Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
200 syf.
10/10 puan verdi
Bu kitabı okurken, Tophane'de, umutlarla, işçi alımı için muayene sırası bekleyen, gariban Anadolu insanı ile ben de üşüdüm, nefesimin buharıyla ellerimi ısıttım. Sirkeci'den Gleiss 11'e kalkan trenlerde geride kalanlar için buruktum, onları bekleyen şeyler için ben de tedirgin oldum. Köln'de Ford fabrikasında bantların başına ben de gittim her sabah. Dom katedraline sırtımı verip yolumu buldum. Barakalarda, yurtlarda halsiz düştüm, uyudum. Madenlerde güneş görmeden gençliğimi verdim. Gurbetliği ve yalnızlığı hissettim. Sıla yolunda coşkuyu yaşadım. Baskıyı, şiddeti gördüm. Gettolarda yokluğu özümsedim. Utanç duvarının küf kokan gölgelerinde yürüdüm. Semra Ertan için dizlerimi dövdüm. Çetin Mert ile su kanallarında hayat mücadelesi verdim. Ve yıllar sonra geri döndüm Islahiye'ye. 'Diaspora' mazimizde büyük bir vakıa. Gidenler ne Alman, ne de Türk olabilmiştir çokların nezdinde, ne acı. Bir belgesel gibi izledim kitabı. Akıcı ve heyecan verici. Tavsiye ederim.
11. Peron
11. PeronGökhan Duman · Vadi Yayınları · 2018366 okunma
iniyorum maktul minarelerden taraçadan, bahçeden ilk tanıyı bulanların indikleri her yerden ilk tanıyı bulandıran bir vaşakla birlikte
Reklam
Ben, Mahmure Abla’nın Gedikpaşa’daki küçük evine gittim. Ablam, ailesiyle birlikte benim evimde oturuyordu. Nakiye Hanım’la Mahmure Abla benim yanımdaydılar. Gerçi, bu büyük bir tehlikeydi ama, oğullarımdan bir tanesini olsun görmeden ayrılmak istemiyordum. Büyüğünü istedim çünkü küçük çok heyecanlıydı ve Robert College’deki azınlıklara mensup arkadaşlarının taarruzlarına mukavemet edemeyerek kendisini tehlikeye atabilirdi. O gün, sokaklarda asılı olan büyük harflerle yazılı ÖLÜM başlığı altındaki afişler mütemadiyen gözüme çarpıyordu. O gece Üsküdar’a döndüm.
Bir gün bir adam Hasan Basri'nin huzuruna gelir ve: “Efendim der, yetişkin bir kızım var. Allah'ın celâlinden korkuyorum!“ diyor, ağlıyor «Allah'ın cemaline müştâkım» diyor, ağlıyor. O kadar ağlıyor ki gözleri kör olacak, lütfen fakirhaneye teşrif buyursanız da bir nasihat etseniz...» Hazret, adamı kırmamış, kalkmış onunla beraber evine gitmiş kıza bakmış ki ince, solgun fakat ibadet nuru ile parıldayan bir simâsı var; icap eden nasihatları söyledikten sonra nihayet: “Kızım! demiş, çok ağlıyormuşsun, gözlerine bir şey olursa ne yaparsın? Yazık olmaz mı sana“ deyince kız, şu sözle üstadı hayretten dondurmuş: “Efendim eğer bu gözler, Cemâli İlâhiyi görecekse ona feda olsun; yok, o nimetten mahrum kalacaksa öyle gözlerin kör olması daha evlâdır!“ Hazret, sırası geldikçe: “Nasihat vermeye gittim, fakat nasihat alarak döndüm“ demiş.
Sayfa 557 - Milli Eğitim Yayınları 1952 BaskısıKitabı okudu
Dükkanda kaldığım bir gün sabah namazını camide kılıp dükkâna dönerken yolda beyaz bir eşek gördüm. Daha önce yaramaz çocuklardan biri eşeği yakma teşebbüsünde bulunmuştu. Eşeği kuyruğundan ateşe verdikten sonra etraſtakiler ateşi söndürmüşler. Fakat eşek kuyruğundan olmuş. "Aksa İntifadası" başladıktan sonra çocuklardan birisi eşeğin her iki tarafına "Şaron" yazmıştı. O gün bu gündür eşeğin ismi Şaron olarak kaldı. Eşeği gördükten sonra aklımda bir fikir belirdi. Hemen eşek Şaron'la dükkâna döndüm Günlerce uğraşıp ürettiğim patlayıcı telefonlardan birisini aldıktan sonra badem ve zeytin ağaçlarıyla dolu, köyümüzün eteklerinde kalan ve babamın tarlalarından birine eşek Şaron'un sırtında gittim. Telefonu eşeğin kafasına iyice sabitleyip uzaklaşıktan sonra başka bir telefondan eşeğin kalasında sabitlediğim telefonu aradım. Telefon otomatik olarak açıldı. Eşeğin nefeslerini telefondan duyduktan sonra bendeki telefondan patlama emri verdim. Böylece telefonla beraber eşeğin kafası da patladı.
Seni sevmeme izin verdiğin için teşekkür ederim...
Merhaba sevgilim :). Bugün çok özel bir gün ve dahası yarın çok çok daha özel bir gün. Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Seninle bize ait günlerin konuşmasını çok çok erken yapmıştık aslında. Sen takvimine not almıştın, bense birkaç kez unutup 17 Mart tarihinde sonsuza kadar aklıma kazımıştım. Senden saklı bir şeyim olmadığı için bunları anlatmamda
Reklam
Tamamlanmak için gittim , eksilerek döndüm ...
uzun süre içimde büyük bir boşluk hissetim ... Bu his bağımlı olduğunuz birşeyi bırakmak zorunda olmak gibi ... Maaelesef yeniden hayat akışına katılıyorsunuz diğer türlü hasretle yaşanmaz ... Tabiki çok özlüyorum hala ama dayanıyorum ... Ve yeniden gitmeyi umud ederek avunuyorum ...
Ebu Musa el Eş'arî (Allah ondan razı olsun)'ın anlattığına göre: Bir gün evinden abdest alıp çıktım, Rasûlullah'tan hiç ayrılmayıp bu günü onunla geçireceğim dedim. Mescide gelerek oradan peygamberi sordum. Şu tarafa gitti dediler. Sora sora izini takip edip nihayet Eris kuyusu'nun bulunduğu bahçede oturur buldum. Peygamber
Sevgi Bahçesine gittim. Hiç görmediğim bir şey gördüm: Bir Kilise yapılmıştı tam orta yere, Çocukken oynadığım çimenlerin yerine. Ve bu Kilisenin kapıları kapalıydı, Kapının üstünde Girilmez yazıyordu; Ben de Sevgi Bahçesine döndüm, Eskiden güzel çiçeklerle doluydu, Ve gördüm ki bahçe mezarlarla dolmuş, Ve çiçeklerin yerinde mezar taşları var: Dönüp duran kara cübbeli Papazlar, Sevinçlerimi arzularımı dikenli tellerle bağlıyorlar.
1.122 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.