"Başkalarını mühim bulmayanlar, bir gün kendilerini de mühim bulmayanlarla karşılaşacaklardır; fakat bu hakikat, onların mühim bulmamış olduklarının mühim olduğu manasına da gelmez."
Hakikat herkesin önünde eşit tecelli eder fakat insanların iç dünyaları, art niyetleri, kötü düşünceleri onların kulağına kurşun, gözüne perde, kalbine mühür olduğu için bu kimseler hakikati idrak edemezler.
Şihabeddin Sühreverdi'nin "İşråk" adını verdiği aydınlanma, hakikat ışığının aklımızın üzerine düşmesini ifade eder. Işığın kaynağı akıl değil, aklı da kuşatan varlık ve onun idrak düzeyindeki tecellileridir.
"Hakikati buldum"değil,"bir hakikat buldum"deyin."Ruhun yolunu buldum"demeyin."Kendi yolumda yürürken ruhla karşılaştım"deyin.
Çünkü ruh her yolda yürür.Ruh ne bir hat üzerinde yürür,ne de saz gibi büyür.Ruh sayısız taç yapraklı lotus çiçeği gibi kat kat açılır.
"Çok empati kuruyorsunuz Başkomiserim,"dedi samimi bir tavırla."Ne dünya bu kadar hassasiyeti kaldırır,ne insanlar bu kadar inceliği...Hakikat çok daha basittir,çok daha acımasız.