Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Öldürücü hastalıklara beden niçin dayanamıyor? Çünkü karşı koyacak gücü azalıyor, bitiyor. Örneğin; hastalık öyle azılıdır ki ilaç kar etmez, artık yaşamı eski yoluna konamaz. Şimdi bunun manevi olarak ölçüsünü bulalım. Morali olduğu gibi çökmüş, kolu kanadı kırılmış birini göz önüne getiriniz. Herşey onun üzerinde nasıl bir etki bırakıyor, düşünceler onda nasıl sertleşip duruyor ve nihayet, karasevdaya yakalanıp nasıl benliği elden gidiyor, yıkıma uğruyor. Aklı başında, keyfi yerinde bir adam o biçareye dilediğince öğüt versin, palavra atsın. Ölüm döşeğindeki hasta, çevresindekilerin sağlıklı olmasından ne anlar...
288 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yaşam ve ölüm arasındaki çizgi bazen çok incelebilir. Bu çizgide yaşanan hayatlar vardır. Can yıkıcı hayatlar. Emek emek büyütülen sevgiler vardır. Cesaret olmadan tek adım atılamayacak tehlikelerin içine sokar insanı. Acıya beklenmedik faturalar çıkarır. En umulmadık anda, renkler değişir. Küçücük bir yaşamın ardında kalan, insanın kendisinden
Mavi Saçlı Kız
Mavi Saçlı KızBurçak Çerezcioğlu · Yapı Kredi Yayınları · 201611,8bin okunma
Reklam
Bizi aptallaştıran ve kabalaştırma potansiyeli olan şey nasıl olur da en büyük mutluluk olarak hissedilip tanımlanır? Aşk nihayetinde bir hastalık mıdır, en güzel hastalık değil de en korkunç hastalık mıdır? Yoksa etkisinin yararlı mı zararlı mı olacağı, dozajına göre değişen bir zehir midir aşk? Sokrates, koş yardımımıza!
"Din... temel olarak korkuya dayanır… bilinmeye karşı duyulan korku, yenilgi korkusu, ölüm korkusu. Korku her acımasızlığın anasıdır ve o yüzden acımasızlık ve dinin el ele gitmesine şaşılmamalı. Benim din hakkındaki görüşüm Lucretius’la aynı. Onu korkudan doğan bir hastalık ve insan ırkına büyük bir mutsuzluk kaynağı olarak görüyorum."
Ölüm
Hiçbir şeyin lüzumsuz olmadığı bu dünyada güneş kaplanın, kuzunun, filin, sineğin, akrebin, kelebeğin, yılanın, güvercinin, tavşanın, aslanın, çiçeğin, meşe ağacının, dilencinin ve kralın üzerinde eşit derecede parıldar. Hastalık iyiyi, kötüyü, güçlüyü, zayıfı, akıllıyı, aptalı aynı şekilde vurur. Ne zaman mutlu olacağımız ne zaman acılarla boğuşacağımız belli değildir. Ve yaşayan herkesi aynı son bekler. Ölüm.
Sayfa 413Kitabı okudu
1980’li yıllardan sonra düşünce hayatımızın genel özellikleri köklü olarak değiştirilmiştir. Bu ülkede yaşayan insanlar bir bütün olarak düşünceden, sistematik fikirden, ideolojilerden, estetikten, etikten, bilimden uzaklaştırılmıştır. Bu yıllarda insanların temel referans kaynakları önemli oranda yerle bir olmuş, bunun yanı sıra okuma edimi köklü
Reklam
Birbirleriyle sadece göz aşinası olan, her gün, hatta her saat karşılaştıkları, birbirlerini inceledikleri halde, âdetlerin hükmüne ya da kendi kuruntularına tabi olarak ne selam ne konuşma, görünüşte kayıtsız bir yabancılığı devam ettirmek zorunda kalan insanlar arasındaki ilişkiden daha garip, daha nazik bir şey olur mu? Aralarında bir huzursuzluk, hastalık derecesinde bir merak, tanışmak ve fikir alışverişi ihtiyacının tatmin edilmemiş, yapay bir şekilde bastırılmış olmasından doğan bir isteri, özellikle bir tür gergin bir dikkat havası eser. Çünkü insan insanı, hakkında bir yargıda bulunamadığı sürece sever, yüceltir; özlem, eksik tanımanın bir sonucudur.
Sayfa 72 - CAN YAYINLARIKitabı okudu
Güzel birliste okumadıklarımı okuyacağım 1. Schopenhauer : Say yayınları dizisi , İsteme ve Tasarım olarak dünya , aşkın metafiziği , 2. Rudiger Safranski : Felsefenin yaban yılları( Schopenhauer biyografisi) 3. Nietzsche : Böyle buyurdu zerdüşt, Putların Alacakaranlığında, İyinin ve kötünün ötesinde 4. Soren Kierkegaard : Korku ve Titreme
556 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Büyük zorluklar, sıkıntılara rağmen hayat her zaman akar. Yaşam acılar, hüzünler içinde devam eder. Ölüm, doğum, hastalık, sevinç, üzüntü, endişe, arkadaşlık, kavga, çatışma ve anlaşmazlık, bunları önlemenin yolu yoktur. Eğer vakti gelmişse yaşanır. John Steinbeck’in “Gazap Üzümleri”nde bunların hepsini ve daha fazlasını bulmak mümkün. Kitap, Joad ailesinin 1929 yılında başlayan Dünya Ekonomik Bunalımı döneminde topraklarını terk etmek zorunda kalarak Kaliforniya’ya gitmelerini anlatıyor. Her asrın, her ekonomik buhranın, her dönemin bir değil çok sayıda Joad ailesi var. Daha iyi yaşam ve hayat için hep yollara düşerler. Bu ümide yolculuklar hiç bitmez, hep vardı, hep olacak.
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 202035,4bin okunma
Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.