Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çağdaş yöntem ne demek kuzum? Başka bir medeniyetin hazırladığı, başka bir medeniyetin hâkimiyet kurmasına yarayan karanlık güçlerin bütünü değil mi?
Sayfa 25 - Ötüken YayınlarıKitabı okuyor
Kendi acziyetimizle onları kötü yola sevk ettik; onların içlerindeki maceraperestlere ve megalomanlara şans verdik ve sadece küçük ve büyük İsrail değil, İslam dünyasının çok daha büyük bir kısmında hakimiyet gibi her türlü düşüncenin kafalarına toplanmasına müsaade ettik. Bizler kuzu olduğumuz için onlar kurda dönüştü. Bu nedenle hem kendimiz hem onlar hem de dünyanın bu kısmında barış için güçlü olmalıyız.
Reklam
Abdülaziz el-Mekkî'nin Görüşleri: Aynı şekilde İmam Şafii'nin talebesi meşhur "el-Hayde”nin müellifi Abdülaziz el-Mekkî, zındıkları ve Cehmîleri reddeden ve bu kitabında aynı şeyleri zikretmekte ve "Cehmiyye'nin, "O Rahman Arş'a istivâ etmiştir." âyeti hakkında söyledikleri" başlığı altında şöyle
اَلَّذ۪ي لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِوَالْاَرْضِۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍشَه۪يدٌۜ Göklerin ve yerin mutlak mülkiyet ve hakimiyet kendisine ait olan Allah'a ama Allah olup biten herşeye şahittir.... Bürüc suresi(85)9.ayet
Kalbimin orta yerinde bu nasıl bi cumhuriyet Seninki nasıl bir hakimiyet ben anlamadım
Ahmak rekabeti "kibir"
Kibir için zenginliğin ölçüsü kendisinin neye sahip olduğu değil, başkalarının neye sahip olmadığıdır. Hâkimiyet kuracağı ve hor göreceği zavallılar yoksa tanrıça olmayı bile aklından geçirmez. Kendi refahı ancak başkalarının sefaletiyle kıyaslanınca göz kamaştırıcı ışıklar saçar, ortaya serdiği servetiyle insanların yoksulluğunu daha da çekilmez hale getirir.
Sayfa 57 - Türkiye İş Bankası Kültür Yay., 2. Basım, Şubat 2018
Reklam
"Güçlü bir duygusallık, kendi nefsine karşı hakimiyet kurmanın hem aracı hem de koşuludur."
Sayfa 146Kitabı okudu
"Üzerimizde en amansızca hâkimiyet kuran arzular, kaynağı konusunda kendimizi kandırdıklarımızdır."
Sayfa 68
Cinsel arzu, aslında, karşıdaki insanın zihni ve bedeni üzerinde mutlak hakimiyet kurmak için duyulan arzudan ibarettir.
''Cinsel arzu, aslında, karşıdaki insanın zihni ve bedeni üzerinde mutlak hakimiyet kurmak için duyulan arzudan ibarettir."
Reklam
Atsız, Türk Edebiyatı Tarihi'nde de dille ilgili bilgilere yer vermiştir. "Kunlar Çağında Türk Edebiyatı” bölümündeki şu sözler Türkçenin teşekkülüyle ilgilidir: "Türkçenin Kunlar çağında teşekkül ettiğini kabul etmekte yanlış yoktur. Bir dilin temelli olarak kurulabilmesi için uzun bir siyasî birlik şarttır. Bu şart bizim
Atsız Türk Edebiyatı Tarihi'nin "Gök Türkler Çağında Türk Edebiyatı” bölümünde de Köktürk yazısı hakkında ayrıntılı bilgi vermiş ve dönemin dil özelliklerini de 14 madde hâlinde özetlemiştir. Eserin "Karahanlılar Çağında Türk Edebiyatı" bölümünde bulunan "Onuncu asırda Türk lehceleri" kısmı, 1940'ların başı için önemli dikkatleri barındırır: "Gök Türkler ve Dokuz Oğuzların hâkimiyeti çağında, Türk boylarının lehçeleri arasındaki ayrılığın pek az olduğu muhakkaktır. Çünkü mütemadiyen hareket halinde bulunan Türkler birbirleriyle daima karışıyor, yer değiştiriyorlar, sıkı teması hiç kaybetmeyerek birbirlerine dil bakımından tesir ediyorlardı. Bundan başka aynı siyasî hâkimiyet altında bulunmak da hiç şüphesiz lehçelerin ayrılmamasına çok yardım ediyordu” "Fakat 840 tan sonra 'devlet dışında' yaşayan Türklerin çoğalması ve Türklerin uzun müddet bir durgunluk geçirerek birbirleriyle olan girişmelerinin azalması lehçeler arasındaki ayrılığı çoğalttı. Daha önceki asırlarda bu ayrılıklara 'lehçe' bile denmeyip 'ağız' demek doğru olduğu halde, onuncu asırdan başlayarak bu ayrılıklar 'lehce' halini aldı." (Atsız 1943: 54).
"Milli hakimiyet öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar."
Sayfa 77 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Çocukluk dönemi deneyimlerimiz acı vericiyse onlar üzerinde hakimiyet kurabilme dürtüsüyle hayatımız boyunca farkında olmadan benzer durumlar yaratmaya çalışırız.
Sayfa 33
Uhrevîlik: Dünyada Ahiret İçin Yaşama Cehdi
"Edna" kelimesinin müennesi olan "dünya", "dünüvv" kelimesinden müştaktır. Dená fiili ise, “karube/yakın oldu" anlamındadır. Dünya kelimesi Kur'ân-ı Kerîm'de hem mezkûr manada hem de ahirete/sonuncaya nisbetle "el-ûla/birinci/dünya" anlamında da kullanılmaktadır. ✗ Dünyevileşme, devâsı iman olan bir marazdır. En mühim belirtisi ise insanın varlığını Allah Teâlâdan bağımsız bir biçimde algılaması ve böylece varlığa ve hatta kendi özüne yabancılaşmasıdır. Bu yüzden "dünyevîleşme" vuslat değil gurbet, hâkimiyet değil mahkûmiyettir. ✗ Dünyevîleşmenin/dünyaya ait olmanın karşılığı ise uhrevîleşmedir. Birinde merkezde dünya, diğerinde ise ahiret vardır. Dünyevîleşmede insan ebedi olanı bırakır, izafi olana meyleder. Bulduğunu zannettiği anda sahip olması gerekeni kaybeder. Uhrevîleşme ise ballar balını bulduktan sonra kovanın yağmalanmasına takılmama halidir. Dünyevileşme nefse iyi ve güzel gelen her şeyi dünyada yaşama arzusu, uhrevîlik ise dünyada ahiret için yaşama iradesidir.
Sayfa 20
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.