" Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yapalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhittin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil miydi? "
Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanmadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?
Gerçekliğin tamamı değil de bir parçası olarak yorumlandığında hisler yol göstericidir. Ancak yolunu sadece hislerle bulmaya çalışırsan yanlış rotalara sapman kaçınılmaz olacaktır.
Yani belki de aşk, birine karşı duyulan hisler toplamından ziyade, kendi başına yetişen, sahibini arayan öksüz duyguların neticesidir. İnsan bazen kime âşık olacağını seçemez.