Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

gökmen kılıçoğlu

Reklam

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ev sahibesi azametle yerine kurulmuş, çayda ne ikram edeceğini bilmiyormuş gibi davranıyordu, oysa o da biliyordu, biz de biliyorduk, o da bildiğimizi biliyordu, biz de onun bizim bildiğimizi bildiğini biliyorduk ki, bütün sabah kuru pasta ve bisküvi yapmakla uğraşmıştı.
Sayfa 44 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tren
geleceği biliyor olsaydık dik dururduk elbette ama biz geleceği bilmiyorduk. bize geleceği bilemeyeceğimizi öğrettiler, geleceğe şekil verebileceğimizi değil.
Sayfa 41 - Mustafa UlusoyKitabı okudu
Bu çölün adı ne? sordu o mevla "Kerbela" dediler, buranın adı "Kerb" yani dert, keder ve sonra bela Dedi ki; bu çölün kandır muradı
Reklam
Yazamıyorum
Kaç çocuk içimde uyur uyanır; kaç bahar rengarenk çiçek boyanır. Yüreğim tutunur, dizim dayanır, artık sana şiir yazamıyorum. Hakan İlhan Kurt
Yaygara yapmayı sevmeyen bir aileydik ve vedalaşmamız çoktan bitmişti. Tek başına avluya doğru yürüdüm.
“Sadece yapmayacaksın, bu işi çok iyi yapacaksın. Babanla yedinci çocuk olduğu için evlendim. Ve sana sahip olabilmek için ona ahi oğul armağan etlim. Yedinin yedincisisin ve özel yeteneklere sahipsin. Yeni ustan hâlâ çok güçlü, ama en iyi zamanları artık geride kaldı ve yakında yolun sonuna gelecek. Neredeyse altmış yıldır bütün kasabayı dolaşıp görevini yerine getirdi. Yapılması gerekeni yaparak altmış yıl geçirdi. Yakında bunu yapma sırası sana gelecek. Eğer bunu sen yapmazsan kim yapacak? Kim halka göz kulak olacak? Kim onları tehlikelerden koruyacak? Kadınların ve çocukların sokaklarda, kaldırımlarda güven içinde, tehlike korkusu olmadan gezebilmelerini kim sağlayacak?”
“Pendle bölgesi cadılarla dolu bir muamma,” dedi Hayalet. “En büyük sorunumuz sürekli değişen sayıları. Cadılar genelde kendi aralarında çekişir, kavga ederler; ama ortak bir amaç için birleştiklerinde güçleri müthiş artar. Her ihtimale karşı gözümüzü dört açmalıyız. Karşımızdaki sorun tam da bu işte: Cadı toplulukları birleşebilir.”
"Neredeyse altı aydır Bay Gregory’nin çırağısın. Yani bazı şeyleri kendi başına halledebilecek kadar eğitim almış olmalısın,” dedi annem. “Ve artık karanlık seni fark etti, yakalayıncaya kadar da peşini bırakmayacaktır. Yani tehlikedesin oğlum ve bu tehlike giderek artacak. Ama şunu unutma sende büyüyorsun oğlum. Genç bir erkek olduğunda korkma sırası karanlığa geçecek, çünkü o zaman sen av değil, avcı olacaksın. Sana bu yüzden hayat verdim.”
''Şeytanın çocuklarının çoğu insanattı; korkunç bir güce sahip Karanlık'a ait şekilsiz varlıklar... Bir kısmıysa güçlü cadılardı. Ama kötülüğün es geçtiği az, son derece az bir bölümü mükemmel insan bebekleri olarak doğuyordu. Karanlık bir varlık doğurma riskini aldğımı biliyordum ancak Şeytan'dan kurtulmak için buna değerdi. Gerçekten de çok şanslıydım. Son dere güzel ve narin bir oğlan çocuğu doğurdum. Daha önce bir varlığa karşı bu denli yoğun bir sevgi beslememiştim. Oğlumun sıcaklığını tenimde hissedip kendini bana bıraktığını hissetmek mükemmeldi; hayal bile edemeyeceğim bir güzellikti. O küçük çocuk beni sevdi; bende onu. Hayatta kalması bana bağlıydı ve kendimi ilk kez gerçek anlamda mutlu hissettim. Ama bu dünyada böyle mutluluklar nadiren sürerdi. Benimkinin sona erdiği geceyi hatırlıyorum. Güneş yeni batmıştı ve ılık bir yaz akşamıydı. Bende çocuğumu uyutmak için ninni söyleyip bahçeye çıktım. Aniden gökte bir şimşek çaktı. Hava buz kesti. Her ne kadar Şeytanın ziyaretime geleceğini bilsemde bunun kaçınılmaz olduğunu anlayınca kalbim korkuyla atmaya başladı. Bir yandanda seviniyordum; Oğlunu görüp beni sonsuza dek rahat bırakacaktı.'
Reklam
"Bunun gibi eski oyunlara gelmem! Uzun yaşadım,evet,bundan zarar göremeyecek kadar uzun! Ustan ,Yaşlı Kemik,bir zamanlar bunu denedi ama onun için iyi olmadı! Hemde hiç iyi olmadı."
(...) şarkıcı kadının mikrofona söylediği o güzelim şarkı, bundan öküz böğürtüsü gibi çıkıyor, salonu inim inim inletiyordu. Bu durumu bilen konsomatrisler de, masasında oturdukları kalantorlara bir lâf ettikleri vakit, adam işitmek için kadıncağıza yaklaşmak zorunda kalıyor, nikâhlı olmadığı bir kadına hayatında ilk kez bu kadar fazla yaklaştığı için de çıldır çıldır çıldırıyor ve hanımefendiye bir şişe fiski daha ikram ediyordu. İkram etsin! Çünkü dişinden tırnağından arttırdığı kendi parasıyla yapıyordu bunu. Hem de memleket çocuğuydu. Ama onların günahkâr olduğunu söylemek de zordu: Çünkü, İngiliz lisanındaki tâbirle, bunlar ‘parttaym’ dindardılar.
Sayfa 40 - iletişim YayınlarıKitabı okudu
“dünyada her şeyin durmaksızın değiştiğini kabul etmelisin. Hiçbir şey sonsuza dek aynı kalmaz. Bununla yaşamaya alışmalıyız.”
"okumana gerek olmayan kitaplar, okumaktan başka amaçlar için yazılmış kitaplar, daha yazılmadan önce okunmuş kitaplar, kapağını açmaya gerek kalmadan okumuş olduğun kitaplar, şu anda çok pahalı olduğu için yarı fiyatına düşmesini beklediğin kitaplar, birisinden ödünç almayı deneyeceğin kitaplar, herkesin okumuş olduğu ve bu yüzden de seninde okumuş olduğunu varsaydığın kitaplar.... yaşayacak bir çok hayatın olsaydı kesinlikle bunları da okurdun."
Dan Brown
En kibirli kişi, dünyadaki tehlikelerin kendisine dokunamayacağına inanan kişidir.
Sayfa 270 - Altın KitaplarKitabı okudu