Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendisine ne tavsiye buyurduğu sorulduğunda ,Platon şöyle demiş: Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın!Yapılması gereken tek şey,sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.Önemli olan;hayatta,"en çok şey"e sahip olmak değil,"en az şey"e ihtiyaç duymaktır.
Müslümanların kendilerine has bir nazariyâtı ve fikriyâtı olacaksa bunun çıkış noktası Platoncu perspektif ve dolayısıyla bilgeliği esas alan bir gerçeklik kurgusu olamaz. Müslümanlar, Platon'un sorduğu soruyu tekrar, ancak bu sefer Nebî için ve bilhassa Hz. Muhammed [sv] için sormalıdırlar: İçinde Hz. Muhammed'in [sav] var olduğu gerçeklik nasıl tasavvur edilebilir?
Reklam
Platon
Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır. Önemli olan; hayatta, "en çok şey"e sahip olmak değil, "en az şey"e ihtiyaç ; duymaktır.
“Kendisine ne tavsiye buyurduğu sorulduğunda, Platon şöyle demiş: Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeyi bırakmaktır. Önemli olan; hayatta, “en çok şey“e sahip olmak değil,” en az şey “ihtiyaç duymaktır.”
“İnsanoğlunun yapıp etmeleri arasında kendisini en şaşırtan davranışların neler olduğu sorulduğunda Platon demiş ki: Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler ve fakat sonra çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler ,ama sağlıklarını geri almak için de para öderler. Yarınlarından endişe ederlerken bugünü unuturlar. Sonuçta ne bugünü ne de yarını yaşarlar.Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar,hiç yaşamamış gibi ölürler.”
Farabi Platon'un ideal şehrini felsefenin doğurduğu bir örgütlü toplum olarak görürken, Hz. Muhammed ümmetini de İslam'ın doğurduğu bir örgütlü toplum olarak görüyordu. Platon'un şehrini ve Hz. Muhammed ümmetini kurtuluşa erdirenin aynı toplumun iki farklı yüzü olduğu ve bu toplumun idaresinde filozofların nihai sorumluluğa sahip olduğu çıkarımını yapıyordu.
Sayfa 265 - Kapı Yayınları 145, Araştırma İnceleme 34, Medival Islamic Political Thought, Çeviren Hakan Köni, 1. Basım Ekim 2007Kitabı okuyor
Reklam
İsa sokakta yürürken kalabalık bir grubun bir fahişeyi taşladığını görür. Hemen araya girer ve "Aranızda günahsız kim varsa ilk taşı o atsın!" der. Aynı anda bir taş vızıldayarak yanından geçer. Hz. İsa kalabalığa döner: "Anne?"
Aylak kitapKitabı okudu
Mutluluk
''Beşeriyet derin bir ah çekti ve 'Doğru, Doğru! Lütfen bana söyleyin, merhamet edin. Mademki, hayattan tiksiniyorum, ama onsuz da yapamıyorum, Öyleyse saadetin ne olduğunu bana siz söyleyin' dedi. O sırada başkan geldi. Meseleyi anladı ve oradakilere: 'Haydi bakalım, şu zavallının sorusunun cevabını verin!'
Sayfa 324Kitabı okudu
Kendisine ne tavsiye buyurduğu sorulduğunda, Platon şöyle demiş: Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır. Önemli olan; hayatta “en çok şeye” sahip olmak değil, “en az şeye” ihtiyaç duymaktır.
Sayfa 33
İsa sokakta yürürken kalabalık bir grubun bir fahişeyi taşladığını görür. Hemen araya girer ve “Aranızda günahsız kim varsa ilk taşı o atsın!” der.Aynı anda bir taş vızıldayarak yanından geçer. Hz. İsa kalabalığa döner:“Anne?”
Reklam
İsa sokakta yürürken kalabalık bir grubun bir fahişeyi taşladığını görür. Hemen araya girer ve “Aranızda günahsız kim varsa ilk taşı o atsın!” der.Aynı anda bir taş vızıldayarak yanından geçer. Hz. İsa kalabalığa döner:“Anne?”
Saadet nedir?
Hz. İbrahim: -Saadet; çalışıp kazanmak ve kazanılanları başkalarıyla paylaşmaktadır. Hz. Musa: -Saadet; nefsi, Firavun'un tutkuları gibi tutkulardan kurtarmaktadır.
Bunların hepsi tarihi bile isteye hiçe sayan ve ziyadesiyle ırkçılık barındıran asılsız iddialar. İnsanlar dünyaya yayılıp bitki ve hayvanları evcilleştirdiğinde, ilk şehirleri kurduğunda ya da yazı ve parayı icat ettiğinde günümüz din ve milletlerinin hiçbiri yoktu ortada. Ahlak, sanat, maneviyat ve yaratıcılık dediğimiz şeyler genlerimize işlenmiş evrensel insan becerileridir. Doğdukları yer de Taş Devri Afrika'sıdır. Bunları Çin'in Sarı İmparatoru'na, Platon dönemi Yunanistan'ına ya da Hz. Muhammed devri Arabistan'ına atfetmek densizce büyüklenmektir sadece. Şahsen bu tür bir densizliğe fazlasıyla aşinayım çünkü kendi milletim Yahudiler de kendilerini dünyanın en önemli varlığı yerine koyuyor. İnsanlığın herhangi bir başarısı ya da icadından bahis açın, hemen kendilerine pay çıkarırlar. Ve bu insanları yakinen tanıdığım için bu iddialara içtenlikle inandıklarını da biliyorum. Bir keresinde İsrail' de bir yoga eğitmenine gitmiştim. Kendisi ilk derste büyük bir ciddiyetle, yogayı Hz. İbrahim'in bulduğunu ve tüm temel yoga duruşlarının İbrani alfabesinden türetildiğini açıklamıştı (Trikonasana duruşu İbrani alfabesinin aleph harfine, tuladandasana duruşu daled harfine tekabül ediyor gibi)! Hz. İbrahim bu duruşları cariyelerinden birinin oğluna öğretmiş, o da Hindistan'a gidip yogayı Hintlere öğretmiş. Bunun bir kanıtı var mı diye sorduğumda Tekvin' den alıntı yaptı: "Cariyelerinin oğullarına da armağanlar verdi ve · kendisi henüz sağken bu çocukları oğlu İshak'tan uzağa, doğu illerine gönderdi" (Tekvin 25:6).
292 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.