İki arkadaş birlikte ormana gitmişler ve orada bir ayıya rastlamışlar. Arkadaşlardan biri ayıyı görünce hemen kaçıp ağaca tırmanmış ve saklanmış. Ötekiyse yolda kalakalmış.
Kurtulmak için yapacağı hiçbir şey yokmuş. O da hemen yere yatıp ölü taklidi yapmış.
Ayı yerde yatan adama yaklaşıp onu koklamış; adam korku içinde nefesini tutup beklemiş. Ayı adamı biraz kokladıktan sonra onun ölü olduğunu düşünüp uzaklaşmış.
Ayı uzaklaşır uzaklaşmaz, ağaca tırmanmış olan adam aşağıya inmiş. Arkadaşına bakıp gülerek; “Hadi söyle! Ayı sana ne dedi?” diye sormuş.
Arkadaşı acı bir sesle yanıtlamış onu:
“Ayı bana, ‘Tehlike anında arkadaşını bırakıp kaçan insanlar kötü insanlardır,’ dedi.”
"Benim için gel, küçük cadı," dedi Bowen hırıltıyla, sonra klitorisini nazikçe emdi, güçlü diliyle de hafifçe üzerine vuruyordu.
Mari gecenin içine doğru haykırdı, şehvet düğümü çözülüyordu.
Gelmeye başlayınca birden doğruldu. Bowen'ın saçlarını tutup kalçalarını sallayarak tenini adamın diline sürtüyordu. Bovven ona karşı
Boğuk bir bakışın oluyor senin
Bir girdap derinliğinde kayboluyor gibiyim
Yok gibi yaşamak bu kalkıp kurtulmak gibi kalabalıktan
Durma bana türkü söyle Anadolu olsun
Susuz dudak gibi çatlak olsun
Karanfil gibi olsun kara çiçek gibi solgun yüzün
Durmadan akıyor kalbim ayaklarına bana karanlık bakma
Ağıyorum bir karanlık karayel saçlarına
Çekme ülkemden nar yangını gözlerini
Beni bu kentten kurtar beni yalnız ko git beni
Arıyorum arıyorum o ilk çağ ırmaklarında sedef ellerini
Susmam seni ürkütmesin içimde çağlar var bilmelisin
Katı bir yalnızlık bu bilmelisin
Kaçmam kendimi bulmam ben senden yoksunum iyi bilmelisin.
Şu yalnızlık çıkmazında önümde niye sen varsın
Niye her şey bir anda kayıyor sen kayıyorsun
Kalbim niçin bu kadar yabancı sen niye yoksun
Bir sam yüklü geceleri içimden atamıyorum
Niye bunları bir anda unutamıyorum
Hadi tut elimden gök gibi ölü kadar yalnızım.
Acıyı kullanırsan ve onun seni kullanmasına izin vermezsen, öğretmenin olabilir. Bir
şeyleri gerçekleştirmeniz için sizi harekete geçirmek için acıyı kullanın. Eğer dürüstseniz
şöyle bir şey yazabilirsiniz: “Nefret ettiğim bir işe razı olmak zorunda kalacağım, çok az
para kazanacağım, kendime ya da başkasına ayıracak boş zamanım olmayacak ve
Dur bir dakika… Al işte… Sana teşekkür ederim!”
Zahar İvanoviç, Mazin’in eline üç rublelik bir kâğıt para tutuş-
turduktan sonra yüzüne yüce gönüllü bir iş yapmış da cevabını
bekliyormuş gibi baktı. Mazin’se elindeki kâğıt paraya dikkatle
bakıyordu. Heceleri uzata uzata, düşünceli sordu:
“Yani bunu bana mı veriyorsunuz?”
“Aptal!
Nasıl yaşamıştım acaba ben onsuz?
"Senin için yanıp tutuşuyorum" dedi boğuk bir sesle. "Sü-rekli seni istiyor canım. Parmaklarını şıklatsan sertleşiyorum." Aralık ağzımdan çıkan nefesimi soluyarak dilini altdudağımın kenarında gezdirdi. "Geldiğim zaman senin için geliyorum. Senin yüzünden, ağzının, ellerinin ve o doymak
Bayan Morel,'Al sana kitabını vereyim,Lily,'dedi.'Birkaç dakikacık,bir sakınca yoksa bununla oyalanır mısın?'
'Hayır,teşekkür ederim,'dedi Lily,'Hiçbir şey yapmadan oturacağım öyle.'
'Ama canın sıkılır.'
William sinirli sinirli,büyük bir hızla yazıyordu.Mektubun zarfını kapatırken,'Kitap
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir