Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dayanıksız ve sabırsız, fakat iyi niyetli bir insan olduğumu söyledim. - Yazık, dedi. Zaten insanların çoğu böyledir...
Said Nursi(r.a.) Hazretleri kışta gelip baharı muştulayan alimlerdendi. Nefesleriyle buzdan dağların üzerine yürüdü. Tesellisi, "Onlar şüphesiz yardım göreceklerdir. Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir."37 ayet-i kerimesiydi. ***
Reklam
And if you call me at 4 am, too sad to even say hello, I will listen to your silence until you fall asleep.
Yokluk tepesine insanların binde biri, Yüz binde biri çıkabilir..! Zîrâ ona ulaşmak için insanın kendine hâkim olması lâzımdır.
Kur'an-ı Kerim şöyle buyurur: "Allah tarafından kendisine verilmiş bir kanıtı saklayandan daha zalim kim vardır? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir." (Bakara, 140)
📌Geçen ay satılan her iki elektrikli otomobilden 1'i Togg oldu gercekbudue2021.blogspot.com/2024/05/gecen-a...
Reklam
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitaplık Duvar İncelemeler Alıntılar İletiler Hedefler Yorumlar İncelemelerde Ara
Fareler ve İnsanlar
Fareler ve İnsanlarJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 2023171,8bin okunma
Doğanın üzerine oturacağı temelleri vardır, kuş gibi kanatları vardır, onun hedefine çabucak ulaştıracak sebepleri ve süratle kabul edebileceği vakitleri vardır. Eğer doğa temellerin üzerine oturursa güçlü olur; kanatlarını takılırsa göğe yükselir; dua zamanında ve yerinde yapılırsa kabul edilir; kendisini hedefine ulaştıracak sebeplere sahip olursa başarıya ulaşır.
(Dâim bunu der ki elde hâme / Afet bana i'tibâr- âmme" (Elimdeki kalem hep şöyle der bana: Halkın beğenisi felâkettir.)
Sayfa 130
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: Her yeni doğan gün bir lütuftur ve yeni doğan gündeki varlığınız da bir lütuftur ve bu lütuflar bir tecelliyat silsilesi oluşturur. Necip Fazıl, " Nurtopu günlerin kanına girdim , kutsal emaneti yedim bitirdim , diyor. Bu birinci mısra beni etkiler. Her yeni gün, nurtopu bir gündür. " Her dem yeni dirlikte doğarız , sizden kim usanası ," diyor Yunus. Hücrelerimiz, kalbî, akli, ruhi durumumuz yenileniyor. Ben geçen seneki Sadettin değilim, on sene önceki hiç değilim. Tesadüfler, tecelliyatlar yeni ve yenilenen size hayat vermişse o gün size yeni bir şey söylüyordur. Dizi romanlar vardı, çocukluğumuzda, " Bakalım kahramanımızı hangi maceralar bekliyor ," diye biterdi. Bu bana enteresan gelmiştir, her an için hangi maceraların bizi beklediği önemli bir soru . Hepimiz birer kahramanız, hepimize ruh üflendi ve hepimiz eşref-i mahlûkat olma noktasındayız. Bu tecelliyat içinde bize verilen imkânı nasıl kullanacağız, bu önemli bir soru. Dolayısıyla sıkıntılar olsa da ümitsizlik diye bir şey söz konusu olmamalı. Sıkıntılı anlar tabii ki olur; dünyada yaşıyoruz. Kabz ve bast hali arasında gider gelir insan ruhu ama ümitsizlikten sakınmalıdır.
Reklam
.. İstersen konuşalım. Fakat konuşmaktan ne çıkar ki! Kim bilir şimdiye kadar kaç merkep yükü kitap okudun. Fakat bunlardan ne anladın? Hiç.. değil mi? İnsanlar neyi bilirler..? Zevk ve bencilliklerinin arzuladığı sanatsal birtakım şeyleri.. Fakat hak ve hakikat hususunda ne bilirler..? Hiç..! Akıl yoluyla Hakkı bulmak mümkündür. Fakat bilmek, anlamak mümkün mü..? Ne konuşalım? Harfleri bir araya getirerek Hikmet bilinebilir mi..?
Süleyman nerede? Oraya gideceğiz." Sanki "Taht-ı Süleyman mı? Öyle bir yer yok" diyecek. Var. "Tikap'ta." "Tikap nerede?" Sorularım ardı ardına diziliyor. "Tikap da Tebriz gibi mi? Yani binalar böyle yenilenmiş mi? Şehrin eski yüzü böyle zırhlar altında mı? En önemlisi böyle kalabalık mı?" Kalbim duracak. "Hayır" diyor Şahapzade. "Taht-ı Süleyman zaten bir sit alanı. Kasabası da çok küçük ve çok eski."
Sultan V. Mehmet Reşat
"Haberim yoktu olup bitmiş işlerden, Mesneviler okuyordum oturup ezberden.. Birde baktım haber geldi bizim Enver'den; Salvet etmişti Çanakkale'ye bahr ü berden, Ehl-i İslam'ın iki hasmı kavisi birden... Böylesine bir çaresizlik içindeydi Sultan V. Mehmet Reşat... ama en azından şehzadeler cepheye gidemez, orduya moral veremezlermiydi? İttihat - Terakki bu teşebbüsü bile önlemeye çalıştı. Enver Paşa'ya göre herşey yolundaydı: padişah müsterih olmalıydı. Almanlar umulmaz bir çıkış yapacak ve düşmanları perişan edecekti.
Sayfa 66
O an'dan artık çok uzaklardaydılar. İki dakika öncesinde değillerdi şimdi. Hepsi bu kadardı işte. Her şey bu kadardı. Buraya kadardı. O şarkının adı gibiydi her şey: "Buraya kadar"! Hepsi buymuş! Edebiyat da buymuş! Hayat da buymuş! Bitmiş. Sönmüş. Geçmiş. Gitmiş. İrfan'ı arayıp gazetede çıkan yazının haberini veremezmiş! Bitmiş! Hepsi bir güvercinin kanadında beyaza bürünmüş! Onlara verilen süre dolmuş!
Sayfa 82
İnsanoğlu fazlaca aciz, zayıf ve muhtaç olduğu için hayatını (الله'a) ricâ ile devam ettirir. Râcî demek, İnsan demektir..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.