İçimizdeki Rumların Karın Ağrısı... "Kiliseyi câmii'ye çevirmek İslâmî mi? İnsanlığın ortak mirası olan bir yerin ilk haline, aslına döndürülmesi gerekmez mi? İstanbulda namaz kılacak birçok camiî var, onları dolduramıyorken, ne gerek vardı?" gibi abuk ve abes sorular/görüşler serdedenler, iki şeyi ortaya koyuyorlar;
113 syf.
·
Puan vermedi
·
14 saatte okudu
Fethiye Çetin
Fethiye Çetin
Hayatını varını yoğunu, canlarını kaybetmiş yarının zorluğunu omuzlarında hissettiği günlerin torununa anlatılmasıyla başlayan acı yasamın serüveni, kıtabın ortasında şu sözlerle sesleniyor okura "O günler gitsin, bir daha geri gelmesin.'' Ne kadar haklı hiç bır acı günler bir daha gelmesin "Bu coğrafyada yaşayan
Anneannem
AnneannemFethiye Çetin · Metis Yayınları · 2004368 okunma
Reklam
135 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
İkinci Dünya Savaşı Bitti, Peki Sonra Ne Oldu?
"Dünyada hiçbir şey, soğuk bir sabahta, bombalanmış bir şehrin kocaman, boş bir sokağı kadar yalnız ve terk edilmiş değildir." #125923125 İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna gelinmişti, müttefik askerleri Berlin’e sadece birkaç kilometre uzaktaydı, Hitler 1945 yılının 30 Nisan günü öğleden sonra Führerbunker’de
Alman Sonbaharı
Alman SonbaharıStig Dagerman · Everest Yayınları · 201581 okunma
Tolstoy ve Abduh’un mektupları: Tek Tanrı’nın özgür kulları
Ayn Şems - Kahire - 8 Nisan 1904 Sevgili Saygıdeğer Mösyö Tolstoy; Şahsınızı tanıma ayrıcalığına sahip olamadık ama bu ruhunuzu tanımamıza engel değildi. Düşünceleriniz bize ışık oldu. Öyle ki düşünce güneşiniz sizin ve diğer akil insanların ufuk çizgisinde parlıyor. Allah, insanlığı, fıtratla uyumlu olma sayesinde hidayete yönlendirmiştir. Ve
İhtiyaç Tesellisi
Başa gelen musibetlerin bir sebebi de onlara ihtiyaç duyuyor olmasıdır. Hz. Mevlana Nemrut'un ateşi İbrahim'in tevekkülünü artırdı der. Mucizelerin yaratılması da bu olumsuz hareketler sayesinde olmuştur. Musibetlerin ihtiyaçlarla ciddi bir alakası vardır. İnsanın üzülmeye de musibete de, yadırganmaya da, incinmeye de, hayal kırıklığına da ihtiyacı vardır. İnsanın hatırlamaya ihtiyacı olduğu kadar unutmaya da ihtiyacı vardır. Mevlana hazretleri şöyle buyurur; Dert neredeyse deva oraya gider. Yoksulluk neredeyse nimet oraya gider. Sorun neredeyse cevap oraya gönderilir. Gemi neredeyse su oradadır. Suyu bulmak istiyorsan susuzluğu elde et ki sular fışkırmaya başlasın. Halil Cibran da; sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz derken bu gerçeği kastediyor olmalıdır. İnsanın gerçekte neye ihtiyaç duyduğu Cenabı Allah tarafından bilinir. Nimet lazımsa nimet, musibet de lazımsa musibet gelir. Lazım olduğunda musibet de bir nimettir. Sufiler der ki; Nefse lezzet veren pek çok şey ruha acı vermektedir. Ruhta tat bırakan pek çok şey de nefse keder olarak hissedilir. İnsanoğlu unutmamalıdır ki; kimin neye ihtiyacı varsa o olmaktadır. Çünkü kainat ihtiyaç sinyallerine göre çalışan bir sistemde yaratılmıştır.
Geçmişteki gerçekliğe bir ihtimal atfedilebilir (ya da geçmişteki gerçeklikte varolan bir ihtimal yok sayılabilir). Âşık olunca geçmiş değişir. 'Seni zaten her zaman sevmiştim, kaderimizde birbirimize âşık olmak vardı' "gerçeğin cevabı" gibidir bu. Şu anki aşkım, aşkımı doğurmuş olan geçmişi hazırlar. Aynı şey yasal iktidar için de geçerlidir: Eşzamanlılık artzamanlılığı burada da önceler. Nasıl ki zorunsuz bir şekilde âşık oldum mu bu aşk benim kaçınılmaz kaderim haline geliyorsa, yasal bir düzen tesis edildi mi bu düzenin zorunsuz kökenleri bertaraf edilir.
Reklam
1.000 öğeden 351 ile 360 arasındakiler gösteriliyor.