Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Örneğin karısı, evladı ölen bir insanın bir ay gibi bir süre sonra hâlâ mutsuzluk belirtileri göstermesi, hayata kaldığı yerden devam edememesi, geceleri uykusunun kaçması, son revizyonda yas olarak değil de neredeyse depresyon olarak tanımlanacaktı. Bu da tahmin edebileceğiniz gibi milyonlarca yeni hasta ve milyarlarca kutu ilaç demekti. Neyse ki aklı başında birkaç önemli isim bunun önüne geçti de insanlık kısa bir süre için de olsa kurtulmuş oldu. Ama emin olun hepimizin hasta ilân edilmesine çok az bir süre kaldı.
Sayfa 133 - PinhanKitabı okuyor
Çünkü sinir hastalığı da bulaşıcı bir şey. Hem öyle mikrop almakla değil, bir insanın mutsuzluğunu derinden algılamakla bile geçebilir. O zaman gücün varsa kurtar kendini. Ne ilaç, ne şok. Hastalık ile sağlık arasındaki bağ o denli zayıf ki, bir şizofrenin otuz yıllık solgunluğunu, zayıflığını, iştahsızlığını, çürümüş dişlerini ve zamanı yitirmişliğini yakından duymak, şizofreni kokusunu koklamak bile hasta edebilir insanı.
Reklam
Namaz Sancıma İlaç
Birçok tembellerden ve namazı terk etmiş kimselerden duyuyoruz, diyorlar ki: Cenabı Hakk'ın bizim ibadetimize ne ihtiyacı var ki, Kur'an'da çok ısrarla bizden ibadet istiyor? Ve yine diyor- lar ki: Neden Kur'an, namaz kılmayanları Cehennem gibi dehşetli bir ceza ile tehdit ediyor? Kur'an'm o güzel ve tatlı iladesine bu hiddet ve şiddet nasıl yakışıyor? Isterseniz önce birinci suâlin cevabını verelim: Cernabı Hak, hiçbir şeye muhtaç olmadığı gibi, bizim ibadetimize de muhtaç değil. İbadete muhtaç olan biziz. Çünkü sen ve ben mänen hastayız. İbadet ise manevi yara- larımıza ilaç ve merhem hukmündedir. Şefkatli bir doktor, hastasına faydalı ilaçları içirmek için ısrar etse, hasta o sel- katli hekime: Senin ne ihtiyacın var, bana bunları içirmek için ısrar ediyorsun? dese, ne kadar manasız konuşmuş olur, değil mi? İşte "Cenabı Hakk'ın benim ibadetime ne ihtiyacı var. benden ısrarla namaz istiyor" diyen ondan daha çok manasız ve mantıksız konuşmuş olur. Çünkü ilacı içmek, doktorun değil, hastanın menfaatinedir.
Hasta Ziyareti
Tebessüm ve yapıcı söz,hasta için şifa bulduran ilaç gibidir. Hasta yakınlarınızı ziyaret ederek,iyileşmelerine katkıda bulunun...
o zaman gücün varsa kurtar kendini. ne ilaç, ne şok. hastalık ile sağlık arasındaki bağ o denli zayıf ki, bir şizofrenin otuz yıllık solgunluğu, zayıflığını, iştahsızlığını, çürümüş dişlerini ve zamanı yitirmişliğini yakından duymak, şizofreni kokusunu koklamak bile hasta edebilir insanı
Psikiyatri kendi sınırlarını bilmeli ve büyüklenmeci bir tavirla normal insan davranışına, yaşantısına ve düşüncelerine müdahale etme hakkı olmadığını görmeli. Gündelik kaygıların, can sıkıntısının, unutkanlığın, kötü yeme alışkanlıklarının ruhsal hastalık olmadığını, kendimizi rahat hissetmediğimiz, kültürel ya da sosyal nedenlerle aidiyet duygumuzu yitirdiğimiz bir toplumda uyum sıkıntısı çekmemizin hastalik olmadığını fark etmeli. Çünkü bu nedenle gerçekten hasta olup psikiyatrik desteğe ihtiyacı olan hastalar ihmal ediliyor.İsviçre'de yapılan bir araştırmaya göre gerçekten depresyonda olan hastaların yüzde 80'i uygun ilaç tedavisi görmezken, antidepresanların büyük çoğunluğunu aslında hasta olmayanlar kullanıyor.
Sayfa 131 - PinhanKitabı okuyor
Reklam
Ölmesine bir gün kalan evsiz bir kanser hastası sıcak bir gece geçirebilmek için hastaneye gider. Doktor da acır ve onu bir odaya alıp yatırır. Kanser hastasının acısı her geçen saat artmaktadır ama acısını dindirecek ilaç (morfin) almayı reddeder. Doktorun baskıları da sonuç vermez. Fakat doktor bir türlü bu durumu anlamaz ve hastayı sorgulamaya başlar. Doktor, hastanın acısız bir şekilde ölmesini sağlamanın derdindedir. Ölümcül hasta, doktora acı çekerek ölme isteğini şöyle açıklar: “Beni hatırlamana ihtiyacım var. Birinin beni hatırlamasını istiyorum. Ailem yok. Arkadaşım yok. Gerçek bir işim bile yok. Huzur içinde ölürsem herhangi bir hastadan farkım olmayacak. Ama acı çekerek ölürsem… Bir şeyleri değiştirdiğimi bilerek ölmek istiyorum.” Ve doktor ikna olur. Adamın acı çekerek ölümünü izler. O kadar aciziz ki, hayatımız hatırlanmamıza fayda sağlamıyorsa ölümümüzün hatırlanmasını istiyoruz. Herkes bir şekilde hatırlanmanın derdin de.
Sulhi Ceylan
Sulhi Ceylan
Hastalık ticareti, sıradan sıkıntıları tıbbi sorunlara dönüştürüyor.
* * * Dünya üzerinde beş yüz milyar dolarlık bir hacme ulaşan ilaç endüstrisi gözünü "fethedilmemiş topraklar"a, sağlıklı insana dikmiş durumda. Hastalık kavramı günbegün genişletilerek, sağlıklı insanlar hasta olduklarına ikna ediliyor. Dünün mahcup çocukları, bugün toplumsal endişe bozukluğu tanısıyla ilaç alıyor. Sokaklarda özgürce tepinemediği için kurtlarını evde döken çocukların bir kısmına hiperaktif yaftası yapıştırılıveriyor. * * *
Sayfa 61 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Somatoform rahatsızlıklar, bireyin hbbi bir durumla açık­lanamayan gerçek fiziksel şikayetlerden yakındığı bir tür ruhsal bozukluktur. Bir rahatsızlığa somatoform bozukluk tanısı konulabilmesi için belli kriterler vardır: 1. Fiziksel semptomlar, bir hbbi durumun, ilaç kullanı­ mının ya da başka bir ruhsal rahatsızlığın sonucu ola­ maz. 2. Tanı,
Sayfa 311Kitabı okudu
172 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
herkes biraz otomatik portakal
Fazla popüler olması nedeniyle hep erteleyip insanların rahatsız edici olarak nitelendirmeleri nedeniyle de okumama kararıma sadık kalamayıp başladığım bu kitap. Bu kitap benim en sevdiğim kitap. Ama en çok neresi biliyor musunuz? Alex'in sonsuz kinini kustuğu, yaparken hiçbir duygu hissetmediği günahların güzelleştirilerek, kanı memeden yeni
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200991,9bin okunma
Reklam
Modern ölümcül günah ise depresyondur. Her çağda insan olmaya dair olan, neredeyse antropolojik bir sabit teşkil eden depresiflik, üzgün ve mutsuz olabilmek, ağır bir başarısızlığa dönüşüyor, post-ahlakçı bir tutumla "hastalık" sayılıyor. Oysa kendini depresif sanan ve çok defa haklarında depresif teşhisi konanların birçoğu sadece melankoliktir... Melankoli ile depresyon arasında kalan değerlendirilmesi zor bir gri bölge bulunur. Fakat depresyon teşhisinin melankoli içinde enflasyonist ölçüde kullanılması, hasta sayısını saçma yüksekliklere vardırır. İlaç sanayi için ve ne olursa olsun hastalığın kamusal algılaması açısından da iyidir bu, fakat tek tek vakalar için iyi değildir,zira melankolide ilaçlardan çok sohbet arkadaşına ihtiyaç vardır, depresyonda ise hekim ve terapist müdahalesine...
Le Feu Follet Filmi/İntihar ve Alkolizm
“İntihar ölümcül bir hastalıktır ve insan hasta olduğundan emin olamaz ki tedavi olabilsin. Mucizevi bir ilacı yoktur. Drieu’ye gelince, psikanaliz onun için romancının araç gereçlerinden biri olagelmiştir.” JACQUES LACAN Le Feu Follet, Pierre Drieu La Rochelle’in intihar eden arkadaşından sonra kaleme aldığı bir eserdir. Türkçe’ ye “Hayalet
'Mani', bilmeniz gereken başka bir ruh hastalığıdır. Mani, depresyonun tersidir ve lityum reçetesi verebilecek bir psikiyatristin müdahalesini gerektirir. Lityum, aşırı duygudurum çalkantılarını düzenler ve hastanın normal bir yaşam sürmesini sağlar. Ancak, terapi başlayana kadar, hastalık duygusal açıdan yıkıcı olabilir. Belirtiler, ilaç ya da alkolden kaynaktanmayan ve en az iki gün süren anormal yükselmiş ve gergin duygudurumdur. Manik hastanın davranışları zayıf yargılama belirtileri olan dürtüsel davranışlar (aşırı ve sorumsuzca para harcama) ve aşırı kendine güvendir. Mani, cinsel ve saldırgan davranışlarda artış, hiperaktivite, sürekli hareketlilik, hızlı düşünceler, durmaksızın, heyecanlı konuşma ve uyku ihtiyacında azalmayı da beraberinde getirir. Manik hastaların olağanüstü güçlü ve zeki olduklarına dair bir sanrıları vardır. Felsefi ya da bilimsel bir buluş yapmanın ya da karlı bir para kazanma yöntemini ortaya çıkartmanın eşiğinde olduklarında ısrarlıdırlar. Birçok yaratıcı, ünlü kişi bu hastalığın pençesindedir ve bunu ltyum ile kontrol etmeyi başarırlar. Hastalık sırasında kendilerini çok iyi hissettikleri için, ilk atağını geçiren hastayı tedaviye ikna etmek genelde mümkün olmaz. İlk belirtiler o kadar yoğundur ki, hasta bu ani gü­ven ve coşku hissinin yıkıcı bir hastalığın belirtisi olduğuna inanmaz.
Sayfa 48
Azize... daha bir anlamlı oldu şimdi...
Bir seferinde Abdülhamid, bütün doktorların söz birliği ederek kendisini zehirlemeye karar verdiğine inanmış, hasta olduğu halde verilen ilaçları almayacağım diye tutturmuştu. Bu arada bütün doktorları kovduğunu belirtmeye gerek yok. Onu sakinleştirip güven vererek eliyle ilaç içirebilen tek insan Müşfika Hanım olmuştu. Böylesine derin bir güven ve şefkatli bir aşk vardı aralarında. Bu genç kadın Alatini Köşkü'nde geçen yıllarda yetmişli yaşlarını süren evhamlı kocasının elini hiç bırakmamıştı. Bazı geceler onun odasına gidiyor, sakinleştiriyor, kuşkularını yatıştırıyor, Padişah'ın rahat bir uykuya dalmasına yardım ediyordu. Bu azize haliyle, diğer eşlerin de saygısını kazanmıştı.
Sayfa 176Kitabı okudu
560 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
LANET Herkese Merhabalar... Sizlere #lanet kitabının yorumu ile geldim. Kitabımı @arkadya_okumayadevam grubumuz için seçtim. Uzun zamandır kitaplığımda bekliyordu. İsim konusunda aslında kararsız kaldım acaba başka bir isim olabilir miydi diye ama zaten ismi ve kapağı görünce dikkat çekiyor ve hemen merak ediyor o ayrı... Ayrıca kitabımız aslında
Lanet
LanetPaul Wilson · Arkadya Yayınları · 2017167 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.