Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
lütfen okuyun ve paylaşın!!
Save Ralph! Günlük hayatımızda kullandığımız bir çok marka var ve hiç düşünmedik bu markanın nasıl yapıldığını, neler üstünde denendiğini...Hayvanları bir çoğumuz sever hatta bi kesitin evcil hayvanları da var, hayvanlar için özel günler yapıyoruz doğum günleri yada hayvan koruma için yapılan özel günler gibi. Peki kendi hayvanımız için
Giorgio doğum
"Bir insana olabilecek en önemli şey bir çocuğun doğmasıdır."
Sayfa 242 - Kabalcı
Reklam
120 syf.
·
Puan vermedi
Doğum, her şeyden habersiz ve gerçek dışıdır, ölümü ortadan kaldırır ve iyilesme de hastalıktan önce gelir. Gerçekten öyle mi? ,s. 58-59. Son Bataklık Giorgio Manganelli. Yasadıgı yerin ahlaki degerlerine karşı cikan ve bu yüzden bulundugu yerden kacmak zorunda kalan bir adamin tuhaf hikayesi Son Bataklik. Bir koye siginan adam,yasli birinin yönlendirmesiyle kurtulus icin batakliga gitmeye karar verir. Yaninda tek canli vardir . O da adamin atidir. Iste bu noktada metin, sembolik, metaforlu cumlelerin oldugu bir havaya bürünür. Bataklik, pis , karanlik, içinde sürüngenlerin oldugu bir yerdir. Aslında cehenneme de atif yapmistir yazar. Bataklikta adamin tanri , inanc ve yasam uzerine tuhaf monologunu okumaya başlarız. Yazara göre; kahramanimizin sahip olduğu gercek bir at vardir ve bir de bundan baska atsallik dedigimiz at vardir ki, bu Platon'un idealar dunyasina yapilan atiftir. Metin boyunca karakterin karisik bilinc altinda zorlu ve surreal dünyaya dogru yola çıkarız. Metnin ilerleyen sayfalarında tiranlik ve erk kavramını sorgulayan yazar, su ve ateş elementinin mucadelesini de anlatir. Bataklık, metafor olarak cehennemse, ateş en güçlü unsurdur burada. Ates güçtür, tiranliktir, erktir. Su, temiz ,akiskan silip götüren yeryuzudur. Bu semboller uzerinden Manganelli bize kafa yakici bir metin sunar. Tirana Övgü'ye benzer bir metin olmasina rağmen, Son Bataklik biraz daha karmaşık bir metin Herkesin sevebilecegini düşünmüyorum . Her okuyucuya göre değil. Ilgilenenler okuyabilir.
Son Bataklık
Son BataklıkGiorgio Manganelli · Everest Yayınları · 202320 okunma
Günü­müz siyasetinin karşı karşıya kaldığı yeni gerçek, doğum (çıplak hayat) ile ulus-devletin giderek birbirinden ayrılmasıdır ve işte bizim kamp dediğimiz şey bu ayrışmadır.
...Doğum, her şeyden habersiz ve gerçek dışıdır, ölümü ortadan kaldırır ve iyileşme de hastalıktan önce gelir...
Sayfa 58 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Doğum, her şeyden habersiz ve gerçek dışıdır, ölümü ortadan kaldırır ve iyileşme de hastalıktan önce gelir. Gerçekten öyle mi
Everest Yayınları. s. 58- 59
Reklam
Dost
Dostluk, saf bir olma olgusunu birlikte hissetmedir. Dostların paylaştıkları bir şey yoktur (doğum olsun, yasa, mekan, lezzet olsun): Bunlar, dostluk deneyimi tarafından birlikte-bölüştürülmüş yani ortaktır (con-diviso). Dostluk, her bölüşmeyi (divisione) önceleyen bir paylaşma­dır (condivisione) çünkü bölüştürdüğü şey varolma olgusu­nun, yaşamın kendisidir. Siyaseti teşkil eden de bu nesnesiz bölüşüm, bu özgün birlikte-duyumsamadır.
Sayfa 78 - MonoKL YayınlarıKitabı okudu
Bu |devlet]in temelinde yatan şey, özgür ve bilinçli bir siyasal özne olarak insan değil; bunun yerine ve her şeyden önce, insanların çıplak hayatı, yani tebaadan vatandaşa geçişte egemenlik ilkesiyle donatılan yalın doğum [olgusu]dur.
Sayfa 155Kitabı okudu
Eğer mülteciler (ki yüzyılımızda sayıları artmaya devam ediyor ve bugün insanlığın önemli parçasını oluşturacak noktada bulunuyorlar) modern ulus-devlet düzeni için bu kadar rahatsızlık verici bir unsuru oluşturuyorsa bunun nedeni her şeyden önce şudur: Mülteciler, insan ile vatandaş, doğum ile milliyet arasındaki sürekliliği koparmak suretiyle, modern egemenliğin orijinal kurgusunu krize sokuyor.
Sayfa 158Kitabı okudu
Bu sahnenin doğum günümde karşıma çıkması...
"This is what you wanted for your birthday, isn't it?" The back of my knees bump against the bed frame. "Yes." "You want me to fuck you." Heat spreads over my cheeks. "Yes." Giorgio gives me a push, forcing me to fall back onto bed. "Then spread your legs, birthday girl."
Reklam
1. Dünya Savaşı’ndan bu yana doğum-ulus bağ(lantıs)ı, ulus-devlet içindeki meşruiyet sağlama işlevini yerine getire­mez oldu ve bu iki terim önü alınamaz bir biçimde birbirinden kopmaya başladı. Bu perspektiften bakıldığında, buradaki en önemli iki fenomenden biri, Avrupa’daki mültecilerin ve dev­letsiz insanların sayısındaki büyük artıştır (kısa
" (...) doğum günü, geçmiş bir günün anılması ve kutlanması olamaz. Tam aksine her gerçek kutlama gibi, zamanın ortadan kaldırılması, kutsal­lığın görkemli bir biçimde görünüşü ve Genius’un mevcu­ diyeti olabilir. "
Sayfa 16
Eğer mülteciler ( ki yüzyılımızda sayıları artmaya devam ediyor ve bugün insanlığın önemli bir parçasını oluşturacak noktada bulunuyorlar) modern ulus-devlet düzeni için bu kadar rahatsızlık verici bir unsuru oluşturuyorsa bunun nedeni her şeyden önce şudur: mülteciler, insan ile vatandaş, doğum ile milliyet arasındaki sürekliliği koparmak suretiyle, modern egemenliğinin orijinal kurgusunu krize sokuyor. Mülteciler, doğum ile ulus arasındaki farkı ortaya çıkarmakla, siyasal alanın gizli önvarsayımını - yani çıplak hayatı - gözler önüne seriyor.
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.