Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bilimsel varsayımların etkisi altında, sadece insan ruhu değil, bizzat birey ve, kuşkusuz, tek tek her bir olay tesviye edilip düzeltilmekte ve ortaya, gerçeğin kavramsal bir ortalamaya dönüştürüldüğü, bulanık bir tablo çıkartılmaktadır. Bu istatistiksel dünya görünümünün psikolojik etkisini azımsamamalıyız, çünkü bireyi tablodan çıkartıp onun
Kandıracaksın ki kandırılmayasın=Makyavelizm
İnsanların kendilerine miras ya da hediye yoluyla verilmediği sürece, güç veya hile kullanmadan kötü koşullardan yüksek makamlara erişmesinin nadiren gerçekleştiğine inanırım. Ayrıca gücün tek başına yeterli olmadığına ama kurnazlığın çoğunlukla tek başına amacına ulaştığına inanırım; kötü veya ortalama koşullardayken bir tahta sahip olan ve büyük
Reklam
Halkla ilişkiler, her zaman gücün garantisi değildir, çünkü halk çift taraflı bir madalyona benzer: Halkın lideri de olabilirsiniz, kölesi de. Köle olmak durumunda bir kurban ve bir demagogdan başka bir şey değilsinizdir.
Güçte olmak ve güce hizmet etmek... Bu ikisi bu kadar farklı mıydı? Gerçek güçlüler güçsüz durumlara düşerken, kendi güçsüzlüklerini örtbas edebilmek için gücün kölesi olanlar güçlü mü görünüyorlardı! Zıtlık bu kadar net miydi?
Tam Metin
(Çok uzun bir sessizlik) Ama senin dostların var. (Uzun bir sessizlik) Çok dostun var. Onların sana bu kadar koltuk çıkmaları için ne veriyorsun onlara?
Yaşamın hakikatlerinin hiçliğini idrak etmiş olup da sonsuzlukta gelip tekrar oraya dönecek olanlar; ruhu, cennet tarafından sevmesi istenen erkekle, yasaların arzusu olan kocası arasında kalan kadının çektiği acıyı anlayamazlar. Kadının kanı ve gözyaşları ile yazılan bu trajediyi bir erkek okuduğunda hiç bir şey anlamadığı için güler. Öğrendiği zaman da, gülüşü kabalaşır, alay eder, öfke içinde kadının başından aşağı kızgın yağlar döker, kulaklarını küfür ve lanetlerle doldurur. Bu trajedi karanlık gecelerde, daha evliliğin ne olduğunu anlamadan, koca olarak tanıdığı erkeğin yatağına zincirlenmiş her kadının yüreğinde oynanır. Kadın, yüreğinin, bütün ruhuyla, aşkın bütün güzelliği ve saflığıyla sevdiği başka birinin etrafında çırpındığını görür. Kadının güçsüzlüğünün ve erkeğin gücünün başlamasıyla başlayan ve güçsüzlüğün gücün kölesi olmasına kadar süren zorlu bir çırpınmadır bu. Erkeklerin güçlü yasalarıyla yüreğin kutsal duyguları arasındaki yıkıcı bir savaştır.
Sayfa 65 - Mavi Çatı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Tanrı'ya teslim olmak iradenin yok olması demek değildir. İnsan iradesinin Tanrı iradesine boyun eğişi, onunla güçlenişi, onunla özgürlüğe, gerçek özgürlüğüne kavuşuşu demektir. Mutlak'a kapı aralayacaktır böylece insan. Oradan gelen Rahman soluğuyla donanarak, zaruretin, doğanın ve öbür insanların kölesi, tutsağı olmaktan kurtulacaktır.Tanrı'ya teslim olmak demek başka bir şeye teslim olmamak demektir. O'na boyun eğmek, başka hiçbir şeye boyun eğmemek demektir. Tanrı'nın adalet isteğini yerine getirmek, zulme boyun eğmemekle gerçekleşecektir. Zulme başkaldırmayanlar, razı olanlar, Tanrı’ya başkaldırıyorlar, O'ndan razı olmuyorlar demektir. Tanrı'ya teslimiyet, bir zaaf değil, müthiş bir güç ve kudrettir. Hiçbir gücün kıramayacağı bir güç, hiçbir egemenliğin yıkamayacağı bir kudret.” -”Teslimiyet ve Başkaldırı”, Çağ ve İlham II, Diriliş y.-
Sayfa 46 - Sezai Karakoç Özel SayısıKitabı okudu
Virginia Woolf’un Kendine Ait Bir Odası – Ozan Kırıcı
Kitaptaki en önemli cümlelerden biri de şudur: ‘Bir kadın olarak benim ülkem yok. Bir kadın olarak kendime bir ülke istemiyorum. Bir kadın olarak benim ülkem bu dünya.’ Bu cümle ile Woolf, kadına, paraya ve bir odaya sahip olduktan sonra gücün kölesi olmamalarını; savaşları, düşmanlığı dünyaya dayatan ataerkil yapının aksine yersiz-yurtsuz ve bağlamsız bir özgürlükle hareket etmelerini öğütler.”
Bilim, dinin hizmetinden çıkıp gücün hizmetine girdi, güçlünün iradesine boyun eğdi ve dar görüşlü bir bilimciliğe dönüştu. Mesih'i öldürdü ama kendisi de Kayser'in kölesi oldu. İnsan elinin ürünü olan makine, insanı işe kölelikten kurtarıp doğaya egemen kılacak yerde, makinaperestliğe dönüştü ve insanı zincire vurdu. Nihayet bu cennetin bekçisi olan kapitalizm ama sihirli modern teknoloji ile donatılmış, bilim ile silahlanrmş kapitalizm. Duygusuz makinizm ve teknobürokratik hükümetin ağır ve acımasız çarkları arasında kalan insanın modern esareti! İnsan, bu cennette sadece "otlamak zorunda kalan ekonomik bir hayvan" Tüketim felsefesi, tüketim felsefesi, yine tüketim felsefesi. .. Slogan? Liberalizm! Yani "bağımlı” olan insanın bağımsız ve yükümsüz olması! Demokrasi, yani daha önce senin mahiyetini seçen kimselerin seçilmesi!
Sayfa 66 - FecrKitabı okudu
"Güçte olmak ve güce hizmet etmek... Bu ikisi bu kadar farklı mıydı? Gerçek güçlüler güçsüz duruma düşerken, kendi güçsüzlüklerini örtbas edebilmek için gücün kölesi olanlar güçlü mü görünüyorlardı!"
Geri114
225 öğeden 211 ile 225 arasındakiler gösteriliyor.