"Hayatımda mutlu günlerim olmuştu elbette. Ama mesele sadece mutluluk değildi. Önemli olan yaşadığını, hayatın bir anlamı, bir değeri olduğunu hissetmekti."
"Hikâyenin bu versiyonu daha çok hoşuma gitti. Çünki içinde sen varsın."
"Sonunda ölsek bile mi?"
...
"... sen gelmeden önce bir parçam ölmüştü benim.. Sen bana yaşamanın nasıl bir şey olduğunu hatırlattın. Bunun için bir şeyleri kaybetme riskini almaya değer."
Üç gündür kimseyle konuşmamıştım. Bu durum hoşuma bile gitti. Bir süre sessiz kalmak iyi geldi. Kelimeler bazen tüm duygularımızı ifade etmeye yetmiyor. Çok sönük kalıyor.
Bir rivayete göre Platon, o kadar yakışıklı ve güzel bir adammış ki bütün kadınlar ona aşıkmış ama Platon - Harmonia ile birleşememesinin de sebebi olan - idealleri için hiçbir kadına bağlanmamış. Onun için karşılıksız aşka düşenlere Platonik denilmiş.
Çalışlar, "Bizim Muhittin Usta'nın bir teorisi var. Ona göre, bütün savcı ve hakimler staj için belli süreler hapishanede yatmalılar. Tutukluluğun ne demek olduğunu anlasınlar ve ceza verirken ona göre düşünsünler diyor. Benim çok hoşuma gitti."
Ben de onları hırpalamıştım anlaşılan. Geçen gün yatıyordum. Bunlardan biri geldi. Ben de sevindim. Hasta yatağımda bana eziyete gelmiş oysa. Ben aylarca önce bir gün ona şarlatan demişim. Şimdi hatırlayamadığım güzel bir konuşmayla, kendisinin neden şarlatan olmadığını ve asıl şarlatanın ben olduğumu ispatladı ve hemen ayrıldı yanımdan.
Bu saldırı biraz hoşuma gitti doğrusu. Ben, bu arkadaşın bana hiç önem vermediğini sanırdım. Söyler söylemez unuttuğum bir sözün onu aylarca ilgilendirmesinden gururlandım. Onun gibi derli toplu bir insanı bu kadar etkilemem benim hesabıma sevindirici bir başarı. Benim şarlatanlığıma gelince... onu zaten biliyorduk.
Evet gençlik, gençliğini yapacaktir. Ama gençlik, hayvanlar gibi davranmaktır. Hayır, tam olarak hayvan gibi değil de, daha çok şu küçük oyuncaklar gibi davranmaktır. Hani sokaklarda satarlar ya, içinde makamizması, dışında da anahtarı olan küçük teneke adamlar vardır, anahtarını grr grr grr kurarsın, bıraksın yürür gider ya kardeşlerim. Ama düz çizgide gider ve tabii bir şeylere toslar, düz gider tos tos toslar, yaptığındanda vazgeçemez. İşte genç olmak, bu küçük makinelar gibi olmaktır..
Alex’in bu son konuşmaları hoşuma gitti ve paylaşmak istedim
instagram.com/kisiselgelisima...
"..Bir gün su üstünde yüzen boş bir "şişe" gördüm, bir türlü "denize'' batmıyordu; ancak
içine ''su dolduktan'' sonra battı."
"Bunu görünce, Tanrı'nın 'merhamet' denizine
batabilmek için (içimin merhametle dolması)
gerektiğini anladım.."