Yalnızlıklar kitabı isminin hakkını veriyor. Kitabı okuduktan sonra Toptaş ile aranıza mesafe koyup yalnız kalmayı seçebilirsiniz.
Bu kitap üzerine bir inceleme yazısı yazmak benim için farz oldu. Herkesin övdüğü, öve öve bitiremediği kitap bu mu cidden? Sanırım beğenen arkadaşlar, Ölü Zaman Gezginleri ya da Kuşlar Yasına Gider'i okumadan, sırf şiir diye bu kitapla başlamışlar ve Hasan Ali Toptaş'ı bilmedikleri çok açık. Toptaş'ın bunlara "şiir değil, şiir olsa şairlere haksızlık olur" demesini o kadar iyi anlıyorum ki. Yalnızlık üzerine yazılan manzum hikaye metinleri diyebilirim zannımca. Ha o da bir şiirdir evvela fakat şu var arkadaşlar;
Yalnızlık birazda ...dır.
Yalnızlık çoğu kez ... gibidir.
Yalnızlık bazen de ... dır.
Yalnızlık ...dır
Yalnızlık ... gibidir hani.
Yalnızlık yapayalızlıktır.
...
Miraç Çağrı falan mı okuyoruz Allah aşkına? Hasan Ali Toptaş benim de sevdiğim bir yazar olunca ve mevzu bahis böyle mısralar olunca doğrusu romanlarını, hikayelerini her zaman yeğlerim .
Yani bu tarz aforizmik sözlerle ergenleri kandırabilir Toptaş, bilinçli okuyucuları asla değil.
Bir de şöyle bir konu var ki; bir sayfada bir, iki mısra yazı olunca çıldırıyorum. Kim olursa olsun. Bu kitapta bir sayfada bazen bir bazen iki bazen üç çok fazla parça vardı. Ağaçlara yazıktır yahu! Neyse!
Cemal Süreya'nın şu dizeleri bütün bir kitaba değer diye düşünüyorum:
Yalnızlık bir ovanın düz oluşu gibi bir şey
Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
Keske yalnız bunun için sevseydim seni
YalnızlıklarHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20163,994 okunma
Her yazarın,her kitabın 'doğru zamanı' var mıdır? Pek emin değilim, ama bazı yazarlarla,bazı kitaplarla doğru zamanda tanıştığımı düşünüyorum. Mesela Godot'yu Beklerken'i okuyabilecegim en dogru zamanda okudugumu düşünüyorum. Mesela Hayri İrdal ile tam vaktinde tanıştığıma eminim. Mesela Sait Faik'e geç kalmış olduğumu farkettim.
Ve Füruğ
Yıl 1999’u gösterdiğinde Osman Sınav yönetmeliğinde bir fragman yayınlandı, dönemin özel televizyon kanalında… Tamda istediğimiz gibiydi “Askerler nizamı biçimde giyinmiş, bir cadde üzerinde pusuya düşüyor ve şehit ediliyordu, bir otobüsten ise Haydarinna Rinanay sountrack efektiyle beraber, dönemin delikanlısı giyim tarzlı olan beyaz gömlek ve
"Saat 19 Haberlerinde Taylan Özgür'ü vurdular
Bütün yanaklarım sapsarı"
Başka bir alıntı ile başlayacaktım incelemeye lakin bu dizeleri okuduktan sonra Taylan Özgür'ü anarak başlamak istedim. Kendisi 68 öğrenci kuşağının ilk faili meçhul cinayetlerinden birine kurban giden öğrenci liderlerinden biridir. Ablası Hale Kıyıcı ile yapılan
"İnsanlar kimseyi çarçabuk sevmeye yeltenmesin ve hak etmeyenleri sevmesin."
-Cicero
1. Giriş:
Bu inceleme, yalnızca kitaba dair değildir. Yazarın hayatına, yaşadığı döneme, siyasi ve felsefi görüşlerine ve eserlerine ek olarak, kitaptaki konuşmacalara dair bilgilerin de yer aldığı kapsamlı bir yazı olması amaçlanmıştır. Zaman ayırıp
Yeni bir yazarın ilk ürünü olan bu şiir kitabı falan fistan diye klasik cümlelerle ve neticesinde bu uğurda başarılar dileyip konuyu kapatmak istemiyorum. Mademki ilk ürünü o zaman sonraki eserlerine ışık tutması ve yeni okur kitlesini aydınlatmak amacıyla naçizane çok taraflı bir inceleme yazmak istiyorum.
Sağolsun
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında bu kitap yazılırken henüz Olric yoktu. Henüz her şey bugünkü gibi açık seçik ve bir bakıma da belirsiz değildi.
Henüz ilk kitabı olmasına rağmen TRT roman ödülüne layık görülecek bu kitabın yazarı, bir mühendis bozuntusuydu. (?!)
“Adam gibi” bir meslek edinmesi gerektiği için sanatla istediği ölçüde