şans oyunudur General. Bazen en ustası da yenik düşer. Siz görevinizi yaptınız, üzülmeyiniz,'' dedi.
Sayfa 429 - Nemesis KitapKitabı okudu
Reklam
Niye yenildiğimizi anladım
Büyük Taarruz sırasında tutsak edilen General Trikopis,General Digenis ve diğer tutsaklar Uşak'ta karargah olarak kullanılan bir evde(şimdi müzedir) Gazi'nin huzuruna çıkarılır ve Gazi bu yenilgileri tarihte örnekleri olduğunu görevlerini yapmış iseler vicdanen rahat olmaları gerektiğini söyler.Sonra harita üzerinde bazı eleştiriler yapar:"Şurada bir fırkanız vardı.Niçin onu şuraya almadınız?Filan yerdeki kuvvetlerinizi falan yere sürmeseydiniz daha iyi olmaz mıydı?". Bu konuşmadan sırasında bir fırka kumandanı yanındaki subaya usulca sormuş: "Bizimle konuşan bu general kimdir?". "Başkumandan Mustafa Kemal!". "Niçin yenildiğimizi şimdi anladım. Bizim Başkumandan İzmir'de vapurda oturuyordu!".
Sayfa 158Kitabı okudu
Türk-Yunan savaşının son çarpışmaları 18 Ağustos 1922'de başlamış, bu hafta içinde Bursa bölgesinde ve Menderes vadisinde küçük çarpışmalar olmuştu. Turk ordusunu Mustafa Kemal Paşa kumanda ediyor ve yardımcısı da İsmet Paşaydı. Çarpışmalar aralıksız 3 hafta sürmüştü. Türklerin önderi sık sık savaş alanının ortasındaydı. Bir seferinde de ciddi şekilde yaralanmıştı. Derken bir saldırı-savunma hareketiyle İsmet Paşa, 26 Ağustosta Afyonkarahisar'daki yunan cephesinin ortasına yüklenmişti. Şiddetli bir çarpışmadan sonra yunan cephesi kırılmış ve Yunan ordusu acele ile geri çekilmeye başlamıştı. Yunanlıları takip eden Türkler., ayın 29'una kadar kırk kilometre, 8 günde ise 250 km yol katetmişlerdi. Ayın 29 ve 30. günleri Dumlupınar'da ikinci bir çarpışma olmuş ve Yunanlılar savaş alanını bırakıp kaçmışlardı. 2 Eylülde Türk süvarileri Uşak'a ve Yunan karargahına dalmış ,General Trikopis ve bütün kurmayları esir etmişti. Bu olaydan sonra Yunan ordusu çökmüş, moral ve dayanma gücü tamamen yok olmuştu...
30 Ağustos
Sonra. Sonra, 30 Ağustosta düşman kuvâyı külliyesi imha ve esir olundu. Esirler arasında General Trikopis : Alaturka sopa yemiş bir temiz ve sırmaları kopuk frenk uşağı... Yaralı bir düşman ölüsüne takıldı Nurettin Eşfak'ın ayağı. Nurettin dedi ki : «Teselyalı Çoban Mihail,» Nurettin dedi ki : «Seni biz değil, buraya gönderenler öldürdü seni...»
SEKİZİNCİ BAP - 26 AĞUSTOS GECESİNDE SAATLAR İKİ OTUZDAN BEŞ OTUZA KADAR ve İZMİR RIHTIMINDAN AKDENİZ'E BAKAN NEFER
Özel Notlarımdan:
Trikopis ise: "Askeri görevimi tam olarak yaptığıma eminim. Fakat asıl görevimi maalesef yapamadım" diyerek intihar edemediğini anlatmak isteyince, Gazi sözünü kesmiş: "O size ait bir düşüncedir." Sonra harita üzerinde bazı eleştiriler yapmış: "Şurada bir fırkanız vardı. Niçin onu şuraya almadınız? Filan yerdeki kuvvetlerinizi falan yere sürmeseydiniz daha iyi olmaz mıydı?" Bu konuşmalar sırasında bu fırka kumandanı yanındaki subaya usulca sormuş: "Bizimle konuşan bu general kimdir?" "Başkumandan Mustafa Kemal!" "Niçin yenildiğimizi şimdi anladım. Bizim Başkumandan İzmir'de vapurda oturuyordu!"
Sayfa 158Kitabı okudu
Reklam
Efendiler, 26/27 Ağustos günlerinde, yani iki gün içinde, düşmanın Karahisar'ın güneyinde 50 ve doğusunda 20, 30 kilometre uzunluğundaki müstahkem cephelerini düşürdük. Yenilen düşman ordusunun bütün kuvvetlerini, 30 Ağustosa kadar Aslıhanlar yöresinde kuşattık. 30 Ağustos'ta yaptığımız savaş sonunda (buna Başkomutan Muharebesi adı verilmiştir), düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve esir aldık. Düşman ordusunun Başkomutanlığını yapan General Trikopis de esirler arasına girdi. Demek ki, tasarladığımız kesin sonuç, beş günde alınmış oldu. 31 Ağustos 1922 günü ordularımız ana kuvvetleriye İzmir'e doğru yol alırken, diğer birlikleriyle de düşmanın Eskişehir ve şimalinde bulunan kuvvetlerini yenmek üzere ilerliyorlardı.
26 Ağustos 1922 Saldırı Emri 20/21 Ağustos 1922 gecesi 1. ve 2. Ordu Komutanlarını da Cephe Komuta Merkezine çağırdım. Genelkurmay Başkanı ile Cephe Komutanı‘nı da yanımda bulundurarak, saldırının nasıl yapılacağını harita üzerinde kısa bir savaş oyunu şeklinde açıkladıktan sonra, Cephe Komutanı‘na o gün vermiş olduğum emri tekrarladım.
Tarihi unutma
(Aşağıda okuyacağınız tarihçe, 30 Ağustos zaferinin ilk yıl dönümünde Falih Rıfkı Atay tarafından “Akşam” gazetesinde yazılmıştır. 24 Ağustos 30 Ağustos’a kadar geçen bir hafta içinde Türklük kaderinin nasıl baş döndürücü bir hızla döndüğünü gösteren bu tarihçeyi o günleri görmemiş olanlar için tekrarlayalım. [Yayıncının notu]) 24 Ağustos-
Esir düşen Yunan generali Trikopis'e.
“Üzülmeyin General,” dedi. “Siz vazifenizi sonuna kadar yaptınız. Askerlikte mağlûp olmak da vardır. Napolyon da vaktiyle esir olmuştu. Size karşı büyük bir hürmet hissi besliyoruz. Burada kendinizi esir addetmemenizi rica ediyorum. Misafirimizsiniz. Yakında her şey düzelecektir.
Sayfa 84 - İnkılap
117 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.