Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Büyükler rakamlara bayılırlar. Örneğin onlara yeni arkadaşınızdan söz ettiğinizde; size asla esas sormaları gereken soruları sormazlar. Size hiçbir zaman, "Sesinin tonu nasıl? En sevdiği oyunlar neler? Kelebek koleksiyonu var mı?” demezler. Onun yerine “Kaç yaşında? Kaç kilo? Kaç kardeşi var? Babası kaç para kazanıyor?” diye sorarlar… Onu ancak bu şekilde tanıyabileceklerini sanırlar… Eğer büyüklere, “Kırmızı tuğlalı bir ev gördüm. Pencerelerinde sardunyalar, çatısında güvercinler vardı” derseniz, bu evi bir türlü gözlerinin önüne getiremezler. Onlara şöyle demeniz gerekir: "Yüz milyonluk bir ev gördüm.” İşte o zaman, “Vay, ne kadar da güzelmiş” diye haykırırlar."
İnsanoğlu köşeye sıkıştırıldığında, çaresiz olduğunda ya da izole edildiğinde doğrudan, hayatta kalmayı sağlayan içgüdülerine yönelir. Bunlar çabuk ve adildir. Bunlar, insanın her zaman elinde olan kozlardır çünkü daha narin genlerden, sonraki jenerasyonlara aktarılırlar. Ahlaki kural değil, basit hesaplardır. Kendi içlerinde, güvercinler de şahinler kadar kavga ederler.
Sayfa 18
Reklam
Hangisiyim ben? Yıllar öncesinden bugüne bakan o çekingen, o utangaç çocuk muyum? Öyleyse, nerede cebimdeki kuşlar? Nerede çılgın güvercinler gibi gökyüzünde çınlayan o neşeli kahkahalar? Büyümek azaltıyor insanı bir bakıma. Sanki azalan her şeyle birlikte, eksiliyor insanın bakışları da.
Ertesi gün, güneş her zamanki gibi doğudan yükselmeliydi ama güneşin çıkmadığını farketti insanlar, gökyüzü Patlama'nın daha önce hiç görmediği siyah bir sis tabakasıyla kaplıydı, gün ortasında bile üç-beş metreden ötesi görülemiyordu. Zümrüdüankalar, tavus kuşları, güvercinler, sarıasma kuşları ve bütün diğer kuşlar zehirlenerek öldüler bu sisin içinde, insanlar kan öksürmeye başladılar, hepsi astıma yakalandı. Sis otuz yıl sonra dağıldığında ne bir kuş ne bir böcek kaldı Patlama'da.
Sayfa 483 - Can
Konsun yine pervazlara Güvercinler ............ İyiliklerle gel, güzelliklerle gel. Arif Nihad Asya
Sayfa 23
Reklam
“Bir kedinin yaşadığı gibi yaşıyordum: bir aşağı bir yukarı, kâh kuyruk aşağıda kâh kuyruk dimdik, şimdi yemek vakti, şimdi uyku vakti; tek farkla, kedinin yaşamak için çalışması gerekmez. Evde sözsüz yaşıyorduk ve içimdekiler beni korkutuyordu çünkü benim miydiler bilmiyordum.”
Darulfünün Osmanlıda yüksek öğretim kurumu, genellikle bugünkü üniversitenin karşılığı olarak bilinir. Bu kurumda bilim insanı olarak araştırma yapan Yanyalı Hoca Tahsin Efendi 1871 yılında halka açık bir deney yapmıştır. İnsanı yaşatan şeyin ruh değil oksijen olduğunu göstermek isteyen Yanyalı Hoca Tahsin Efendi, cam tüplerin içine güvercinler koymuş ve tüplerin ağızlarını kapamıştır. Tahsin Efendi deneye başladıktan sonra camın içindeki oksijenin beş dakika içinde biteceğini ve bu sürenin sonunda kuşların ölmeye başlayacaklarını belirtmiştir. Doğal olarak, söylediği gibi beş dakikanın sonunda kuşlar ölmeye başlamış ve en sonunda hepsi ölmüştür. Bu deneyden sonra Darulfünün bir yıl kapatılmıştır.
Sayfa 58 - Özel yayınevi
...güvercinler gibi cıvıldamaya, duygularımızdan söz etmeye başlarız, bütün bir ömür de bu şekilde, mutlu ve huzurlu geçip gider...
Eğer büyüklere, "Pembe tuğladan, güzel bir ev gördüm, pencerelerinde sardunyalar, damında güvercinler vardı..." derseniz o evi bir türlü kafalarında canlandıramazlar. Onlara şöyle demek gerekir: "Yüz bin franklık bir ev gördüm." O zaman haykırırlar: "Ah ne güzel!"
Reklam
pencerelerinde sardunyalar, damında güvercinler olan, pembe tuğladan örülmüş güzel bir ev gördüm
Kelimeler buseleşsin ve güvercinler gibi, kuğular gibi uçsun sana...
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.