Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Herbart'ın bakış açısını açıklamanın daha iyi bir yolu şunu söylemek olacaktır: Olgusallık öyle bir doğadadır ki tam bir açıklaması karşılıklı olarak tutarlı çelişkisiz önermelerin kapsamlı bir dizgesi biçimini alacaktır. Gerçekten de Hegel'in kendisinin benzer bir gerçeklik ideali taşımış olduğu ve çelişmeme ilkesini yadsımış olarak yorumlanmaması gerektiği ileri sürülebilir. Herşey bir yana, Herbart da şeyleri sıradan görüş yolumuzdan çelişkilerin doğmasına izin verir ve sonra bunları çözmeye çalışır. Ama Hegel çelişkiler olgusallığın kendisinin ilerlemesinin, Saltığın yaşamının bir özelliğiymiş gibi konuşurken, Herbart için çelişkiler yalnızca olgusallığı kavrama yollarımızdaki yetersizliklerden doğarlar: olgusallığın kendisinin bir özelliği değildirler.
Sayfa 14
Gerçekten de öyle mi
Gelecek onun için bir vaatler ülkesiydi. Henüz görmemiş olmakla birlikte parlak ve güzel olduğuna emindi. Bir sonsuz potansiyeller diyarıydı yarın.
Reklam
Platon (Eflatun) Devlet Adlı kitabın da gecen Mağara Benzetmesi
Şimdi, dedim, insan denen yaratığı eğitimle aydınlanmış ve aydınlanmamış olarak düşün. Bunu şöyle bir benzetmeyle anlatayım: Yeraltında mağaramsı bir yer, içinde insanlar. Önde boydan boya ışığa açılan bir giriş... İnsanlar çocukluklarından beri ayaklarından, boyunlarından zincire vurulmuş, bu mağarada yaşıyorlar. Ne kımıldanabiliyor ne de
Kitap Adı: Devlet Yazar: Platon Yayıncı: İş Bankası Kültür Sayfa 231 -237
Dolayısıyla neden, bir şey üreten öğe olarak tanımlanırsa, üretme ile neden olmanın eşanlamlı olduğunu gözlemlemek kolay olacaktır. Aynı şekilde, eğer neden,bir şeyin birlikte varolduğu öğe olarak tanımlanırsa,aynı itiraz burada da yöneltilebilir. Öyle ya, birlikte var olduğu ne anlama geliyor olabilir ki? Neden derken akabinde başka bir şeyin daima var olduğu öğe anlaşılsa, terimleri anlamış olurduk; zira mesele hakkında tüm bildikleri­miz gerçekten de bu kadardır. Zaten zorunluluğun özünü oluşturan da bu daimiliktir ve bu konuda başka bir fikrimiz de yoktur.
“Ah, insan öyle fani ki, yaşadığından gerçekten emin olduğu bu dünyada bile, varlığının tek bir gerçek iz bıraktığı bu dünyada bile, sevdiklerinin ruhunda ve hatıralarında o da sönüp kaybolacak, hem de çok çabuk!”
Dünya. Şefkat ve merhametin bol olduğu, bununla birlikte zulüm, kan ve gözyaşının da bulunduğu; iç içe geçmiş sistemler ve sürekli tekrarlanıp yenilenen varlıkların yer aldığı büyük bir toplanma alanı. Bunca varlık insanın her an gözlerinin önünde duruyor; gökyüzünde veya yeryüzünde, evinde ya da kapısının önünde, yemek tabağında ya da bardağında,
Sayfa 17 - Yüzleşme YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
İnsanların, bitkilerin, hayvanların, cansız varlıkların ve bir de eğer varsa göremediklerimizin de içinde bulunduğu bu Dünya gezegeninin kendi ekseni etrafındaki dönüş hızı ekvatorda saatte 1.670 km olarak hesaplanmış. Evet, yanlış okumadınız, saatte 1.670 km! Bu, ses hızından da yüksek bir hız manasına gelmektedir. Bir örnek vermek gerekirse,
Sayfa 12 - Yüzleşme YayınlarıKitabı okuyor
Onlar yıllardır okuyor, düşünüyor ve üretiyorlar. Biz onların ürettiklerini kullanıyoruz. Elimizdeki telefonların, seyrettiğimiz televizyonların, kullandığımız arabaların isimleri bize bir şey söylemiyor mu? Sultanahmet Meydanı'ndaki bankın üzerinde okuyan adamlar onları yapıyorlar işte Bizler de seyrediyoruz. Başarı ancak onları geride bıraktığımız zaman bizim için anlamlı hâle gelecektir. "Batsın bu dünyal" diyerek elimizi kulağımıza attığımız bir hayat tarzı ileride dünyayı gerçekten başımıza yıkabilir; unutmayalım! Biz isyankar tavırlarla hayata isyan etmeye devam ettikçe, onlar kendi düzenekleri içine mahkûm etmeye devam edecekler bizi. Öyle ya biz rahata alışık insanlarız. Konforumuz bozulmasın istiyoruz. Her şey güllük gülistanlık olsun. Hatta iktidarlar ülkeyi öyle bir hâle getirsin ki ekmeğimizi bile kapıya bıraksınlar istiyoruz. Hayır hayır, öyle bir dünya olmadı, hiçbir zaman da olmayacak.
Sayfa 88 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
“Ne var? Ben de sana değer veriyorum “ dedi “ İtiraf etmekten nefret etsem de öyle. Bir şeylere değer vermek hayatı daha karmaşık hale getiriyor, değil mi? Bence en iyisi hiçbir şeyi umursamamak. Ama sonra sen geldin. Gerçekten de bunu çok rahatsız edici buluyorum.”
Sayfa 48
-Biliyorum. Büyük hata ettik. Burada olmamız bile yanlış. Ancak buradayız. Muhteşem masallardaki gibi aynı Bay Frodo. Gerçekten önemli olanlar hani. Karanlık ve tehlikeyle doludurlar. Öyle ki sonunu öğrenmek bile istemezsin. Çünkü mutlu sonla bitmesi mümkün değildir. Bunca kötülük yaşanmışken üstüne dünya eski haline nasıl dönebilir ki, dersin. Fakat nihayetinde bu da geçecek, bu gölge de bitecek. Hiçbir karanlık ebedi değildir. Yeni bir gün doğacak. Ve güneş parladığında her yer pırıl pırıl olacak. Bu masallardı bizi büyüten, bize bir anlam ifade eden. Belki o zamanlar küçüktük, idrak edemedik. Fakat Bay Frodo sanırım ben anlıyorum artık. Artık biliyorum. O masallardaki kişilerin bir sürü fırsatı oldu dönmek için fakat dönmediler. Yollarına devam ettiler çünkü tutundukları bir şey vardı hepsinin. - Biz neye tutunuyoruz Sam? - Dünyada hala biraz iyilik bulunduğuna Bay Frodo, bu uğurda savaşmaya değeceğine...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.