Üçüncü kez okudum Şeker Portakalını. Her seferinde aynı yürek burukluğu, sayfaları çevirirken hafif nemli gözler.. Ah sevgili Zeze...
Bir kitap incelemesinde bunlara değinmem doğru mu bilmiyorum fakat kitabı okurken gören bazı arkadaşlarım "Bence güzel bir kitap değildi." , "Anlatılanlar beni hiç etkilemedi." gibi yorumlar yaptı. Açıkçası bunu duyarsızlığa yordum. Çünkü yoksulluğun, çaresizliğin bir çocuk gözüyle böylesine içten anlatıldığı başka eser daha bilmiyorum. (Tabii ben denk gelmemiş de olabilirim, eğer varsa başka öneriniz zevkle okurum.)
Belki de kitabın benim için özel olmasındaki en önemli etken; okurken ağladığım ilk kitap olmasıdır. İlk kez ortaokulda okuyordum ve kitabı kenara koyup içli içli ağlamıştım. Babası, ablaları Zeze'yi döverken; kendisinin bir "şeytan" olduğunu söylerken; hatalarının telafisi için uğraşırken sizler de Zeze'ye sımsıkı, doyasıya sarılmak istemediniz mi ?