_Hayat = Istırap ve sefalet.
_Göz kamaştırıcı şatolarında zenginlerin şatafatı bile, aslında hayatın özünden, mutsuzluk ve sefaletten kurtulmanın beyhude bir çabasından başka bir şey değildir.
_Hayatın anlamı, aslında hiçbir anlamı olmadığı. Sanatın hayatı katlanabilir kıldığını; sanat ile kısa süreliğine dahi olsa, sonsuz bir çabalama ve arzu
_Asıl mesele, şimdiye dek kimsenin görmediğini görmek değil fakat daha çok şimdiye dek kimsenin düşünmediği bir şeyi düşünmektir. Dolayısıyla bir filozof olmak, doğa bilimcisi olmaktan çok daha fazla şey talep eder.
_Orta çağlar bize tecrübe etmeksizin düşündüğümüzde nereye gideceğimizi gösterdi. Yaşadığımız yüzyıl da düşünmeksizin tecrübe
Öncelikle yazarın konuyu ele alış şeklinin insanı sıkmayan tarzda olmaması mutlu etti. Sanki bir yakınımın şu anki dönemden yakınmalarını ve önerilerini dinliyor gibiydim. Her şey için acelemiz olduğu ve aceleden kendi hayatımızı bir anda yaşayıp bir anda sonuna geldiğimiz, geçen zamanın yarattığı şaşkınlıkla ve elimizde olan sayılı güzel günle
Bu kitabı Ortamlarda Satılacak Bilgi podcastinin rezonans kanunu bölümünü dinleyince merak edip okumaya karar verdim. O bölümü dinlediğim an o kadar heyecanlanmıştım ki, çok ama çok az kişinin farkında olduğu derin bir hakikati anlamış hissetmiştim. Bu hakikati anlamama yardımcı olan şeylerden biri de bu podcastti. Aslında dinleyeli uzun zaman
ONDAN GERİYE-KİTAP İNCELEMESİ
Kitap: Ondan Geriye
Yazar: Merve KOÇHAN
Türü: Öykü
Sayfa sayısı: 110
Uzun zaman oldu bir kitap incelemesi paylaşmayalı. Yeniden başlamak için ufak hareketler tekrardan yola koyulmak için yeterli. Genelde bir öykü kitabına inceleme yapmam, daha çok okumuş olduğum öykü kitaplarında, arasından seçmiş olduğum bir öykü
Başrollerin küçük bir çocuk olarak işlendiği roman ve hikayeler bende ayrı bir yer tutuyor. İşlenen çocuk karakterlerin çevresini algılama biçimi, sürekli sorgulayan, sorular soran halleri ve bu tutumlarının büyükler tarafından "haylazlık" olarak yaftalanması, masumlukları ve büyükleri anlamaya çalışmakla kendilerini anlatmaya çalışmak
Bazen kendimizi o kadar yalnız hissederiz ki; seslensek dehlizlerimizde bizi kimse duyamayacak gibi... Kendi nefesimizin yankısı bize geri döner. Seçimlerimiz başka olsaydı hayatımız daha farklı olur muydu diye düşünmekten alamayız kendimizi. Çoğu insan hayatta verdiği kararları değiştirme hakkı olmasını ister. Bu kitapta da bize bunu veriyor. Yazarın yumuşak anlatımıyla su gibi akıp gidecek olan bu romanda hayatını sonlandırma kararı almış bir kadına pişmanlıklarını geri alma şansı verilmesi üzerine başından geçen olayları okuyor olacaksınız. Açık konuşmak gerekirse kitap mükemmeldi diyebileceğim bir yapıt değil fakat insanı bir yerden yakalayarak, geçmişini gözden geçirme fırsatı verirken aynı zamanda da seçimlerimizin şuan yanlış geliyor olmasının doğal bir süreç olduğunu ve hayatı her zaman değiştirebileceğimizi gösteriyor. Umarım kitabı okumayı düşünenler için bir yol gösterici olmuştur yorumum. Bana sorarsanız bu kitap bir şekilde karşınıza çıktıysa okumalısınız. Çünkü hayatta hiçbir şey tesadüfen meydana gelmez. Kederli insan sürüsünde umut bulmak bazen zorlayıcıdır. Ama her şeye rağmen çabalamak bizim elimizde. Unutmayın dümende biz varız, yüzümüzü nereye çevirirsek orayı çiçek bahçesine çevirecek güce sahibiz...
Realiteler, çoğu zaman insanoğlunun talep ve beklentilerine aykırı gelişir. İsteriz ve bekleriz ki işlerimiz her zaman yolunda gitsin, sağlıklı ve dinç kalabilelim, sevdiklerimizden hiç ayrılmayalım, huzur ve mutluluğumuz her daim devam etsin. Kısaca, dünyada cenneti yaşamayı arzularız. Ne var ki dünya zıtlıklar diyarıdır. İyi ile kötü, güzel ile
@Taranta_babu ile İzmir Devlet Tiyatrosu’nun, Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi’nde sahnelediği, Duşan Kovaçevic’in “İntiharın Genel Provası” adlı oyununa gittim. Bu yazıyı, dramatik yapılara biraz aşinalığı olan sıradan bir tiyatro izleyicisi gözüyle yazıyorum. Yıllar önce Niğde’de okurken, o zamanlar Niğde’nin tek tiyatro topluluğu olan ve
Bazen çekip gitmek, hayatı bırakmak istiyorum. Peki bu hayattan kafamıza göre ayrılmayı istemeye hakkımız var mı? İpler her ne kadar bizim elimizde olsa da her istediğimiz kararı alabileceğimiz anlamına gelmiyor. Çünkü benim başarısız olmam otomatik olarak anne ve babamı da başarısız kılıyor. Hatta bana eğitim veren öğretmenlerimi, üstümde emeği olan herkesi başarısız kılıyor. Bu açıdan hayatımızın tüm kontrolünü elimizde tutuyor olmamız, kendi hayatımız üstünde sınırsız hak sahibi olduğumuz anlamına da gelmiyor. Bu yüzden çekip gitmek isteyebilirsin ama bunu yapman adaletli olmaz.