"İçimde öyle bir şeytan var ki... Her zaman istediğimden büsbütün başka şeyler yaptırıyor. Onun elinden kurtulmaya çalışmak boş... Yalnız ben değil hepimiz onun elinde oyuncağız... Senin dünyaya hakimiyet planların bile eminim ki onun mahsulü..."
Yani, sen öyle olduğunu söylemiyorum ama genel olarak anlamadığınız şeyler üzerinde hakimiyet kurmaya çalışıyorsunuz. Erkekler, kadınları anlamazlar ve bu yüzden de onları kontrol altında tutmak isterler. Senin cinsiyetin başkahramanın kadın olduğu kitapları bile okumuyor ya da filmleri izlemiyorum, bu göz korkutucu. Eğer erkekler bir konuda yetersizlerse bunu saklıyorlar.
Sayfa 175Kitabı okudu
Kadınlar bir gün dünyaya egemen olacak ve o gün beyinleri suskun kaldıkları onca yılın ardından öylesine ince bir ayardan geçmiş olacak ki, bence erkekler üzerinde asla erişemeyecekleri kadar öte bir hakimiyet kurmuş olacaklar.
Sayfa 139Kitabı okudu
Atalarımızın bir hassasiyeti de kendilerini hep buraların hadimi olarak görmeleridir. Bir yere hâkimlik değil de, hadimlik yani hizmetçilik yapan hiç oraya hakimiyet sembolü olan bayrağını asar mı? Osmanlılar da öyle yapmış ve Yavuz Sultân Selim'den Sultân Abdülaziz'e kadar Mekke ve Medine' de kale burçlarına hiçbir zaman herhangi bir bayrak ya da sancak asmamışlardır. Çünkü buralar peygamber memleketidir.
Göklerde de tek ilah O’dur, yerde de tek ilah O’dur. Hakim ve Alim de O’dur. (yani O, göklerde ve yerde hakimiyet sağlamak için gerekli ilim ve hikmete sahiptir.)
Zuhruf 84
Cahiliye, insanların diğer insanlara ibadet etmesidir. Yani, bazı insanların diğerleri üzerinde hakimiyet kurması, Allah'ın koyduğu kanunlara uyup uymadığını kontrol etmeden, Allah'ın emirlerini göz önünde bulundurmadan kendine yasama yapması ve otoritesini doğru yolda kullanıp kullanmadığını umursamamasıdır. Diğer yandan İslam, insanların yalnızca Allah'a ibadet etmesi, kavramlarını ve inançlarını, kanunlarını, düzenlemelerini ve değerlerini O'nun otoritesinden türetmesi, kendini Allah dışındaki herkesin kulluğundan azat etmesidir.
Bilinsin ki topluma yaralı olan teknolojinin alınmasında İslam aydınından hiçbir çağda tepki gelmemiştir. Toplar dökülür, gemiler inşa edilirken az mı teknoloji transferi yapıldı sanıyorsunuz? Müslümanlar ne aralarında yaşayan Hıristiyan, Musevi azınlıkların zanaatkârane hünerlerine ne de temas ettikleri Avrupalıların mekanik becerilerine karşı komplekse kapılıp düşmanlık göstermemişlerdir. Yeniliklere direniş denilen tavır ancak iki durumda kendini gösterdi: Birincisi yeni mallar üretimi köstekleyerek bir hâkimiyet aracı olduklarında, ikincisi ise toplumun “şirazesi” sayılan inanışlara müdahale ettiği, bir yozlaşmayı başlattıkları zaman.
Olağan görünüm altında yatan gizli üstünlük...
O kadar doğru bir söz ki, cesaretle söylenmesine gerek yok...
O kadar dokunaklı bir olay ki, güzel olmasına gerek yok...
O kadar gerçek ki, sahici olmasına gerek yok...
Bilgiden çok anlayış...
İfade dolu bir sessizlik...
Kendini kanıtlama gereği duymayan alçakgönüllülük...
Zarif bir basitlik...
Büyük bir ruhsal rahatlık ama pasiflik değil...
Hakimiyet peşinde olmayan otorite...
Elde edilemeyen ancak keşfedilen...
Bilgilerden geçip basitliğe varmış...
"Anlaşılmazlığa beş şey neden olur: hakimiyet üstünde çatışma, görev üstünde çatışma, devlet üstünde çatışma, namus uğruna çatışma, inanç üzerine çatışma. Bunların her birinden uzak olmanın yolu onların nedenini yaratan huylardan uzak olmaktır."
Sayfa 87
