Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
••• Yunus Emre, işi biraz köylü dayıların anlayacağı gibi söylemiş: Halkı bostan edinmiştir Dilediğin üzer ölüm. ➤ Üzmek eski Türkçe'de "koparmak" demek. "Halkı bostan edinmiştir. Dilediğini koparır ölüm." ⁠●⁠|| Biz bir bostan tarlası gibiyiz. Kimimiz karpuzuz kimimiz kavun, kimimiz olmuşuz kimimiz kelek! Ölüm dolaşıyor. Kimin vadesi yetmişse koparıp alıyor. Torbasına doldurup götürüyor. Aramızdan boyuna ayrılıyorlar. Her namazda Kâbede, her namazda Mescid-i Nebevîde; "Er kişi niyetine, hatun kişi niyetine, tıfıl için namaz..." Hep namaz kılıyoruz. Gelinlik kızların saçın, Teneşirde yıkar ölüm. ■ Gelinlik kızdır, evlenecekti; ölür. Teneşir tahtasında yıkarlar, kefene sararlar, gömerler. Allahu Teâlâ Hazretleri bu acı hakikati göz önünden hiç uzak tutmayan ve ona göre hayatını tanzim eden, âhiretine ona göre hazırlanan kullarından eylesin. ______________ آمِين وَأَجْمَعٖين _____________ Bu işin şakası yok! Bir kaybettin mi ebedî hayat mahvoluyor. Onun için âhireti kazanmaya çok gayret etmek lazım.
Yunus Emre, işi biraz köylü dayıların anlayacağı gibi söylemiş: Halkı bostan edinmiştir Dilediğini üzer ölüm. Üzmek eski Türkçe'de "koparmak" demek. "Halkı bostan edinmiştir. Dilediğini koparır ölüm," Biz bir bostan tarlası gibiyiz. Kimimiz karpuzuz kimimiz kavun, kimimiz olmuşuz kimimiz kelek! Ölüm dolaşıyor. Kimin vadesi yetmişse koparıp alıyor. Torbasına doldurup götürüyor Aramizdan boyuna ayrılıyorlar. Her namazda Kabe'de, her namazda Mescid-i Nebevî'de; "Er kişi niyetine, hatun kişi niyeti ne, tıfıl için namaz..."
Reklam
Herkesin bir son anı olacak. Hepimizi musallaya koyacaklar. Eğer ölümü kendimize yakıştırır, cenaze safında iken son hâlimizi düşünür, "Dört tekbirle uyduk hazırda bulunan İmam-ı Azize. Er (ya da hatun) kişi niyetine, Allah-u Ekber!" der, müezzine kulak verebilirsek en derin uykudan uyanmış olacağız. 950 yıl Hakk'ı tebliğ eden Hz. Nuh da, Allah'ın en sevgili kulu Hz. Muhammed de ölümü tattı. Biz de öleceğiz.
Bu konudaki bir başka gariplik de kasabadaki bazı yaşlı kadınların aslında Ermeni olduğunun fısıldanmasıydı. Teyzelerin ve halaların o bitip tükenmek bilmeyen mahmur öğleden sonra sohbetlerinde, kimi yaşlı kadınların aslında Ermeni kızı oldukları, o uğursuz günde Ermeniler kasabayı terke zorlandıkları zaman, başlarına ne geleceğini bilmeyen ailelerin, kızlarını Müslüman komşularına bıraktıkları konuşuluyordu. O aileler ise esas adları Ani ya da Anuş olan kızların adlarını Saliha'ya, Fatima'ya çevirerek onları kendi Müslüman kızları gibi büyütmüş, sonra da evlendirmişlerdi. Kasabadaki tartışmalara göre, bu kızlar din değiştirmediğine göre Müslüman âdetlerine göre evlenmeleri, daha da önemlisi namazları kılınarak Müslüman mezarlığına gömülmeleri doğru muydu, değil-mi? Çünkü namazda hoca cemaate soruyordu: "Merhumeyi nasıl bilirdiniz!" Hep bir ağızdan, "İyi bilirdik," diye şahitlik ediyorlardı. Sonra imam, "Hatun kişi niyetine!" diye namazı başlatıyor, onlar da namaz kılıyorlardı. Belki de Hıristiyan bir kadının namazını kılıyordu bu Müslüman erkekler. Hem kadın, hem Hıristiyan. Bu kadarına katlanılamazdı doğrusu.
Herkesin bir son anı olacak. Hepimizi musallaya koyacaklar. Eğer ölümü kendimize yakıştırır, cenaze safında iken son halimizi düşünür dört tekbirle uyduk hazır bulunan İmam-ı Azize. Er (ya da hatun) kişi niyetine," Allahu Ekber!" der, müezzine kulak verebilirsek en derin uykudan uyanmış olacağız. 950 yıl Hakkı tebliğ eden Hz Nuh 'da Allahın en sevgili kulu Hz Muhammed de sav ölümü tattı. Bizde öleceğiz.
Er kişi niyetine, hatun kişi niyetine!
Biz bir bostan tarlası gibiyiz. Kimimiz karpuzuz kimimiz kavun, kimimiz olmuşuz kimimiz kelek! Ölüm dolaşıyor. Kimin vadesi yetmişse koparıp alıyor. Torbasına doldurup götürüyor. Aramızdan boyuna ayrılıyorlar. Her namazda Kâbe'de, her namazda Mescid-i Nebevi'de; "Er kişi niyetine, hatun kişi niyetine, tıfıl için namaz..."
Sayfa 18 - Server YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Halkı bostan edinmiştir. Dilediğini koparır ölüm."
Biz bir bostan tarlası gibiyiz. Kimimiz karpuzuz kimimiz kavun, kimimiz olmuşuz kimimiz kelek! Ölüm dolaşıyor. Kimin vadesi yetmişse koparıp alıyor. Torbasına doldurup götürüyor. Aramızdan boyuna ayrılıyorlar. Her namazda Kâbe'de, her namazda Mescid-i Nebevi'de; "Er kişi niyetine, hatun kişi niyetine, tıfıl için namaz..."
Ezberlenmiş cümleler..
Saflara her zamanki kısa bilgilerle hitap etti. Önce er kişi niyetine sonra hatun kişi niyetine cenaze namazlarını kıldırdı. Hoca dünyanın faniliğinden bahsetti. Hoca bu işi o kadar kanıksamıştı ki sözcüklerin rolünü ezberlemiş nikah memuru edasında tezlikle, duygu ve heyecan katmadan sıralıyordu. Sonuçta o da bir görev yapıyordu
Sayfa 14 - Kapı Yayınları 1.baskı
# er ve hatun kişi niyetine #
Bizim şefimiz olduğuna aldırma. Bunun hiç önemi yok. Ölüm karşısında herkes eşittir. İmam: er kişi niyetine Adamın Eşi: ama benim kocam albaydi
GERÇEK HAYAT.. Dünya hayatı, ezan ve kameti okunmuş bir vakit namazına başlamak için, İmam'ın Allahü Ekber demesini beklemek kadar kısa bir zaman dilimidir. Hayata gözlerini ilk açtığında, ezan ve kameti okunan âdemoğlunun dünyadaki kalan süresi, sadece ve sadece "namaza niyet edilme süresi" kadardır. İşte uğruna birbirimizi yediğimiz, yaradılış gayemizi unutup insanlıktan çıktığımız o süre, ansızın musallada İmam'ın "er kişi" veya "hatun kişi" niyetine Allahü Ekber demesiyle iki bölümlü filmin ilk bölümü tamamlanmış oluyor. Zaten ebedi bir sefâ için, birkaç günlük vefâ değil mi dünya dediğin...