Yerleşim olmayan, çöp biriktirilen bir arazi düşünün. Bir grup insan bu alanda yaşam alanı oluşturmaya çalışıyor. Gecekondu tabirinin nasıl ortaya çıktığını gösterircesine bir gecede kurulan evlerin ertesine gün yıkımları ve bu döngünün bir taraf pes edip bırakana kadar devam etmesiyle kurguya dahil oluyoruz. Giriş kısmı tanıdık gelen bu hikaye bizi kitabın ilerleyen bölümlerinde şaşırtacak mı? Maalesef hayır. Aslında bildiğimiz yıkımları, sömürüleri, fırsatçılığı okuyacağız:
Şifa umuduyla gidilen, dua istenilen hocalar, dedeler.
Yoğun yaşam mücadelesinin içinde masallara inanmak isteyen halka, duymak istediklerini anlatan fırsatçılar.
İnsanların emeklerini kullanarak daima kendi cebine çalışan fabrikatörler.
Aklına yatmayan konuları soranı, araştıranı anarşist vb. sıfatlarla yaftalayarak toplumun dışına itenler.
Hakkı olmadığı halde zor kullanarak birçok şeyi elde eden şehir eşkıyaları.
Sözde ahlakçı geçinen, genelevlerin daimi yüzleri.
Modern hayatın getirdiklerini sırf yeni diye olduğu gibi kabul edip, tüketim çılgınlığına gidenleri.
Yazar tüm bu konuları işlemiş fakat öyle uzun uzadıya değil. Can alıcı noktalara değindikten sonra gerisini okuyucuya bırakmış. Fakat söyledikleri kurgunun zihinde canlanmasına fazlasıyla yetiyor. Kitap boyunca tek bir baş kahramanımız yok, birçok farklı karakter geliyor temsil ettiklerini gösterip kenara çekiliyor.
Benim Latife Tekin’den okuduğum ilk kitaptı. Başlarda dili farklı gelse de ilerledikçe anlatılanlara daha iyi dahil olabildim. Severek okuduğum Berci Kristin Çöp Masalları’nı tavsiye ederim.
Platon - Devlet
Doğuda ve batıda Hristiyanlık ve Müslümanlıktan önce, Kutsal değilse bile en önemli kitap Devlet'ti.. islam coğrafyasında Eflatun olarak bilinen Platon'un Devlet'i esasen ideal toplum düzenine sahip ütopik Devlet'i anlatır. Platon Devlet kitabında hocası Sokrates'in düşünce ve söylemlerini, kendi birikimlerini katarak
İdam hükmü verilmiş bir mahkumun son günlerinin anlatıldığı bir empati öyküsü. Mahkumun özellikle içinde kalan yaşanmamışlık hisleri, geride bıraktıklarına dair düşünce ve fikirleri ilginç gözlemler ile anlatılıyor.
Giriş kısmında idam cezası ile ilgili bazı söylem ve görüşlerin yer aldığı bir metin var, yaklaşık 30 sayfa kadar. Burada idam cezasının gerekliliği ve uygulanmasındaki gerekçeler sorgulanıyor. Bu kısım bence öykünün kendisinden daha ilgi çekici. Özellikle Victor Hugo' nun idam cezasına bakışı ve eserin yazıldığı dönemde idam cezasının toplumdaki yerine dair fikir edinmek ve eseri daha doğru bir gözle okumak için bu kısmı es geçmemek gerekli.
Bir fikir tartışması olarak idamın ele alındığı bu eser yazıldığı dönemde çok tepki çekmiş ve değersizleştirilmiş, toplumsal gerçekliği kaşıyan ve insanları düşünmeye sevk eden ve mevcut düzeni sorgulayan tüm eserlerin ve fikirlerin başına geldiği gibi. Bu bilgiyi de giriş kısmından sonra yer alan diyalog metinlerinden anlayabiliyorsunuz.
Keyifli bir klasik okuma oldu, tavsiye ederim herkese.
Sanat hakkındaki sivri uçlu fikirlerinizi törpülemek için çok iyi bir kitap. Bu sizin hoşunuza gider mi bilemiyorum ama birisi benim fikirlerimi eleştirecekse bu kişinin Jeanette Winterson olmasını tercih ederim.
Jeanette Winterson bu kitapta resim ve edebiyattan bahsetmekle birlikte, kendine ilham vermiş yazarları ve kitaplarını bizlere gösteriyor, bu yazarların büyük bir kısmı döneminde çok eleştriye maruz kalmış veya yazmak için kimliklerini gizlemek zorunda kalmış kadınlar.
George Eliot gibi. Kitabı okurken kadın yazarlara çok daha fazla destek olmam gerektiğini tekrar hatırladım ve ülkemizdeki yaşayan kadın yazırlardan ne kadar az kişiyi bildiğimi fark ettim, sonra araştırınca aslında tüm 1000kitap için durumun benden çok da farklı olmadığını gördüm üzülerek. İçimde onları tek tek keşfedip, okuma ve takipçim olan kitap severlerle paylaşma arzusu doğdu. Böyle bir isteği ateşlediği için bu kitaba müteşekkirim.
Bu kitabı okumayı, sanat sever herkese tavsiye ederim, okuması zor bir kitap değil ve insanın bakış açısını genişletiyor, kendimi sorguladığım çok yer oldu. Ama başlamadan önce en azından
Virginia Woolf'u tanımadan bu kitabı okumanız, bence aynı etkiyi vermeyecektir.
Kitabı, bu #109046418 etkinlik çerçevesinde okudum, etkinliği düzenleyen https://1000kitap.com/sonata_'a teşekkür ediyorum.
Esen kalın, kitapla kalın...
SAKIN OKUMA! Çünkü Sorgularsın ve Uyanırsın..
Karanlık bir gelecek bizlere adım adım daha aydınlık, daha güzel yıllara diye yutturularak hazırlanıyor...
Geçmişten aslında çokta değil 1932 yılında yazılan o günkü şartlara göre oluşturan bir kurgu nasıl olurda günümüze kadar halen sıcaklığını koruyarak aktarılabiliyor. Hayal ürünü bir roman fakat geleceğin karanlık ve korkunç gerçeklerini yüzümüze vurmayı başarmaktır. Kitabın giriş kısmı kimi okura sıkıcı belkide bıtkınlık verebilir ama sabırla okumanızı tavsiye ederim. Her geçtiğiniz sayfada biraz daha akıcı ve merak uyandırıcı olaylar silsilesi anlatılmaktadır. Sözün özü "Cinselliğin serbest olduğu, tek eşliliğin red edildiği ve evlilik, anne baba kavramlarının ayıplandığı, sürekli mutluluk ama tekdüze bir hayat mı? Yoksa üzüntülerin, sıkıntıların, mutlulukların, sevinçlerin harmanlandığı bir hayat mı?" Herkes keyifli okumalar..
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,5bin okunma
Nobel ödüllü Fizikçi Hooft'un bu eseri popüler bilim kitapları arasında kilometre taşlarından biridir. Eserin giriş kısmı her disiplinden okuyucuya hitap etmesine karşın ileriki bölümlerini fizik eğitimine sahip bir okuyucunun bile defalarca okuması gerekebilir. Yüksek sinerji fiziği ile ilgilenenler için önemli bir eser olduğunu düşünüyorum. Standart modelin oluşumu ve parçacıkların tasnifi detaylıca anlatılmış. Özellikle konu ile ilgilenenlere tavsiye ederim.
İletişimde ilk tanışma faslı olan giriş bölümü çetindir. Bu aşama bir aracın yokuş yukarı hareket etmesi kadar zordur. Daha zor olanı ise gelişme bölümünün son kısmıdır. Nispeten birbirlerini daha fazla tanıyan bireyler, aracı yokuşun en tepe noktasına kadar getirir. Sonuç bölümünün başlangıcı da olan bu kısmı aşabilmek büyük maharet ister. İşte o maharet bende yok alüminyum!. Gaza yükleniyorum patinaj yapıyor, biraz gevşetsem kayıyor. Sonuçta oradan geri geri salıyorum aracı. Silkeyim ben böyle aşkın ızdırabını gerçekten.
Platon, insanların doğa ve kabiliyet bakımından eşitliklerine inanmaz. Bazı insanlarda ruhun arzu kısmı, bazılarında öfke kısmı, bazılarında akıl kısmı ağır basar. Platon, bazı insanların doğadan köle, bazılarının efendi olduklarına inanır.
İlk kitaptan sonra ikinci kitabın hakkını verilmiş diye düşünüyorum. Oral Sander ile geç tanışmış olmak bu noktada beni üzdü. Kitap kısa olmasına rağmen çok fazla teknik bilginin yer alması yorucu olsa da kitabı tamamlamadım. Oral Sander, Doğu-Batı sorunun iç içe ele almış, eksi ve artı yönleriyle olayları madde madde okuyucuya sunmuş, bu