Netteki yorumlar ve paylaşımlardan çok merak ettiğim için aldım kitabı. Kitapta Hamza adındaki ahirzaman gencinin kendisi ile konuşmaları, tefekkürleri paylaşılıyor.
Üniversite sınavına takılmış imam hatip mezunu Hamza'nın tenkidleri, ahirzaman müslümanlarına eleştirileri daha çok. Hani derler ya --kitabın ortasından konuşuyor diye--Evet yazar dolandırmadan dobra dobra eleştiriyor yanlışları ancak biraz sınırı aşmış bence.
Yani eğer amacı insanlara samimane birşeyler vermek ise bence amaca hizmet etmemiş zira hakikatleri üslübuna kurban etmiş. Yazarın üslubu fazlasıyla kışkırtıcı hatta diyebilirim ki yazdıklarının çoğu benim de düşüncem olsa da yazılanların tam tersini yaşamak istedim sebepsiz.
Kitabın sonu müslümanın yaşaması gereken edebi dillendirerek bitiyor ancak kitap edep sınırları aşmış. Hatta kitaptaki bazı eleştirilerde argo --hatta küfür-- bile mevcut?? Görülen o ki, yazdıkları ile çelişmiş yazar kitapta da eleştirdiği bir çok ahirzaman müslümanı gibi:(
Gene de, edebi paylaşımları, sevdiği yazar ve kitaplardan alıntılar kitaba renk katmış. Aradaki argo-geyik muhabbeti olmasa -aynen netteki paylaşımlar gibi- okura kattığı kayda değer olabilirdi..
İlkokuldayken başlayan kitap okuma alışkanlığım, lise ve üniversitede doruk yapmışken; ne olduysa evlendikten sonra birden bire bir kahve kültürüne dönüştü. Aralıksız 15-16 yıl devam ettim kahveye. Mevsime göre her gün 3-6 saatim kahvede geyik muhabbeti ve okey oyunları ile geçti. Aklım başıma geldiğinde iş işten geçmişti.
Şimdi o yılları geri kazanabilmek için neler vermezdim bilemezsiniz. Haftada bir kitap okusam, takribi 750 kitap zarardayım ve inanın orada harcadığım para bu kitapları defalarca satın alırdı.
ÇOK PİŞMANIM!
Geyik muhabbeti Niyazi paşa sayesinde konuşmalara dahil olmuş. Niyazi paşanın yavru bir geyiği varmış, paşa onu o kadar çok severmiş ki hiç yanından ayırmazmış.... En önemli toplantılarinda bile paşa toplantının ortasında geyiginden bahsetmeye başlarmış. .... Sevgisinden solayı hayvanı her muhabbete dahil etmesi sonucunda Geyik muhabbeti de günlük konuşmanın içinde yerini almış.
Her yerde hep aynı şeyler konuşuluyordu ve delirmek üzereydim!
Bütün konuşmalar, tanışmalar, kavgalar, tartışmalar, hepsi, hepsi aynıydı... Toplam iki yüz kelime arasında dönüp duruyordu herkes. Toplumun tüm yükünü bu zavallı iki yüz kelime taşırken, öte yanda binlerce kelime, ambalajı bile açılmamış vaziyette öylece duruyordu.
Neden hayatımız sonsuz bir geyik muhabbetine dönüşmüştü?
Neden her yerde, her zaman aynı şeyler, aynı konuşmalar, aynı kötü espriye aynı salak gülmeler vardı?
Sanki valilik ortalama bir günü teybe kaydetmiş, biz de her gün o kaseti yeniden, yeniden ve yeniden seyrediyorduk!
kitabın daha başlarında, 20. sayfadan ve 22. sayfaya kadar olan bölümde kurgu açısından bazı tutarsızlıkların olduğu elif şafak'ın 2016'da yayınlanan romanı.
20. sayfada ana karakter peri trafikte arabasıyla ilerlerken kırmızı ışığın yandığını görüyor ve duruyor. daha sonra ışık yeşile dönmesine rağmen trafik ilerlemiyor. buradan trafiğin sıkışık
"Yalnız doğar, yalnız ölürüz."
Doppler’da kayıp olan birkaç parçanızı bulacaksınız. Belki de tümünü bulabilirsiniz. Benim de kendi parçalarımı bulduğum anlamlı ve ultra komik bu kitabın incelemesi ile sizlerleyim. İnceleme komik olmayabilir ama kitap "gerçekçiliği ile" fazlasıyla komik. :)
ShamRain:
Geyik muhabbeti denen şeyi de anlatayım da kitaba verdiğiniz para boşa gitmesin: Efeniim, geyikler kavga anında boynuzlarını birbirlerine vurarak takırtı tukurtu çıkarırlar.
Boynuzu kırılan ya da kafası yere değen geyik, dişiyi kazanana bırakır ve delikanlıca gider. Hayvanlar dünyasının en soylu düellosudur bu.