Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mutsuzluk kadar beylik ne var? Herkes bunun gündelik tecrübesini yaşıyor, insanlar "mutsuzluğa dalıyor." Oysa mutluluk bir sanat, bütün çağların felsefe kitapları ve ekolleri mutluluğa çıkacak çeşitli yolları göstermeye çalışmış.
Sayfa 70 - Everest
Bağımsız Düşünce ve Eğitim
İnsana bir uzmanlık öğretmek yetmez. Bununla insan, doğrusunu isterseniz, işe yarar bir makine olur ama, tam, eksiksiz bir kişilik kazanamaz. Elde edilmeğe değer bir şeye coşkunlukla yönelmesi gerekir onun. Bir güzellik ve ahlakça iyilik duygusu edinmelidir. Yoksa, insan uzmanca bilgileriyle, dengeli bir biçimde gelişmiş bir insandan çok, iyi eğitilmiş bir köpeğe benzer. Komşusu ve topluluk karşısında bir tutumu olabilmesi için, insanların dürtülerini, özlemlerini ve acılarını anlamaya çalışması gerekir. Bu değerli şeyler genç kuşakla, öğretmenlerin insanca yaklaşmalarıyla aşılanır, yoksa el kitaplarıyla, yalnız onlarla değil. Kültür, her şeyden önce budur ve böyle korunur. «Humanites» yi önemli bir şey olarak salık verdiğim zaman, gözettiğim budur, yoksa, tarih ve felsefe alanında kuru bir özel bilgi değil. Gündelik yarar bakımından yarışma ve vakitsiz uzmanlaşma sistemi üzerinde aşırı derecede durmak insan kafasını körletir. Oysa, bütün kültür hayatı ve kısacası, bilimlerin gelişmesi bu kafaya bağlıdır. İyi bir eğitim için ayrıca, bağımsız eleştirici düşüncenin de gençlerde geliştirilmesi önemlidir. Oysa, bu gelişme gereğinden çok şey okutularak büyük ölçüde kösteklenmiştir. Gereğinden çok şey okutmak, ister istemez, düzeyde kalmaya ve kültürsüzlüğe götürür. Öğretim öyle olmalı ki, sunduğu şey, değerli bir nimet sayılmalı, güç bir ödev değil. Albert Einstein Dünyamıza Bakış / Seçme Denemeler
cafrande.org
Reklam
Marksizm’den bu yana Avrupalı kafası tek felsefe mektebi kurabilmiştir: Egzistansiyalizm. Egzistansiyalizm’in edebiyat çevrelerinde en tanınmış temsilcisi: Albert Camus. Camus'un temel düşüncesi Sizif miti (1943) ile İsyan (1951)dadır. Hayatın içinde gelişen bir düşünce karşısındayız. Kendi de söylüyor : “Düşünce, bir ömrün tecrübesiyle
İçe göçüş kavramı ile postmodern dünyada alanlar ve kavramlar arasındaki farklılıkların ortadan kalktığını ifade eden Baudrillard, yüz ile derinlik, gerçek ile hayal arasındaki ayrımların da ortadan kalktığını ifade etmek için bu kez hiper gerçeklik kavramını kullanmaya başlar. Gerçekten de yeni dünya düzeninde eğlence, iletişim ve enformasyon teknolojilerinin insana, gündelik hayatın sıradan banal deneyimlerinden de çok daha yoğun deneyimler temin ettiğini söyleyen Baudrillard, hiper gerçekliğin veya aşırı gerçek alanın, yani medyanın gerçeklik simülasyonlarının, Disneyland'lerin ve başkaca eğlence parklarının, TV sporlarının vs. gerçek olandan çok daha gerçek hale geldiğini söyler. Bu ise elbette hiper gerçekliğin düşünceyi ve gerçekliği kontrol etme düzeyine geldiğini ifade eder. Ona göre, söz konusu modern dünyada, bireyler hakikaten " gerçek olanın ıssız çölünden" kaçıp hiper gerçekliğin çok çeşitli çılgınlıklarına, bilgisayar, medya ve başkaca teknolojilerden meydana gelen yeni bir dünyaya sığınırlar.
Sayfa 1284 - POSMODERNİZM
tüm felsefe tarihi her koşulda -onaylayarak ya da reddederek, imkansızlıklar ya da ümitlerle, yokluklar ya da çarelerle, tespitler ya da ütopyalarla- gündelik hayatı katlanılır kılma çabasından başka bir şey değildir. (sf. 15-16) Burada ve bu kadar: firarı arzulayan bir ömür, zamanın ve mekânın tahakkümü karşısında, toplumun ve kurumların dayattığı gündelik hayat karşısında, bu yüzyıl sonunda (ve başında), kendi yokluğuna şen bir bilgi gibi ağıt yaktığında, ağıt, ağıt olmaktan çıkar ve bir lânete dönüşür -belki. (sf. 16) Doğum, bir yere, bir zamana. Ve doğuş, istilâya uğramak; geçmişin, ailenin ve çevrenin istilasına. Kişi bir uzantı artık; ailenin, çevrenin, toplumun, kuşağın, tarihin uzantısı. Yaşayan ve ölü bir tarihe, tasarı ve hayallere eklenir kişi; içselleştirir ya da dışlar tüm bunları, ama sonuçta, bir amaç ve anlam edinir kendine: Soyun, toplumun, kurumların yeniden üretimi. (sf. 18) Hayat, nedensiz var. Bunun farkında olmak ölümü bilmekten daha korkutucu. 
Eğer yüreklerinizi yaşamlarınızın gündelik mucizeleri karşısında hayretle dolu tutabilseydiniz, acınız da en az sevinciniz kadar harikulade görünürdü. Yüreğinizin mevsimlerini kabullenirdiniz, tıpkı tarlalarınızdan geçen mevsimleri her zaman kabullendiğiniz gibi. Ve hüznünüzün kışlarını dinginlikle seyrederdiniz.
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.