Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İşte hep böyle olur, hep böyle olur, gün batarken alevlenen pencereler birer birer söner, gölgelenir ve karanlığa bırakır yerini. Gecenin içinde iki iyi arkadaş kalır orada, bir ölü martı kalır, bir ruh kalır, kendileriyle baş başa, çekip gidenlerin bıraktığı boşluğa sarılarak. Olsun,ama olsun.Varsın perde kapanırken mutlu insan kalmasın bu sahnede. Gerçekler tüm çıplaklığıyla ortaya çıktığında her yer kararmış olsun! En sonunda hakikat onu en çok hak edenin olur. Üstümüze kapanan gecede en uzağa gidenin olur.
Allah sadece beni sevin demiyor, 'en çok beni sevin !' diyor. Ey âşık! Eğer hakka ve hakikatine âşık olursan bil ki hak ve hakikat de sana âşık olur. Aşkın hak, Hakkın aşk olsun
Sayfa 152Kitabı okudu
Reklam
"Ya Rabbi, Senin azametin ve kudretin ne kadar büyük? Senin şanın, ne kadar yüce ve akıcı?" "İlahi, bu lütfun ve bu ikramın karşısında dilim bağlandığı için, şükrümü ifade edecek bir kelime bulamıyorum. Sen ne büyüksün ki, yarım asır boyunca eğilmeyen mağrur başlar, sana secde ediyor, adına, şanına, dinine karşı inkarcılığı 'hak' dava edenler, en ufak bir hakikat karşısında pişman oluyor, Allah diyor." "Sen büyüksün Allah'ım!"
Sayfa 84 - İlk namaz ve itiraflar
İşte semazenler sema boyunca bu dört ayrı mertebeden geçişi canlandırılar. Dört ayrı mertebe, dört ayrı selamlamayla anlatılır. İlk kapı, şeriat kapısıdır. İlk selamlama bu kapıdan geçmenin zorunluluğunu anlatır. İkinci kapı tarikat kapısıdır ikinci selamlaşma, kişinin bu aşamayı da tamamlaması gerektiğini söyler. Üçüncü kapı marifet kapısıdr, yani ilahi gerçeği kavradığımız an. Üçüncü selamlaşma, bu anı müjdeler. Dördüncü kapı ise hakikat kapısıdır. Artık insan-ı kamil olan dervişin bilgilerini öğreteceği aşama. Dördüncü selam, bu mertebeye ulaştığımızı vurgular. Böylece semazenin yukarı açılan sağ eli Hak'tan alır, yere açılan sol eli ise halka verir. Ve böylece semazen yeniden doğumu tamamlamış olur. Tabii ilahi bir doğuş...
Hikmet Kıvılcımlı'nın tarihi Eyüp Sultan konuşması 06.01.2013 16:59 Hikmet Kıvılcımlı'nın tarihi Eyüp Sultan konuşması Türkiye'de Sosyalizm'in en büyük savunucularından Hikmet Kıvılcımlı'nın Eyüp Sultan'da yaptığı tarihi konuşma. TIMETURK / Haber Merkezi Muhterem Vatandaşlarım! Sevgili İşçi kardeşlerim!Bugün, Müslüman
Sayfa 1 - derleniş yayınlarıKitabı okudu
Özgürlüğün
" İnsanlar hak eşitliğine değil, çıkara dayalı bir yaşam sürüyorlar. Dirlik düzenlik değil zorbalık var bu yaşamda. Ve çıkarcılarla zorbalar, dünya nimetlerinden daha az pay alanlar değil, tam tersine bütün zenginlikleri ellerinde tutanlardır. Ey, her şeylerini kaybetmiş olanlar, silkin üzerinizdeki ölü toprağını ve ayağa kalkın. Çünkü artık hakikat zamanı gelmiştir. O hakikat ki, bugüne dek, zindanlara kapatılanların dillerinde köylülerin feryatlarında, cellat kütüklerinde kan ve gözyaşıyla yükseliyordu sesi. Öğrencilerimiz Börklüce Mustafa 'yla Kemal Torlak 'ı, insanlara doğru yolu, hak yolunu göstermeleri için Aydın ve Manisa vilayetlerine gönderdik. Beylerin topraklarını ellerinden alıp halkın ortak malı yaptı bu kardeşlerimiz. Sultanın ordusunu doğruluğun, hakkın gücüyle teptiler... Biz, bilim gücümüzle, evrenin birliğinin gizlerini bilişimizle dinlerin ve halkların sahte yasalarını değiştireceğiz, boş yasakları kaldıracağız, dünyayı yalanın utancından temizleyeceğiz. Toprağı olmayanlar toprak sahibi, iktidarda olmayanlar iktidar sahibi olacaklar. Hakikat bayrağının altında toplanın, saflarımızda yer tutun! "
Sayfa 374Kitabı okudu
Reklam
‘’ Muhammed Abduh şöyle diyor; “Onlar dini terk ettiler, hürriyete, efendiliğe ve bütün dünyaya hükmetme noktasına ulaştılar. Biz dini terk ettik, zillet, ayrılık, bölünme, tefrika, yıkılmanın içine düştük, bize dikte edilen her şeyi almaya hazır olduk ve bize zorla verilmek istenen, önümüze atılanları almak durumunda kalmak noktasına ulaştık… “Niçin? Neden bir sebep iki yarı noktada, iki sosyal şartta, birbirine zıt ve ters iki ayrı netice doğuruyor? Çünkü sosyolojide, felsefede, ilimlerde gerçekler iki türlüdür. Bir iş, bir mesele; ya hakikattir, ya batıl. Eğer gerçekse, her yerde gerçektir ve her zaman da hakikat. Misal olarak eğer, yer çekimi gücü güneşin etrafında dönüyorsa, bu hem Avrupa’da hem İran’da doğrudur. Bin sene, yüz bin sene sonra da doğrudur. Eğer bu teori doğru değilse, her yer ve her zamanda doğru değildir. İlmi ve felsefi meselede bir olgunun hak mı yoksa batıl mı olduğuna bakmak lazım. Ama, sosyal meselelerde başka bir sebebi de değerlendirmemiz gerekiyor. O sebebi unuttuğumuzda, bütün yargılarımız iç-içe ve karşı karşıya batıldır. Sosyal meselelerde, hak ve batıldan ayrı olarak (5) idrak etmek, neden ve nerede planlandığı meselesi üzerinde düşünmek söz konusudur. Bunun göz önünde bulundurulması gerekir. Öğrencilerden biri Kisrevi konusunda bana soru sorduğunda şöyle cevap verdim: “Benim Kisrevi’nin kitapları, sözleri ve maksadıyla bir işim yok. Farz edelim her söylediği doğrudur, yüzde yüz mantıki ve ilmi gerçeklerdir. Ama unutmamanız ve unutmaman gereken, onun meseleyi söz konusu ettiği sosyal şartlar ve dönemin hakim olduğu atmosferde bu mesele başkaydı.”
İSLÂMLIKTA MAL
Kapitalist düzende, malın üzerinde tek katlı bir mülkiyet vardır : Kişinin mülkiyeti. Bu mülkiyette kişiyi bağlıyan yine kendisidir. Kendisinin üstünde bu mülkiyete dokunacak başka hiç bir güç yoktur. kişiyle malı birbirine öyle kaynaşmış birleşmişerdir ki onları birbirinden ayırmak mümkün değildir kapitalist düzende kişi kişi değil mal kişi
Kuzey Afrika'daki en büyük Fransız düşünürlerden biri olan Rene Laboume şöyle der: “Kuzey Afrika'yı bölmek lazım." Ama nasıl bölmeli? Diyor ki: “Ben tarihî açıdan Kuzey Afrika halkının yarısının Berberî yarısının ise Arap olduğunu keşfettim. Bunların hiçbirisi Arap mı, Berberî mi olduklarını düşünmüyorlardı. Daha sonra araştırdım ve Berberî
Sayfa 31 - Fecr yayınlarıKitabı okudu
Acımak... Ben insan ruhlarındaki derinliğin ancak onunla ölçülebileceğine kaniyim. Evet, dibi görünmeyen kuyulara atılan taş nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse başkalarının elemi de bizim yüreklerimize düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi, insanlığımızın derecesini öğretir... Fikrimce yalnız doğruluk hastalığı, bir hak ve hakikat meselesi etrafında toplanmak kabiliyeti, bir cemiyeti mesut etmeye kafi gelemez... Bunun için acımak, birbirimizin feryadını, iniltisini duyabilmek de lazım!..
Sayfa 14
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.