Babasının yazları, zerdali ağacına astıkları ampulün verdiği sahte masal havası içinde anlattığı, emekliye ayrılıp da çocukları da adam olduğunda sahip olacakları «kendi evlerinin», «kendi bahçelerinin» gün doğduktan sonra uyanmaların, yatakta gazete okumaların, her gün meyve, et yemelerin masalı güzeldi gerçekten. Mehtap'la ağabeysi de coşup babası emekli olduğu zaman, kendilerinin çok çok çalışıp para kazanacaklarını, çok çok para biriktireceklerini, çok çok biriken parayla kendilerine bahçeli, tek katlı bir ev alacaklarını, ondan sonra babalarının hiç erken kalkmayacağını—babaları hiç bir zaman güneşi doğurmamıstı üstüne; çocuklar okula gitmek için kalktıklarında babalarını evde, pi?amasıyle çay içerken görmemişlerdi hiç— söylüyorlardı. «O zaman yatağına gazeteleri getireceğim sana» diyordu Mehtap. «istersen bütün gün çıkarmayacaksın pi?amalarını.» Babası, «kendi evlerinin» ön bahçesine ekeceği yıldız çiçeklerini anlatıyor, anası ön bahçeye ille de gül ekilmesini istiyordu. Çok severdi gülü. Bir kadının sıra dışı isteklerini dile getirirdi gül."
Rimbaud 10 Kasım 1891'de, henüz otuz yedi yaşındayken ölür. Conception Hastanesi'nin ölüm kayıtlarında şöyle yazar:
“Charleville'de doğmuştu, Marsilya'dan geçiyordu.”
Geçiyordu. Oraya sırf tekrar yola çıkmak için gelmişti.