Öncelikle incelemenin başına bir "SPOİLER" yazalım :)
Uzun zamandır inceleme yazmayan şahıs olarak, inceleme başlığı altında kitaptan yaptığım bol bol alıntılar yardımıyla konu konuyu açar misali bir şeyler yazacağım. Bana kalsa ben inceleme yazmadan okumaya devam edeceğim de... Sevgili https://1000kitap.com/Nordavind tarafından kitaba
“Ben ne okudum yahu!” tepkisini hepiniz duymuşsunuzdur. Net olarak şunu söyleyebilirim ki, bu tepkiyi daha çok hak eden başka bir kitap okumamıştım. Hayretler içerisindeyim, özellikle son bölüm beni dehşete düşürmüş durumda ve bu inceleme zor olacak. Daha sonsözü gördüğüm anda Ali Ece çığlıklarımı atarak: “Dalga mı geçiyorsun be!” demiştim, çünkü
youtu.be/p2zNzsPXcHs
Bir yılı daha geride bırakmaya hazırlandığımız gri bir ikindi vakti
Görme Biçimleri için toplandık.
i.hizliresim.com/RrXQOa.jpg
Gördüğümüzden bile şüpheliyken bir de bunun biçimleri mi varmış ki dedik ve başladık konuşmaya.
Kitap bize bakıyorsunuz da görüyor
Açık değil mi? Doymak ile imrenmek, mutluluk olarak adlandırılan kesrin pay ve paydasıdır. Öyle ya, yaşamımızda imrenmek için hâlâ bahane kalmış olsaydı, İki Yüzyıl Savaşları'nda sayısız kurban vermenin ne anlamı kalırdı? Yine de bahane bir ölçüde kaldı işte, çünkü "düğme" burunlular ile "klasik" burunlular hâlâ vardı (o gezintide konuştuğumuz konu); bahane kaldı, çünkü aşkta bazılarını arzulayan pek çok kimse varken, başkalarını arzulayan hiç kimse yoktu.
Sayfa 20 - Türkiye İş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Bir gece Palais Royal yakınlarında, uzun, pis bir caddede dolaşıyorduk. İkimiz de düşüncelere dalmış olduğumuz için, en aşağı on beş dakikalık bir zaman boyunca tek bir kelime bile konuşmamıştık. Dupin, birdenbire şu sözle yırttı sessizliği:
"Gerçekten pek ufak tefek bir adamdır o, Theatre des Varietes'ye daha yakışır."
"Şüphesiz
Pál Sokağı Çocukları, bizi çocukluğumuza götürüp büyük laflar ederek konuştuğumuz anıları hatırlatıyor. Bir yeri, bir kişiyi yahut bir nesneyi sahiplenişimizi anımsatıp yüzümüze geçmişe olan özlemli bir gülümseyiş konduruyor.
Kitabın ilk sayfalarında gideceği yeri kestiremeyip bazı çıkarımlarda bulundum. Ancak çok da öyle değilmiş. Bu kitabı okurken biraz daha küçük hisler ve düşünceler peşinde koşturmamız gerekiyormuş. Çünkü bu sokağın çocukları, Boka, Nemescek ve diğerleri takvime, saate bakmadan yaşadığımız zaman dilimini hatırlatıyor.
Yazıldığı dönem çok eskilerde kalsa da hâlâ özgünlüğünü ve yerini koruyan bu eser, değerleri, değerlere olan saygıyı temelinde konu edinerek okurunu ilk sayfalarında sarıp sarmalıyor.
'Ben değil, biz olmayı, sahiplenilen uğruna fedakâr olmayı' aşılayan Pál Sokağı Çocukları, iyi ki yazılmış. Hüznü koynunda besleyen, okuru okudukça aynı hüznü hepimize pay eden muazzam bir anlatı!
Dostluğun hakkını veren bir başyapıt!
[Kaynak: instagram.com/p/CIBagg_pc0R/?...]