Böyle söyleyen anne-babalara sormak gerekir: "Siz çocuklarınızı terbiye ederken yükselmeleri için onlara kartal kanatları mı taktınız? Yoksa bu kanatları kökünden mi yoldunuz?" Çocukları büyüyüp oğlanları delikanlı, kızları genç kız olunca, anne-babalar geleceklerine dair pembe hayaller kurarlar. Oğullarını mühendis, doktor, tüccar,
Telafi edilemez hayat, istenirse yeniden yaşanır, büyük çaba ister karanlıkları çizmek, her yanın tablolarla dolu olduğu zamanlarda bile. İlgi alanında kaderi çizilmiş bir kuşa rastlarsın. Kullandığın boyaları bir yana bırakır, kimsenin bilmediği bir rengi keşfedersin, balkondan gelen çocuk seslerini dinlersin. Titreşimlerin varlığına, çocukların şarkılarının sürmesine dua edersin.
Reklam
Öyle Günler Gördüm Ki...
Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu, Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp, Hayaller alev alev beynimi yakar oldu. Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu. Her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı, Uyanan taş duvarlar iniltimi
Sayfa 61 - 62 (1934)
Hepimizin hayatı, yarınlara bırakılmış işlerle, ertelenmiş umutlarla dolu... Çalışıyoruz, çalışıyoruz... Hayatın tüm güzel renklerini ellerimizle itiyoruz... Ve de, sanki tüm yarınlar bizimmiş gibi, hayaller kurup duruyoruz.
Sayfa 56
Sabah olur, hayat yeniden gelir; heyecanlar, hayaller dirilirdi. İlya İlyiç bazen kendini, değil Napolyon'un, Yeruslan Lazareviç'in bile eline su dökemeyeceği yenilmez bir cihangir olarak görmekten hoşlanırdı. Bir savaş tasarlar; bir neden icat ederek Afrikalılara Avrupa'yı istila ettirir; yeni bir Haçlı Seferi kurar, kendisi de savaşa katılır; ulusların kaderini değiştirir; şehirleri yağma eder; canlar bağışlar, öç alır, iyilik, mertlik mucizeleri yaratırdı. Bazen de bir fikir adamı ya da büyük bir sanatçı olurdu: Herkes ona tapar; göründüğü yerde alkışlar kopar; halk çevresini sararak, "Bakın, bakın Oblomov geçiyor! Büyük İlya İlyiçimiz geçiyor!" diye bağrışırdı. İçine kasvet çöktüğü, acılar içinde kıvrandığı zamanlar da olurdu; sağa sola döner, yüzükoyun yatardı. Bazen bu acılar büsbütün artar, içini fenalık basardı. O zaman yataktan kalkar, diz çöküp, masum ve coşkun bir ruhla dua eder, içindeki fırtınanın geçmesi için Tanrıya yalvarırdı. Kendini Tanrıya emanet ettikten sonra yatışır ve artık her şeyi oluruna bırakırdı.
Karşısında beliren hayaller karşı koyamayacağı derecede enteresandı.
Sayfa 256Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.