Merhaba ve hoşçakalın...
Hayat yolculuğunda soluklanmak için okuyabileceğiniz bir kısa hikaye. Kefil olmuyorum çünkü ya gerçekten seversiniz ya da “Bu muymuş!” diyebilirsiniz. Ben okurken her iki durumu da yaşadım. Başta saçma buldum, yerden yere vurdum. Karakteri sosyopat, bipolar, doyumsuz, ucuz buldum. Sonra bir yerde kendisinde kendimi buldum. Gücendim bir yerde, bir yerde merhamet duydum ama en çok anladım.
Çok yalnız, yaşamaya cesaret edemeyen kendini kendinden gizlemiş
Dışlanma korkusuyla, daha insanlar onu dışlamadan herkesi dışlayan, kimseye hiçbir yere ait olmayan, kimse için var olmayan bir adam.
En azından onun hissettikleri böyle. Ve gecelerden bir gece yüreğindeki kabuğu kırıyor. Tabi onun bu kabuğu kırmasına sebep dünyanın günlük hareketi değil, yaşadığı olaylar silsilesidir.
“Bu tuhaf anı hiçbir zaman unutmayacaklardı. Hayatlarının sonunda bakımevine veya hastaneye düştüklerinde belki bir kez daha akıllarına gelecekti. Benden bir şey onlarda yaşamaya devam edecekti, onlara bir şey vermiştim. Vermenin hazzı içimi daha önce hiç tatmadığım bir duyguyla doldurdu.” hikayenin beni en çok etkileyen kısmıdır burası. Çünkü ‘birgün unutulacak olmanın, hiç var olmamış olmanın’ insanının aklında nasıl kara bir düşünce olduğunu biliyorum.
“Herkes neşeliydi ve benim küçük çılgınlığımın keyfini sürüyorlardı” ise beni umutlandıran kısmı. Yapabiliyorsanız önce kendinizin sonra başkalarının bahçelerinde çiçekler açtırın. Keyifli okumalar.