~~İLK KİTABI OKUMAYANLAR İÇİN SPOILER İÇEREBİLİR!~~
Esir Şehir Üçlemesi'nin 2. kitabı: Esir Şehrin Mahpusu.
Esir Şehrin İnsanları'nda kurtuluş mücadelesi içindeki İstanbul'u gözlemleyen ve Türk aydınından beklediği davranışları Kamil Bey'in sıfatında okura anlatan Kemal Tahir, bu kitapta, kurtuluş mücadelesi içindeki ülkenin insan profillerini
Ebu Umáme el-Bahill'nin rivayetinde: Fakir bir insan e Sa'lebe b. Hâtıb Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)'e
-"Ya Rasulallah, duå et de, Allahu Teâlâ bana biraz servet versin." dedi. Rasûl-i Ekrem (s.a.v.);
-"Şükrünü ödediğin servetin azı, hakkını vermediğin servetin çoğundan daha hayırlıdır." buyurdu. Sa'lebe israr edince,
Rasûl-i
Duygu dünyası yeterince gelişemediğinde, gönül fakirliği performansla giderilir. New York'un yoksul kesimi dışındaki iliş- kilerde entelektüel performans egemendi. Bu konuda eksi du- rumdaydım, ama kendimi eksik de hissetmezdim, çünkü hisset- tirilmezdim. O yıllarda tıp doktoru olmak saygın bir statü idi, üs- telik psikiyatri eğitimi alıyorsanız da havalı. Tanıdığım entelek- tüeller bu nedenle mi beni aralarına almaya istekliydiler, bilemi- yorum. Kimse bana tepeden bakmadı ve her zaman içtenlikle yaklaştılar. Yıllar sonra dönüp baktığımda, benim eksik değil, onların gereğinden fazla olduğunu ve bundan kendilerinin de bu- nalmış olduklarını fark edecektim. Sıradan konuşmalarda bile çok fazla yorum yapılıyordu. O zamanlar memlekette sadece düz dedikodu vardı ve davranışların yorumlanması alışmadığım bir şeydi. Entelektüel arkadaşlarımın kültür ve sanat olaylarından sık söz etmeleri benim gibi bir cahil için başlangıçta iyi bir rehber oldu. Aslında birey olarak Amerikalıların genelde iyi insanlar ol- duğunu düşünüyorum, hatta biraz da saf yanları var. Memlekette yaygın olan, arkadan konuşma, mesnetsiz yargılama, yıkıcı de- dikodu ile orada hiç karşılaşmadım. Bazen onları üst-sistemin kurbanları gibi gördüğüm de olur. Doksanlı yıllarda insan ilişki- lerinde bir şeylerin yanlış gitmekte olduğunu fark eden bir kısım Amerikalı, intimacy dedikleri yakın ilişki kavramını halledilmesi gereken bir mesele olarak ele almaya çalıştılar. Ne var ki duygu- sal meseleleri proje olarak ele aldığınızda bir yere varmak genel- likle mümkün olamıyor.
Ebû Zer radıyallâhu anh'dan rivayet edildiğine göre; o, şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu:
"Ey Ebu Zer! Zenginliği mal çokluğu olarak mı görüyorsun?"
Ben de: "Evet, Ey Allah'ın Rasûlü" dedim.
(Efendimiz bu defa) "Fakirliği mal azlığı olarak mı görüyorsun?" buyurdu.
Ben de: "Evet, Ey Allah'ın Rasûlü" dedim. (bu cevaplar üzerine) Buyurdular ki:
"(Asıl) zenginlik gönül zenginliğidir. (Gerçek fakirlik ise) gönlün fakir olmasıdır."
.