Yemin tüm bitirmeme çabalarıma rağmen, kendime günlük okuma limiti koymama rağmen yine de bitti… Bitti ama ağzımda harika bir tat, yüzümde bir gülümseme bırakarak bitti.
Karahan Afrika’da yaşadığı olaylar sebebiyle granitten bir kalbe, gülmeyi bilmeyen bir yüze sahip esmer, uzun boylu, kara kaş kara göz bir FMArsal yakışıklısı… Tuğçe zengin bir
En Alttakiler, 21 Ekim 1985 yılında yayınlanan araştırmacı gazeteci yazar Günter Wallraff'ın 1980'li yılların başlarında, Federal Almanya'daki insan hakları ihlalleri ve yabancı düşmanlığını anlatan, uluslararası bir başarı elde etmiş olan kitaptır.
Kitap, Günter Wallraff'ın, Almanya'da çalışan bir Türk işçisi (Levent Ali Sigirlioğlu, daha sonraki
1977 kanlı 1 mayıs... Ama Ferhan Şensoy o yokuştaki kana karşılık bir güldürü yazmış günlük insanların dilinden argolarından oluşan. Samimiyetiyle öykünün içine hemencecik sizi sokarken kanlı 1 mayıs günü hafızalarınıza kazıyarak öyküden çıkmamanızı da sağlayacaktır.
Farklı bir kitap.Daha bir kaç sayfa okuyunca bunu anlıyacaksınız.Yazar bizleri ilginç bir sürprizle karşılıyor bu eserinde.2 farklı kişinin ( Bir Kadın ve Bir Erkeğin ) günlüklerinden oluşan bir eser.Ama daha birkaç sayfa okuyunca anlıyacaksınızki bu düzenli bir şekilde verilmiş bir günlük değil.Dağınık bir şekilde önünüzde duran ve okuyucuya istediği şekilde okumasına olanak tanıyan bir roman .Kitabın sol sayfalarındaki günlük bir erkeğin , sağ sayfalarındaki günlük ise bir bayana ait . İster ilk önce erkeğin günlüklerini okuyup bitirip sonra bayana geçin , ister tam tersi bayanın günlüklerini bitirip erkeğe geçin , istersenizde gün gün ikisininkinide okuyarak gidin ki ben böyle yaptım.Çok beğendiğim ve herkese tavsiye edebileceğim bir roman . Bir Ayfer Tunç Klasiği diyebilirim.
Suzan DefterAyfer Tunç · Can Yayınları · 202212,9bin okunma
Çok duru bir anlatım ve zengin karakterlerle, kah güldüren kah hüzünlendiren, insanı kendisiyle yüzleştiren bir roman. Kalınlığı düşündürmüştü fakat bir çırpıda okudum. İki kez okudum, kitapta günlük hayat enerjimi yükselten bir şey var. Yazarın yeni romanlarını dört gözle bekliyorum.
Güneş ÇavmasıEsra van der Wiel · Epsilon Yayınları · 2013383 okunma
’Yani, palto için gerekli olan paranın ilk yarısı elindeydi, ama diğer yarıyı nereden bulacaktı? Bir kırk ruble daha nereden bulabilirdi ki? Akakiy Akakiyeviç, düşündü… düşündü… ve sonunda günlük harcamalarını kısmak zorunda olduğuna karar verdi; en azından bir sene boyunca bunu yapması şarttı. Akşamları çay içmeyi bırakacak, mum da yakmayacaktı; eğer çalışması gerekiyorsa, ev sahibesinin odasına gidecek ve işini onun mumunun ışığında görecekti. Dışarı çıktığında ağırlığını ayaklarına vermeden, nerdeyse parmaklarının ucunda basarak yürüyecek ve elinden geldiği kadar adımlarını, düzgün kaldırım taşlarına denk getirmeye çalışacaktı, böylece ayakkabılarının tabanları hemen aşınmayacaktı. Çamaşırlarını da yıkamaya daha seyrek gönderecek, böylece onların da hemen yıpranmasını engelleyecekti. Eve döner dönmez eskimesinler diye derhal giysilerini çıkaracak, sadece umarsızca geçip giden zamanın bile merhamet ettiği eski pamuklu gecelik entarisiyle oturacaktı. Doğrusu ya, başlarda bu sıkıntılara alışmak Akakiy Akakiyeviç’e oldukça zor geldi, ama bir süre sonra teker teker hepsine alıştı ve işler rayına girdi; hatta akşamları aç açına uyumak bile onu rahatsız etmemeye başladı. Evet, belki karnı doymuyordu, ama tüm düşüncelerinde yer eden ‘gelecekte sahip olacağı paltoyla ilgili hayaller’, ruhunu yeterince besliyordu. Sanki yaşamında eksik olan bir şeyin yarattığı boşluk doldurulmuştu; sanki evlenmişti; sanki yanında, yaşamakta olduğu anı paylaşan biri vardı, artık yalnız başına değildi…’’
Yaşlı insanların, artan değişim hızına karşı tepkileri daha sert oluyor. Yaşla tutuculuk arasında uyumlu bir ilişki olduğu matematiksel temellere dayandırılarak saptanmıştır. Zaman yaşlılar için daha hızlı geçmektedir. Elli yaşındaki bir baba onbeş yaşındaki oğluna, istediği araba için iki yıl beklemesi gerektiğini söylediğinde, 740 günlük bu süre babanın yaşadığı sürenin % 4 ü kadardır. Aynı gün toplamı, çocuğun yaşadığı sürenin % 13'üne eşittir. Söz konusu gecikmenin, babaya göre çocuğa üç ya da dört katı daha uzun gelmesi acayip sayılmamalıdır.