Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönül almak zor şeydi ve gönül vermek daha zor. Amma gönül vermeyi bilenlerdi gönül alabilenler.
En büyük yazar, Tanrı. Evren kocaman bir hikaye kitabı. Bizler mini minnacık roman karakterleriyiz, tek tek her birimiz. Öyleyse romancının işi sıfırdan yaratmak değil, kainatın ritmine ve hikayelerine kulak ve gönül vermek. Umberto Eco'nun dediği gibi: "Bağlantıları icat etmemiz gerekmiyor. Onlar zaten evrende mevcut."
Sayfa 127
Reklam
‘’ Bir topluluk kendini inkârla çöker. Kendini inkârın başlangıcı da maziye sövmek ve milli kahramanları tahkir etmektir. Sonra başkalarına gönül vermek, onları kutlulamak, arkasından da inkıraz gelir. Bereket versin ki, Fatih'e sövmekte Kemalist yalnızdır. Türk çocuklarının gönülleri her gece onun kilitli türbesinde ihtiram nöbeti tutmaktadır.‘’
Velhasıl, Türkiye'deki futbol sistemini bilen biliyor, hatta bu Üç İstanbul takımının taraftarı da biliyor. Çoğunluk düzenin parçası olma kolaycılığına kaçıyor, sonra da bunun adına renk aşkı diyorlar. Lakin bence bunun adı güce tapıcılıktan başka bir şey değil. Anadolu’da yaşadığı halde İstanbul takımı tutanlar; o yaldızlı camialara özenen, milyonlarca dolarlık transferlere, şatafata ortak olmaya çalışan zavallılardır. Sanki bizler “malum üç takımdan birini tutuyorum” dediğimiz anda bunu yapamaz mıyız? Yapmıyoruz, bu iğrençlikleri görüyoruz çünkü ve yüreğimiz elvermiyor. Şehrimizin takımı var, mazisi var, gelecekten umudumuz var. Şu çok açıktır ki, Türkiye’de bugünün ortamında şehrinin takımını destekleme erdemini gösterebilenler idealist insanlardır. Zordur çünkü Samsunsporlu olmak, bir Anadolu takımına gönül vermek. Samsunsporlu bir taraftarın ekşisözlükte yazdıklarıyla bitirmek istiyorum yazıyı; “Her ne olursa olsun Samsunspor çekirdek taraftar grubunun asla vazgeçemeyeceği bir sevdadır. Samsunsporlu olmak acıklı bir aşk hikâyesine benzer; kaybetmeye mahkûmsunuzdur ancak arada sırada tadılan küçük mutluluklar sizi ayakta tutar ve ileriye hep umutla bakarsınız; daha iyi olmayacağını bilerek ama artık vazgeçemeyecek kadar bağlanmış olarak...” Başka diye soranlara inat; sadece Samsunspor…
Samsunspor'u Tutmak - M. Teoman Taş
Zeyneb... Onun bir diğer adı da edepti sanki. Mahremiyetine dokunmadan sırrın eşiğinde durmaktı. Boyun bükmekti. Susup hiç konuşmamak... Sevgilinin gönül gamını gidermek! Hep vermek... Hep sevmek... O olmak... Onu sunmak... Onu yansıtmak... Aşk edepti. Denizdi, okyanustu. Bir deli nehirdi, usul usul ve duru yansımalarla akan. Aşk o nehrin dibindeki incileri yansıtandı. Şeffaf bir akıştı. Susmak, susarak kimselerin aklına, fikrine gelmeyeni konuşmaktı. Nefsani tahayyüller ne kadar sığ, ne kadar da küçüktü! Edebin zirvesine aşkı taşıyanlar ise tek tüktü. Oraya her gönül eri çıkamazdı. Aşk... Sahibini sonsuzun sultanı yapardı. Helal dairede ise eğer, sahibine yeni değerler eklemekti. İffetin kalesinde helali beklemekti. Aşk edepti, sonsuzun akışında o kıyıda var olmaktı. Aşk var oluş tezgahında nakış nakış işlenmek, edep ve vakar ile kulluk kalıbında şekil almaktı. Sonsuz aynalara öyle kazınmaktı. Bu sevgi ise kula, mutlu kullara Hak canibinden bağışlanmış bir servetti. "İnneme'n-nisa' şakâyıku'r-ricâl." "Şüphesiz kadın erkeğin şakayığıdır." Hz. Muhammed (sav)
Sayfa 61 - Hayat Yayın Grubu
1909 ve 1910 yıllarında iki kez Finlandiya’yı ziyaret etme fırsatı buldum. Diğer ülkelerden çok farklı bir görünüme sahip olan Finlandiya’nın konumu çok dikkat çekicidir. İnsanlarının düşünceleri, ruhsal yapıları, dünya görüşleri bizimkinden çok farklıdır. Bu insanları inceleyecek olan biri, onların sanki dünyamıza değil de başka bir
Bulgarca Çevirinin Önsözü - Dr. BojkofKitabı okudu
Reklam
... Stevo, Kafka, Pavese. Gönül verdiği, ya da gönlünü gerçekten kaptırdığı yazarlardı bunlar. ... Bu yazarların romanları, öyküleri, günlükleri, mektupları yetmiyordu ona. Yaşadıkları, soluk aldıkları ve öldükleri yerleri yaşamak, oralarda soluk alıp vermek istiyordu.
Sayfa 10 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Gönül Vermek
Ber rehgüzeri bela nihadem dilra, Hass ez peyi tü pay küşadem dilra. Ez bad mer buyi tü amed imruz Şükranei an bebad dadem dilra... Gönlümü bela uğrağına saldım ve onu yalnız senin arkandan koşturdum. Sevgilim, bugün rüzgardan senin kokun geldi; ben şükrane olsun diye kokunu getiren rüzgara gönlümü verdim.
Sayfa 15 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Gerçek sevgilide suret yoktur. Güneş ışıkları duvara vurunca, duvar parlaktır, güzeldir. Fakat bu güzellik, bu parlaklık, duvarda, duvarın üstünde değil güneştedir. Duvar yıkılırsa dahi, güzellik güneşte bakidir. Şu halde, kerpiç değil, güneşe gönül vermek gerek.."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.