Sizleri sıkmamak ve çok zamanınızı almamak adına incelememi kısa ve öz yazmak istiyorum,nitekim zaman çok değerli.Pandemiden önce bu kitabı okusam, bir hastalığın tüm dünyada bulaşıcı olabileceği bu kadar gerçekçi gelmeyebilirdi. Pandemide yaşadığımız acaba dünyanın sonumu geldi, kendimiz ve en sevdiklerimiz de hastalanacak mı, ölecek mi kaygısı bire bir aynıydı Körlük kitabıyla.
Kitapta işkencelere, katliamlara, açlıklara, çocuk istismarlarına, kadın cinayetlerine, doğanın katledilmesine, savaşlara..... tüm kötülüklere nasıl da tüm insanlığın, bana dokunmayan yılan bin yaşasın dercesine körleştiğini anlatıyor aslında. Ama unuttuğumız şeyse,bu körlüğümüzün içinde yaşadığımız dünyamızı yok ettiği duyarsızlığımız ve hırslarımız yüzünden. İnsanın gören gözler olmadan nasıl da kötüleştiğini, kendine ve diğerlerine ne kadar saygısızlaştığını vurguluyor. Oysa kendine saygısı olan tüm dünyaya da saygılı....Ve tabi yaratıcının gördüğünü de unutmamak lazım... Kitabın en can alıcı tarafı ise bana göre doktorun karısının çektiği acının körlerden çok daha fazla olmasına rağmen (günümüzde de böyledir her şeyi görebilen, anlayabilen, hassas kalbi olan insanlara yüktür yaşamak) insanlara yardım etmekten bir an bile vazgeçmemesidir.
Akıcı, esrarengiz ve güzel kurgusu sayesinde çok keyifli okuyabileceğiniz bir kitap. Okumayan herkese şiddetle tavsiye ediyorım, keyifli okumalar....