S A D E C E … B İ L …
Nasılsın, Yolunda mı her şey, dikkat ediyorsun değil mi kendine? Kalın giyin havalar soğuk, sabah erken kalkacaksın hadi uyu artık, geç kalma, koşma, düşme, seni sevdiğimi unutma, boş ver üzülmene bile değmez, hadi gel seveyim saçlarını, her şey daha güzel olacak… Diyemiyorum sana…Kapına komşu da değil ki kapım; kulak misafiri olsam, hani arada da olsa duysam sesini. Yemin ederim sarılmak falan da değil niyetim; şöyle uzaktan da olsa görmek, iyi olduğunu bilmek de yeterli. Yanlışlıkla bile aramıyorsun ki bir bahanem olsa “nasılsın” diye sormaya… Özlemek böyle bir şey işte, Yarısı merak, diğer yarısı meraktan ölüm nedeni…Bu arada şunu da bil; İlk “seni seviyorum” derken dudaklarım titriyordu ama fark etmedin. İyi de oldu aslında, yalan söylüyorum sanacaktın belki, cesur değilim, içten değil ya da… ne bileyim, sanacaktın bir şeyler, her neyse ne işte… Olabildiğince gerçekçi olmaya çalıştım bunu söylerken. Hep hoşlanmıştım daha önce, beğendiklerim de olmuştu ve hatta… Çünkü ilk kez sevmiştim… O zaman söyleyemedim, şimdi bil istedim. “seni seviyorum” derken dudaklarım titriyordu, “sahiden bitti mi” derken sesim, Bilmeni istediklerimi yazarken parmaklarım titriyor şimdi. Bir yalvarış değil bu, yalnızca oku ve geç. Sadece bil istedim…Ne kadar zaman geçerse geçsin, hangi öznelere iyi geceler öpücüğü verirse versin tenlerimiz, Seni hala titreye titreye seviyorum, biliyorsun aslında… Yine de bil istedim… Sadece bil, İstedim..
BALA D Yağmurlar dindiği zaman Geleceksin Ki karanlık ölümdür. Işığım söndüğü zaman Güleceksin Ki karanlık ölümdür. Karanlığımda dişierin Pırıldar ki Yine görüneceksin. Kuraklığımda düşlerin Işıldar ki Yine arınacaksın. Bekliyeceğim elbette Gelişini, Yaşamak başka nedir; isterse ta kıyamete İlle Seni Ki bu aşk başka nedir. Bütün ömrümüz onunla Böyle geçti; Toprakla gök arası, Varla yok arası öyle; Derken uçtu. Dıranas yalvarası: Tanrım! merhamet et kula.
Reklam
Hahaha, komikti..:d
“Öyle ya, her şeyde yenilenme ve yükselme gerek… Her şeyimizi medeniyet ve zamanın icabına uydurmaya uğraşalım da aşk ve ilişki konusunda hâlâ analarımızdan gördüğümüz gibi mi kalalım?.. Bu ilerleme devrinde hâlâ devleti kuran I. Osman zamanındaki gibi sevişilemez ya?”
Sayfa 237Kitabı okudu
bir deyişe göre de , üst üste gelmeyen derdin (şanssızlığın) ... :D
__ Bir deyişe göre: “Şanssızlıklar teker teker gelmezler”. Bir başkasına göre: "Asla yağmaz, boşanır.” Bu tür deyişlere dayanan bilgelik ilkel bilimdir. İnsanlar buna inanırlar ve korkuyla karışık saygı gösterirler. Okumuş insansa buna güler -başına olağandışı bir şey gelene kadar. Size bir hikaye anlatacağım. Tanıdığım bir kadın bir sabah komodininin üzerinde bir çıngırtıyla uyandı. Bir süre baktıktan sonra nedenini keşfetti: bardağının kenarı iki santim kalınlığındaki bir halka halinde kırılmıştı. Bu tuhafına gitti ve bir bardak daha istedi. Yaklaşık beş dakika sonra aynı çıngırtıyı duydu, yine bardağın kenarı kırılmıştı. Bu defa çok endişelendi ve üçüncü bardağı istedi. Yirmi dakika içinde bardak aynı sesi çıkartarak kırıldı. Üç tane peşpeşe kaza artık biraz fazla gelmişti. Doğal nedenlere inancını bir kenara bıraktı ve onun yerine "kolektif simgeselliğe” -denetlenemez bir gücün devrede olduğuna- yöneldi. Bir çok modern insan -çok inatçı olmadıkları sürece- doğal nedenselliğin açıklayamadığı olaylarla karşılaştıklarında böyle düşünürler. Doğal olarak bunlardan kaçınmaya çalışırız. Bize tatsız gelirler, çünkü yaşamımızın düzenli gidişatını bozarak her şeyin olası olduğunu hissettirirler. Bunların üzerimizdeki etkisi ilkel aklın hala ölmediğini gösterir. __
Sayfa 53 - epub ( İLHAN YAYINEVİ)Kitabı okudu
Tâati az, devamlı günah işleyen ve mağfiret yoluna girmediği halde Allah'tan af dileyenler de basîret sâhipleri nezdinde ahmaklardan sayılır. Bu bunağın aklına ve ahmaklığını güzel göstermesine şaşılır. Zira böylece isyâna dalıp tövbe etmeyen bu adam, hâlâ: "Allah kerîmdir, O'nun cenneti beni de alır, benim günâhım O'na zarar
Sayfa 141Kitabı okudu
Haha :D
Meğer üç ay önce papa, çanların günde üç nöbet çalınmasını emretmiş. Adına da Türk çanı" diyorlar. Dalmaçya kıyılarında korsanlık yaparak Osmanlı gemilerine saldıran Uscochiler devamlı mağlup olmaktan bıkıp da papadan buna bir çare düşünmesini istediklerinde böyle bir çare düşünülmüş ve Adriyatik'e kıyısı bulunan Hıristiyan ülkelerin kiliselerinde, çanlar eşliğinde bütün katolikler Tanrı'nın Türkler'i mağlup etmesi için günde üç öğün böyle yakarmaya başlamışlardı.
Reklam
452 öğeden 201 ile 210 arasındakiler gösteriliyor.