Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan ölmekte olan bir hayvan gördüğünde içini korku kaplar: Sanki kendisi, kendi içinden bir şeyler gözleri önünde yok olmakta, varlığı sona ermektedir. Ama ölmekte olan bir insan, sevilen, değer verilen bir insansa, yok olan hayat karşısında korkunun yanı sıra yüreğinde bir boşluk, bir yara hisseder ve bu yara, fiziksel bir yara gibi bazen öldürür bazen iyileşir; ama dışarıdan rahatsız edici bir temas geldi mi her zaman acır ve içine kapanır.
Sayfa 683Kitabı okudu
Gilliatt bazı geceler gözlerini açıyor ve karanlığa bakıyordu. Tuhaf bir heyecan hissediyordu. Karanlığa bakan açık gözler. İç karartıcı, endişe verici bir durum. Karanlığın baskısı diye bir şey vardır. ... karaltılarla maskelenmiş sonsuzluk, işte gece. Bu kadar yığın insana ağır gelir. Evrenin gizeminden ölümün gizemine kadar tüm gizemlerin
Sayfa 285 - 286, 4.Basım, Nisan 2021
Reklam
208 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
1450 gramlık yük(!)
Homo sapiens, memeli bir hayvan türüdür. Bu türün bireyleri olarak bizi diğer hayvanlardan ayıran özelliğimiz karmaşık düşünebilme yeteneğimizdir. Türlü araç gereç kullanma yeteneği, kunduz, fare, fil, karınca gibi hayvanlarda da vardır. Ayrıca sorun çözmedeki beceri de başka hayvanlarda denk geldiğimiz bir özelliktir. Bizi diğer hayvanlardan
Mutlu Beyin
Mutlu BeyinBahri Karaçay · Tübitak Yayınları · 2022440 okunma
Nadirin içindeki nadir, büyük laflar etmek istemişim
Maslow' un ihtiyaçlar hiyerarşisinde "ait olma ve sevgi ihtiyacı" basamağında tekerleğin içindeki fare gibiyim. Ama en üst basamak olan "kendini gerçekleştirme" diye bir basamak olduğunu zannedemiyorum şu andaki mevcudiyetimle. Ancak insanın kendi yarattığı bir illüzyon olabilir "Ben gerçekleştim." demek.
Nadirin içindeki nadir, büyük laflar etmek istemişim
Maslow' un ihtiyaçlar hiyerarşisinde "ait olma ve sevgi ihtiyacı" basamağında tekerleğin içindeki fare gibiyim. Ama en üst basamak olan "kendini gerçekleştirme" diye bir basamak olduğunu zannedemiyorum şu andaki mevcudiyetimle. Ancak insanın kendi yarattığı bir illüzyon olabilir "Ben gerçekleştim." demek.
Suç meydana çıkmaz, cezasını görmezse suçlu bu işte kârlı çıkar diyebiliriz miyiz? Suçlu gözden kaçmakla daha az mı kötüleşir? Tersine, yakalanıp cezasını görürse, içindeki hayvan yumuşar, siner; iyi yanları baskıdan kurtulur; ölçüye, doğruluğa, bilgeliğe çevrilen bütün varlığı yeniden en iyi düzene girer. Bundan kazancı, bedence kazanabileceği güçten, güzellikten çok daha değerli, ruhla beden arasındaki fark kadar büyüktür
Sayfa 332Kitabı okudu
Reklam
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
196 syf.
7/10 puan verdi
·
18 saatte okudu
Zaten bir yerde kötülük varsa orada herkes biraz suçludur.
Kandırılmanın anatomisi diyebileceğimiz bir kitap. Yani özgürlük sadece demokrasinin varlığı ile olmuyormuş, onu kullanabilmek önemli olanmış hissini veriyor kitap. Aslında hepimizin aşina olduğu hayal edilen bir ülkede yaşanan olayları anlatırken, politik ve kişisel ihtiraslar ile topluma ve doğaya zarar vermenin sonuçlarını da çarpıcı bir
Son Ada
Son AdaZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201351,3bin okunma
Yaşamın hayvanlar için, bizim için olduğundan daha önemsiz olduğunu iddia eden kişi, kuşkusuz, yaşamı için mücadele eden bir hayvan almamıştır eline. Hayvanın bütün varlığı bu mücadeleye adanır , bütün bir varlığı. Bu mücadelenin entelektüel ya da imgesel bir korku boyutu olmadığını söylerseniz, size katılırım. Entelektüel korku, hayvanın varlık biçimine uymayan bir boyuttur: onların tüm varlığı canlı bedendedir.
Sayfa 134Kitabı okudu
264 syf.
7/10 puan verdi
Duyarlı (reaktif, rasyonel) nefretin sıklığı göründüğünden daha da fazladır, çünkü çoğu zaman kişi bütünlüğüne ve özgürlüğüne yönelik tehditlere, açık ve net olmayan ama üstü kapalı, hatta sevgi ve koruma kisvesine bürünmüş tehditlere karşı nefretle tepki verir. Ancak yine de karakter nefreti o kadar büyük bir olgu olmaya devam etmektedir ki, iki
Kendini Savunan İnsan
Kendini Savunan İnsanErich Fromm · Say Yayınları · 2017638 okunma
Reklam
Öğrenme aşaması sonra erdiğinde araştırmacılar ilk deneyde fareleri 2 farklı durum içine koyarlar: Fareler, tutsak arkadaşlarıyla bir odaya ya da boş bir kafesin huzuruna veya doldurulmuş peluş bir farenin olduğu kafese koyulur. Sonuçlar şöyle olur: Serbest farelerin °/o77'si, tutsak arkadaşlarını serbest bırakır (30 fareden 23'ü), boş bir kafesin ya da peluş hayvan olan kafesin olduğu odada yalnızca farelerin %12'si (40 fareden 5'i) kafesin kapısını açar. Tutsak edilmiş bir arkadaşın varlığı, farenin onu serbest bırakması için yeterli bir motivasyon olduğu incelenir. Ilginç bir detay daha: Test edilen 6 dişi, 24 erkekten 17'sine karşı kafesin kapısını açar. Bu da dişilerin erkeklerden daha çok empati gösterdiğinin kanıtıdır.
insan bir hayvanın can çekiştiğini görünce, ürperti duyar, kendisi -kendi öz varlığı- gözlerinin önünde yok oluyormuş, var olmaktan çıkıyormuş gibi gelir. ya bu can çekişen, hayvan değil de insansa, hem de sevdiği, üzerine titrediği biriyse, yaşamanın sona ermesinden dolayı duyulan ürpertiye üstelik, ruhu yaralanır, parçalanır. bu yara, vücuttaki bir yara gibi, kimi vakit öldürür, kimi vakit iyi olur; ama, yine de acır, dokununca acıtacak şeylerden kaçınır.
Sayfa 295Kitabı okudu
İnsan toplumlarının evriminde bu tam bir denetimli deney niteliği taşımıyor mu, bizi basit ırkçı bir sonuç çıkarmaya itmiyor mu? Bu sorunun yanıtı çok basit. Beyaz İngiliz sömürgeciler Avustralya'da okuryazar, yiyecek üreten insanlar ve sanayi demokrasisi yaratmadılar. Her şeyi Avustralya dışından getirdiler: hayvan varlığı, (Macadamia yemişi dışında) bütün tarım bitkileri, metal işleme bilgisi, buharlı makineler, tüfekler, alfabe, siyasal kurumlar, hatta mikroplar. Bütün bunlar Avrasya doğal çevresi içinde 10.000 yıllık gelişmenin sonuç ürünleriydi. Sidney'e 1778'de ayak basan sömürgeciler bir rastlantı sonucu bütün bu öğelerin mirasçısıydı. Avrupalılar Avrasya teknoloji mirasları olmadan Avustralya'da ya da Yeni Gine de yaşamayı asla öğrenemediler.
İnsan canı sıkılabilen, tatmin olmayan ve kendini cennetten kovulmuş gibi hissedebilen tek hayvandır. Varlığı kendi için kaçamayacağı ve çözülmesi gereken bir sorun olan tek hayvan insandır.
1.344 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.