Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Şurası var ki tıpkı kendimiz gibi geçmiş zaman da bizdeki aksiyle tekevvün hâlindedir. Kâinatımızı nasıl kendi akislerimizle yaratırsak; maziyi de düşüncelerimizle, duygularımızla ve değer hükümlerimize göre yaratır, değiştiririz. Kaldı ki talih, bu hâlis İstanbullu bestekârı, doğuşu ve mukadderatına sahip olduğu imparatorlukla devrinin öbür insanlarından çok ayırmıştı. İster istemez her hareketinde öbürlerinden başka şeyler aramamız zarurî oluyor. Belki de bu yüzden Topkapı Sarayı'ndaki iki odalı köşkünde, bugün pas vurmuş billûruna Galib'in beyti oyulmuş aynalar, çiniler, âyetler arasında, Aynalıkavak Sarayı'nın ta'likleri altında, Beşiktaş Sarayı'nda ve Boğaz köşklerinde, kız kardeşlerinin yalılarında yeni kurduğu orduyu bütün bir gözde maiyet ile teftişe gittiği Levent yollarında, her önünden geçtiği iskelede top sesleriyle selâmlandığı deniz binişlerinde hemen herkese güvenerek, herkesten şüphe ederek, en küçük ümitlere yapışarak, en ufak fısıltılara mâna vererek, dikkati ve düşüncesi o kadar acıklı maceraların geçtiği hudutlarda, dostu sandığı Napoléon'un ve İstanbul'u tehdit eden İngiliz donanmasının tasavvurlarında parçalanmış, geçirdiği saatlerin bu bestelerde ve âyinlerde mutlaka bir izi bulunmasını istiyor ve bunu vehmediyoruz. Böyle olduğunu bilmekle beraber, gene de bu eserde bir yığın şeyin devrini, en içli ve mânalı tarafından bize verildiğini zannediyorum. Sanatın tecridi, hele musikide zannedildiğinden çok fazla şey yüklenir.
Sayfa 196
Reklam
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kundera’yı tanımak
Kitabın ilk bir kaç sayfasını okuduğumda, “ Bunu söylemek için çok mu erken bilmiyorum ama bambaşka bir büyü var sanki bu kitapta” demiştim. Yanılmadığımı da şimdi not düşmek istiyorum. Evet , bu kitapta bambaşka bir büyü var.
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği
‘ni okuduğum zaman Kundera ile hiçbir zaman anlaşamayacağımızı düşünmüştüm. Öyle ya, Kafka ile de aynı çizgide
Bilmemek
BilmemekMilan Kundera · Can Yayınları · 20141,577 okunma
708 syf.
10/10 puan verdi
Söyle tanrıça, Alerikoğlu Hasci’nin yalnızlığını söyle. Kendi başına kendi getirdi böyle bir uğurlu günü. Huzur’un gelip de içine dolmasına sebep, diğer tüm ölümlülerin arasında, gözüne çarpması ölümsüzlerin, bu yalnızlığının sonucuydu. Zeus’un evinde oturmaktaydı hep var olan tanrılar, sessiz sedasız, yüzyıllar geçmiş yapamamışlardı ağız tadıyla
İlyada
İlyadaHomeros · Türkiye İş Bankası Yayınları · 20147,3bin okunma
Bırak da uzun, uzun, uzun süre içime çekeyim saçlarının kokusunu, bir kaynağın sularına yüzünü daldıran bir susuz adam gibi yüzümü daldırayım içlerine, hoş kokulu bir mendil gibi elimle sallayayım onları, sallayayım da anılar silkelensin havada. Saçlarında tüm gördüklerimi, tüm duyduklarımı, tüm işittiklerimi bir bilseydin! Başka insanların ruhu ezgiler üzerinde nasıl dolaşırsa, benim ruhum da koku üzerinde öyle dolaşır. Yelken ve serenlerle dolu koca bir düş var saçlarında; meltemi beni güzelim iklimlere, uzamın daha mavi, daha derin olduğu, havanın meyvelerle, yapraklarla, insan derisiyle kokulandığı iklimlere götüren büyük denizler var saçlarında. Saçlarının okyanusunda, içli şarkılar, her ulustan, güçlü insanlar, sonsuz sıcaklığın yan gelip yattığı, uçsuz bucaksız bir gök üzerinde ince ve karışık yapıları oymalar gibi beliren, biçim biçim gemiler kaynaşan bir liman görüyorum. Saçlarının okşamalarında, güzel bir geminin kamarasında, bir divan üstünde geçmiş, çiçek saksılarıyla serinlik verici testiler arasında limanın fark edilmez yalpasıyla ığralanmış uzun saatlerin bezginliğini yeniden buluyorum. Saçlarının kızgın ocağında, afyonla, şekerle karışmış tütün kokusunu çekiyorum içime; saçlarının gecesinde, sıcak ülke göklerinin sonsuzluğunu parıldar görüyorum; saçlarının incecik tüylü kıyılarında, katranın, miskin, hindistancevizi yağının birbirine karışmış kokularıyla sarhoş oluyorum. Bırak da uzun uzun ısırayım ağır ve kara örgülerini. Ele avuca sığmaz, ferman dinlemez saçlarını dişlediğim zaman, anıları yer gibi oluyorum.
Akşamın yavaş, içli ve derin renkleri kalbe öyle bir tuzak kurar ki bu zavallı mutlak yeni bir hayali dalar ve muhakkak yeni bir ümide düşer. Bizi aldatmış olan hayatımızı affeder ve dünyayı yeniden severiz.
Reklam
Herkesin dünyayı kurtarmasına gerek yok, birisi de evinin önüne çiçek koysun." diye yazmış birisi. Uzun zaman oldu oturup bir köşeye, içimden geldiği gibi bir şeyler yazmayalı. Bu cümleyi okuyunca kelimeler birikti içime. Bazı şeyleri hatırlattı bana; "Etki edemeyeceğin "büyük" meseleleri konuşarak geçirdin ömrünü.
( Eleştirel bir Bakış )
_Dinde zorlama yoktur. (Bakara 256) _Ama, kim İslamdan çıkıp başka bir dîn'e yönelirse sapkındır ve af yoktur. (İmran 90) _Çünkü, tek gerçek din islamdır. (İmran19) _İslam dışı tüm inançlar batıl ve sapkınlıktır.(Hadis) _İslam hakim gelene kadar kafirlerle savaşın.(Enfal39) _Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. (Saff 8)
160 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
#ikituhafinsan İki Tuhaf İnsan "Bahçeniz bahar görmesin..." Herkese Merhabalar...️ Sizlere yeni okuduğum bir kitap ile geldim. Öncelikle kesinlikle isminin hakkını verdiğini söylemem gerek İki Tuhaf İnsan gerçekten de tuhaf bir kitaptı. Devrelerimi yaktı deriz ya işte tam da öyleydi. Üzerinde polisiye roman yazsa da kitabı bu
İki Tuhaf İnsan
İki Tuhaf İnsanAhmet Ünal · Az Kitap · 202316 okunma
Lanetullahi aleyh!
Bir gün yemekten sonra anan sana içli içli, dertli dertli bir şeyler anlatmaya başlamıştı. "Ah oğlum sen gideli neler oldu" diyordu. Bizim buraya bir kaymakam göndermişler. Neydi onun adı? Dur bakayım adı batsın, aklıma gelmedi. Tıpkı küçükken sizin mektebe gelen şapkalı herifler gibi. Din, iman, ırz düşmanının biri. İşte bu devrilesi,
Sayfa 46
Reklam
Önce Allah korkusunu yok ettiler!
Sen bunları o zaman mülâhaza edecek durumda değil. din. Yapılan bu telkinler gönlünü, kafanı boşaltıyor, "yalnız gözünle gördüğüne inanacaksın" gibi sözler ufkunu daraltıyor, içerden boşalıyor, dışardan sıkıştırılıyor dun!... Aksi gibi her gün karşına yeni yeni hâdiseler çıkı yor, kendi ruhunla, kalbinle geliştirmeye, yapmaya çalıştığın
Sayfa 38
152 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.