Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
Köylüler, İşçiler ve İmalatçılar
...
Snelman, bütün köylülerin, işçilerin, imalatçıların ve bütün halk kesimlerinin
her yönden aydınlanmasını, öğrenim ve eğitimini hayatının en önemli görevi
saymış; bir zamanlar Pierre d’Amiyen’ in Haçlı Seferleri’ni kışkırttığı gibi, o da Finlandiya’da eğitim seferberliğinin öncüsü olmuştur.
Snelman
Biz gerçekten yokuz. Görmüyor musunuz, yokuz işte. Kimse bizim farkımızda değil, görmüyorlar, duymuyorlar, birbirimize göre var olmak hiçbir anlam ifade etmiyor, biz dünyaya göre yokuz.
Onca masanın, sandalyenin hiçbiri boş değil;
bu yüzden kendilerine oturacak yer bulamadan oradan oraya gezen
gariban bir grup var salonda. Çoğu genç, bakımsız, yoksul ama
zeki bakışlı erkekler. Biri de genç bir kadın.
Birbirlerinden hiç ayrılmadan o masadan bu masaya geziyorlar,
oturacak bir tek sandalye bile bulamadan. Bırakın onları
Üç arkadaşın öyküsü bu. Beyoğlu’nda büyümüş, Beyoğlu’nda yaşayan üç ayrı kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan. Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her cinayetin ardında gizemli bir neden… Ve soruşturma boyunca adım adım, bina bina, sokak sokak Beyoğlu. O çoksesli, çokrenkli, çokdilli, çokkültürlü Beyoğlu. Günümüzün Babil Kulesi… İnsanın
Ruh hekimlerinin en ünlüsü ve en seçkini Doktor Marrande,
üç meslektaşına ve doğal bilimlerle uğraşan dört bilgine,
hastalarından birini görmek üzere, yönettiği akıl hastanesinde
bir saat geçirmelerini rica etmişti.
Bir araya gelince dostlarına şöyle dedi:
“Size şimdiye kadar karşılaştığım en tuhaf ve en kaygı verici vakayı
Bir zamanlar, bir geminin kaptan ve zabitleri kendi denizciliklerini çok beğenir ve kendilerine çılgınca hayran olurlardı. Gemiyi kuzeye çevirdiler ve tehlikeli buzullarla karşılaşıncaya kadar yol aldılar. Kendilerine yalnızca denizcilikteki ebedi başarılarını gösterme fırsatı vermek için kuzeye doğru çok daha tehlikeli sularda yol almaya devam
Biz gerçekten yokuz. Görmüyor musunuz, yokuz işte. Kimse bizim farkımızda değil, görmüyorlar, duymuyorlar, birbirimize göre var olmak hiçbir anlam ifade etmiyor, bu dünyaya göre yokuz..
ASLI – On dakika oldu mu?.
KAMİL – Ne yaptın kızım içinden mi saydın?.
SELİN – Ben saydım. 10 dakika oldu Doktor Hanım.
DERİN – Neyim var?.
PSİKOLOG – Biraz tansiyonunuz yükseldi sanırım.
DERİN - Açelya! Kaçma!. Yoruldum… Sevgini hissetmiyorum, yokluğuna susuyorum. Dilim,
kalbim, gözlerim hep kurudu. Durmayacaksan kes ipimi!. Ben senin, yokluğunu
Geçmişin hatırına, akreple yelkovan geri döner mi?
(Sahnede ki bankta oturan Aslı, cep telefonuyla oynayıp saçma sapan fotoğraflar çekmektedir. Sağ taraftan sahneye giren Alp, Aslıyı görür. Göz göze geldiklerinde fonda bir aşk şarkısı başlar, ardından ışık loş hale gelir. Sahne normale döndüğünde Alp tereddüt eder ama sonra Aslının yanına
“Bilimde Tanrı’yı görmüyor musunuz? Nasıl oldu da onu atladınız! Yerçekimindeki ya da atom ağırlığındaki en ufak bir değişikliğin, evreni gök cisimleriyle dolu bir deniz yerine, içinde hayat olmayan bir sise çevireceğini iddia ettiğiniz halde, nasıl oluyor da bu işin içinde onun eli olduğunu anlamıyorsunuz? Milyarlarca kağıt arasından doğru kartı çektiğimize inanmak gerçekten de o kadar kolay mı? Bizden daha büyük bir güç yerine matematik imkansızlıklara inanacak kadar din inancımızı tükettik mi?”
!!!Dikkat spoiler içerebilir.!!!
İlk kez bir polisiye kitap yorumlayacağım.Spoiler içerebilir uyarısını yapmam gerekecek sanırım.Aslında polisiye kitabı heyecanını koruması gerektiğine inandığım için mümkün olduğunca az detaya girip yorumlamaya çalışacağım.
İlk önce kitabın bende kısa bir hikayesi var .Ondan bahsedeyim.Ben tam bir
Neyse ki Dostoyevski'nin , Öteki/Öteki Ben/İkiz gibi isimleri olan kitabını da bitirdim ve incelemesini yazabiliyorum. Neymiş, Dostoyevski'ymiş de, insan psikolojisinden en iyi o anlarmış da. Bakıyorum diğer incelemelerine kitabın, yere göğe sığdıramamış herkes. Ne alakası var kitabın Dövüş Kulübü ile. Altı üstü bir devlet memurunun maceralarını