Hatırlıyorum, 5 yaşlarında falan olmalıyım. Mahalledeki çocuklarla kovboyculuk oynayacağız. E haliyle, her kovboya bir silah lazım. Koştum eve, üç dört tane oyuncak silahım vardı, hepsini aldım geldim. Bir ona bir buna derken, bir de baktım bana silah kalmamış. Sen de şurdan bir tahta al dediler. İşaret parmakları tarladaki tahta parçalarını gösteriyordu. Ben de ordan bir tahta aldım. Ne yapsaydım yani? Ulan şerefsizler siz benim silahlarımı aldınız ben tahtadan uyduruk bir silahla mı oynayacağım? Denir mi. Denmez. Ben de ordan bir tahta parçası alıp onunla ateş açtım ve hepsini öldürdüm. Benden yana olanları da öldürdüm. Bunu niye yaptığımı anlamayıp salak salak güldüler: kendi adamlarını da vurdun. Hah ha. Farkındayız herhalde. Bir şekilde bu durumu protesto etmem lazımdı: ben de kendi adamlarımı vurdum saklandıkları yerde: yenildik tabi. Oh olsun. Ulan, insan bu kadar mı alçak, bu kadar mı yüzsüz olur ya! Biraz da benim saflığım ama: bu insanlar da az değil hani. Çocuk getirmiş işte üç dört silah. Yani en azından bir tanesinin onda kalması gerekmez mi? Fırsat vermeye gelmez bu insanlara. Bunu o zaman bilmiyordum tabi. Ne bileyim. Benim silahlarımın birini de bana verirler sanıyordum. Meğer öyle değilmiş.
- Teşekkür ederim… Senden daha çok zeki olanları dinledim ben…
- Hayır, hayır, onlar ya seni benim kadar yakından tanımıyor, ya sana yalan söylüyor, ya da benim gibi düşünüyor ve susuyorlar. Bütün nazariyelerin… Bütün o düşüncelerin, uğraşıların, tıpkı aşkların ve dostlukların gibi ihtirasından kaynaklanıyor. İhtirasın da yalancı ve zararlıdır.
.
Tencere
Esra Turap
Kendisinden başka herkesin her işine burnunu sokmaya bayılan Batı, pusulayı hepten şaşırıp artık duygularımıza da yön verme derdine düştü! Farkındasınızdır, bilhassa yüzyılın son yarısında her meseleye güya bir reçete bulup “şöyle davranın” demeyi de aşarak, “bu durumda şöyle hissedin” diyor.
Elbette bunu açıkça değil,
Hah işte, al sana alışmak! Ya fıtıklı birini getirirlerse? Söylesenize, ona nasıl alışayım? Hem ayrıca hasta kendini benim elimin altında nasıl hissedecek? Artık öteki dünyada alışır o da
Adamın biri bir gün dostlarıyla dertleşirken canı sıkkın bir şekilde,
"Yahu arkadaşlar, benim bir derdim var. Bu zarar etmek dedikleri şey nasıl bir şey? Merak ediyorum ben. Bu yaşıma geldim, daha bir defa zarar etmedim. Bir verdim, bin aldım. On verdim, yüz aldım." demiş.
Arkadaşları, "Derde bak." deyip gülmüşler. "Başka
İşte yine o vitrinin önündeyim.
Lacivert bir kutunun içine özenle
yerleştirilmiş altın sarısı kaleme
bakıyorum. Yine. Muhabbetle. Birkaç
ay önce, kütüphane çıkışında,
buradan geçerken gördüm onu.
İmrendim. “Benim olsa” dedim.
Girdim sordum fiyatını. Yoo. Onun
için cazip, benim için yüksek bir
ücreti var. Biraz sabır. Biraz
“Şimdi kendi kendime sık sık şöyle diyorum..Hay kahrolasıca herif, hay yok olası aptal! Yani akıllandım..Artık insanlara bakıp şöyle demekteyim; Bu iyi adamdır bu kötü adamdır..İster Bulgar olsun, ister Rum, isterse Türk..Hepsi bir benim için.Şimdi iyi mi kötü mü yalnız ona bakıyorum..Ve ekmek çarpsınki,ihtiyarladıkça buna da bakmamaya başladım..Ulan ister iyi ister kötü olsun be..Hepsine acıyorum İşte..Boşversem bile bir insan gördüm mü içim cız ediyor..Hah diyorum bu fakir de yiyor,içiyor, seviyor, korkuyor (..) o da kıkırdayacak ve düm düz toprağa uzanacak, onu da kurtlar yiyecek..Hey zavallı hey! Hepimiz kardeşiz be..Hepimiz kurtların yiyeceği etiz...”
TARHUN
Bir tüccarın kızı olan Tarhun, ablalarına hiç benzemiyordu. Fereng,
Sultan, Mahsan, Begüm, Moluk ve Anka’nın, yani tüccarın öbür altı
kızının her birinin ayrı bir şımarıklığı, çeşit çeşit istekleri vardı.
Bazen, onların gürültülerini, oyunlarını duyan mahallenin erkek
çocukları sokağa fırlarlardı. Tüccarın kızlarının neşeli
Östrojen Ne Zaman Artar?
Erkeklerdeki hormon üretimi ve salgılanmasında genel anlamda bir sabitlik söz konusuyken kadınlarda bu durum dalgalanma şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bu dalgalanmalar yaklaşık bir aylık döneme yayılır ve ekstradan bir durum olmadığı sürece her ay kendini tekrar eder. Menstrual siklus ya da âdet döngüsü olarak da