Başa gelen musibetlerin bir sebebi de onlara ihtiyaç duyuyor olmasıdır.
Hz. Mevlana Nemrut'un ateşi İbrahim'in tevekkülünü artırdı der. Mucizelerin yaratılması da bu olumsuz hareketler sayesinde olmuştur. Musibetlerin ihtiyaçlarla ciddi bir alakası vardır.
İnsanın üzülmeye de musibete de, yadırganmaya da, incinmeye de, hayal kırıklığına da ihtiyacı vardır. İnsanın hatırlamaya ihtiyacı olduğu kadar unutmaya da ihtiyacı vardır.
Mevlana hazretleri şöyle buyurur; Dert neredeyse deva oraya gider. Yoksulluk neredeyse nimet oraya gider. Sorun neredeyse cevap oraya gönderilir. Gemi neredeyse su oradadır. Suyu bulmak istiyorsan susuzluğu elde et ki sular fışkırmaya başlasın.
Halil Cibran da; sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz derken bu gerçeği kastediyor olmalıdır.
İnsanın gerçekte neye ihtiyaç duyduğu Cenabı Allah tarafından bilinir. Nimet lazımsa nimet, musibet de lazımsa musibet gelir. Lazım olduğunda musibet de bir nimettir.
Sufiler der ki; Nefse lezzet veren pek çok şey ruha acı vermektedir. Ruhta tat bırakan pek çok şey de nefse keder olarak hissedilir.
İnsanoğlu unutmamalıdır ki; kimin neye ihtiyacı varsa o olmaktadır. Çünkü kainat ihtiyaç sinyallerine göre çalışan bir sistemde yaratılmıştır.