Ey Rıdvan cenneti, kalbim senin için çok üzgün..
Ey muhabbet, mağfiret ve gufran şehri
Yeryüzünün ve Filistin'in baş tacı değil misin?
Surların, efendiler efendisinin miraç mekânı değil mi?
Şehadet âşıkları senin uğrunda şehit olmadılar mı?
En değerlilerini, canlarını ve mallarını yolunda feda etmediler mi?
Öyleyse neden sen suskun bense hüzünlü?
Alemlerin Rabbi Allah'ın izniyle zafer yakın Topraklarını ve mukaddesatını işgal eden düşman ise fani, geçici.
Zilletsiz, ayaklarının üzerinde, başın dik kalacaksın
Çünkü sen adalet ve mizan şehrisin
Saklı incilerin ve altınların cevherisin sen
Hasretin alev alev içime bir ân düştü Değişti hayal köşküm, gözümde viran düstü Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüregimde Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü
Hasretin alev alev içime bir ân düştü
Değişti hayal köşküm, gözümde vîran düştü
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü...
Hasretin nedeni ne ola ki ya yoksunluk ya ayrılık! İnsanlar yoksun oldukları şeylerden, neyse o şeyler onlardan ayrı kaldıklarından dolayı hasret çekerler: sevgiliden ayrılık, aileden ayrılık, memleketten ayrılık, vs.
Hasretin nedeni ayrılık, peki ya kendisi?!?! Hasret ayrılığı farketmek demek, ayrı olduğunu hatırlamak, ayrılığı unut(a)mamak demek...
Hasret insana sadece kendisinden ayrı kaldıklarını, ayrı olduklarını değil, bizatihi ayrılığın kendisini farkettirir.
Çünkü 'ayrılık' hasretle farkedilir. Nasıl ki ayrılık hasrete, hasret de yanmaya, ızdıraba yol açıyorsa, ızdırab da kişinin ayrı kaldıklarına kavuşma, onlara dokunma, onları tutma arzusu duymasına yol açar; kısaca aşk'a.
Ayrılıktan aşka giden yolun menzilleri kabaca böyle... (a) önce ayrılık... (b) sonra ayrılığın farkına varmak, yani hasret... (c) derken hasretin verdiği acı.... (d) ve en nihayet son menzilde aşk...
Demek oluyor ki ayrılığı farkettiren hasret ise, belki sona değil ama sonuna erdirecek olan da aşktır.
Sayfa 75 - Cenab-ı Aşka Dair Dücane Cündioğlu KAKNÜS YAYINLARI