Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cv
Sıkıntıdan hiç kurtulamadım. Çünkü sıkıntının yüce bir etiği var. Bilmiyorum sıkıntı üzerine de bir deneme yazar mıyım... Kendimi hep sıkıntı olarak gördüm ve her yere de taşıdım. Sıkıntı yazılamaz belki, yazmak da istiyorum ama. Nerdeyse “sıkılıyorum, öyleyse varım” diyebilirim. Böyle yaşıyorum ben. Aynı zamanda insani bir yön de buluyorum sıkıntıda. Sıkılmayan insan yaşamıyordur diyebilirim. Bir şey daha var ki o da: kitaplarımı ve odamı dünyanın her tarafına götürebilsem, taşıyabilsem, belki dünya o kadar sıkıntılı olmayabilir. Sıkıntıyla yapışık yaşıyorum adeta. Tepeden tırnağa sıkıntının içinde dolaşıyorum.
Sayfa 78 - Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2006.Kitabı okudu
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Reklam
Savaşı ve içinde ne varsa hepsini reddediyorum... Ben savaş var diye üzülmüyorum... Ben kaderime razı olmuyorum... Ben bu konuda sızlanıp durmuyorum... Onu olduğu gibi reddediyorum, içindeki insanlarla birlikte, onlarla, onunla hiçbir alışverişim olsun istemiyorum. İsterlerse dokuz yüz doksan beş milyon kişi olsunlar ve ben tek başıma kalayım, yine de haksız olan onlar, Lola, haklı olan da benim, çünkü ne istediğini bilen bir tek ben varım: ben artık ölmek istemiyorum.
"Bizim gibiler, çiftlikte çalışan erkekler yeryüzündeki en yalnız erkeklerdir. Onların ailesi yoktur. Kendilerini hiçbir yere ait hissetmezler. Bir çiftliğe gelir, çalışır, biraz para kazanırlar, sonra kasabaya gidip kazandıklarını birkaç saat içinde harcarlar, bir de bakarsın ki yeniden yola düşmüşler, başka bir çiftliğin kapısını çalmak için. Hayattan hiçbir beklentileri yoktur onların." Lennie'nin yüzünü mutlu bir ifade kaplamıştı. "Evet, evet bu işte. Şimdi de bizimle ilgili yeri anlat." George anlatmaya devam etti. "Ama biz onlar gibi değiliz. Bizim bir gelecek planımız var. Söylediğimizi dinleyen, bize önem veren biri var yanımızda. Gidecek başka bir yerimiz olmadığı için bir barda oturup burnumuzu viski bardağına sokmak zorunda değiliz. Onlar hapse girseler tek başlarına çürürler orada, bir arayanları olmaz. Biz onlar gibi değiliz." Lennie araya girdi. "Biz onlara benzemeyiz! Peki neden? Çünkü... Çünkü sen varsın benim yanımda ve ben varım senin yanında, bu yüzden işte..."
"Biz onlara benzemeyiz. Niye mi? Çünkü, çünkü yanımda sen varsın, beni kollarsın, senin içinde ben varım. Niyesi bu işte."
On beş dakika içinde israil askerleri ile 'bizimkiler' arasında pazarlık başladı. Soru: "Rehinelerin durumu nasıl?" Cevap: "Hapsettiğiniz Filistinlilerden iyi durumdalar, şimdilik." Rica: "Pankartları indirin lütfen." Ret: "Ne yani, takvim yaprağını gün bitmeden mi koparalım? Unutun bunu." Vaat: "Konuşarak halledebiliriz. İstediklerinizi alacaksınız. Kimsenin canı yanmayacak." Nükte: "Bunu derhal bir bez afişe yazın, görelim. Herkes görsün. Çünkü kulaklarımıza inanamıyoruz."
Reklam
"Ben varım." Sırıtan Kuzey bir elini bize doğru uzatmıştı. İçindeki rekabet duygusu kabaran Yiğit de elini, onun uzattığı elinin üzerine koydu. "Ben de varım." Daha sonra Bağımlı da elini koyunca kızlar bir süre düşündü ve onlar da ellerini diğerlerinin elinin üstüne koydu. "Ben de varım." Efe Can, bu ayakla neyine
Sayfa 181Kitabı okudu
“İçinde yaşadığım bu zindan ile dünya arasında Ne gibi benzerlik var onu düşünüyordum; Ama başaramıyorum çünkü dünya kalabalık, Burada ise bir ben varım. Yine de çözeceğim. Baynim disi,ruhumda erkek, bu ikisi çiftlerin Durmadan cogalan bir sürü düşünce üretecekler Ve dunyadaki insanlar gibi hepsi birbiri den farklı olan Çesit çeşit düşünce dolduracak dünyayı
Sayfa 113 - Y.K.Y
Seninle karşılaştığımız da
Kavuştuğumuzda bir. Aşk usturası okşayacak seni. Kesikler içinde kalacaksın. Kesiklerinden akanlar bacaklarını ıslatacak. Nehir köprüsünün iki bacağı gibi Titreyecekler. Bense ağzımı sana dayayıp kana kana içeceğim. Sonsuzluğa kana kana. Seni okşarken elimi kaybedecek seni öperken dilimi yutacağım. Kalp çarpıntımızın nedeni kalplerimizi
"Hayatının 2 ayrıldığını fark ettin değil mi?" "Helin'den öncesi ve Helin'den sonrası." "Hayatım ikiye değil üçe ayrılıyor." "Helin'den önce siyah bu bana nasıl tahammül ettiniz? Ben Helin'den önce Yankı'ya tahammül edemiyordum. O Yankı'nın duyguları yoktu, o Yankı bir robottu. Söylesene hangi anlarınız içinde ben varım?" "Geçmişi düşün, anıları. O kadar yorgundum ki sizin anılarınızın içinde. Sadece bir gölgeyi siz birbirinizi sevdinşz, ben sizi sevdim ama ben sevgimi bile gösteremedim. Hiçbirinize." "Helin'den önce sadece akıl olan bir robotum. Neyi fark ettim biliyor musun, Işık? Dördünüzden birisi olmasaydı sokak nöbetçiler ayakta duramazdı ama bensiz de siz olurmuşsunuz çünkü bir insan aklını kullanamadığında bile yaşayabilir ama kalbi olmadan yaşayamaz." "Biz bir binaysak siz duvarlarınız, kolonlarıdınız; ben o evin bir eşyasaydım."
Sayfa 48 - IndigoKitabı okudu
Reklam
Sıkıntıdan hiç kurtulamadım. Çünkü sıkıntının yüce bir etiği var. Bilmiyorum sıkıntı üzerine de bir deneme yazar mıyım... Kendimi hep sıkıntı olarak gördüm ve her yere de taşıdım. Sıkıntı yazılamaz belki, yazmak da istiyorum ama. Nerdeyse “sıkılıyorum, öyleyse varım” diyebilirim. Böyle yaşıyorum ben. Aynı zamanda insani bir yön de buluyorum sıkıntıda. Sıkılmayan insan yaşamıyordur diyebilirim. Bir şey daha var ki o da: kitaplarımı ve odamı dünyanın her tarafına götürebilsem, taşıyabilsem, belki dünya o kadar sıkıntılı olmayabilir. Sıkıntıyla yapışık yaşıyorum adeta. Tepeden tırnağa sıkıntının içinde dolaşıyorum.
Tanpınar vs. Nietzsche & Dostoyevski :)) (s. 288-294)
- Ben bir hikaye mevzuu anlatıyorum. Burada cinayet yok; bir kurtulma işi var. Tek manianın ortadan kalkışı. Tekrar dirilmek var. Evet kainatı buluyor. Kendisine yedi gün mühlet vermişti. Yedi gün cinayeti gizliyor. Yedi gün tekrar dirilmiş gibi insanlar arasında mesut, onları anlayarak, altın parıltılar içinde yaşıyor. Tam bir tanrı gibi yedi
Sayfa 288 - ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: SUATKitabı okudu
Savaşı ve içinde ne varsa hepsini reddediyorum... Ben savaş var diye üzülmüyorum... Ben kaderime razı olmuyorum... Ben bu konuda sızlanıp durmuyorum... Onu olduğu gibi reddediyorum, içindeki insanlarla birlikte, onlarla, onunla hiçbir alışverişim olsun istemiyorum. İsterlerse dokuz yüz doksan beş milyon kişi olsunlar ve ben tek başıma kalayım, yine de haksız olan onlar, haklı olan da benim, çünkü ne istediğini bilen bir tek ben varım: ben artık ölmek istemiyorum.
360 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.