Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
El Diario: Sekiz yıldır sağcı, revizyonist-oportūnist ve tüm gerici parti ve gruplar, PKP'nin "çıldırmış", "mezhep yapısında", "kana susamış", "Polpotçu", "dogmatik", "sekter", "narko-terörist" bir örgüt olduğu yaygarasını yapı- yorlar. Partido Unifucado Mariateguista (PUM)
Emperyalistlerin Revizyonistlere yardımları üzerine
El Diario: Başkan, bu sorunun cevabı belki açıktır ancak uluslararası vakıfların ve büyük emperyalist güçler ve sosyal emperyalistlerin desteğiyle yaşayan revizyonist partiler hakkında ne düşündüğünüzü bilmek istiyoruz. Başkan Gonzalo: Onlar dünya devrimine ihanet etmişlerdir; her ülkede devrime ihanet etmektedirler, sınıfımıza ve halka ihanet etmektedirler, çünkü süper güçlere veya emperyalist güçlere hizmet etmek, revizyonizme, özellikle sosyal emperyalizme hizmet etmek, onların müziğiyle dans etmek, onların dünya hâkimiyeti oyununda bir piyon olmak, devrime ihanet etmek demektir.
Reklam
El Diario: Peki Başkan, ülkemizde devlet iktidarını üstlendiğinde PKP'nin dini teokrasiye karşı tavrı ne olacaktır? Başkan Gonzalo: Marksizm, bize kiliseyi devletten ayırmamızı öğretmiştir, ilk yapacağımız şey bu olacaktır. İkincisi, tekrar ediyorum: İnanma özgürlüğü ve aynı zamanda inanmama özgürlüğü yani ateist olma özgürlüğü ilkesi tamamen uygulanarak halkın dini inanç özgürlüğüne saygı duyulacaktır. Bu şekilde ele alacağız bu meseleyi.
Mao sonrası revizyonist çin hakkınds;
El Diario: Revizyonizm ne rol oynuyor ve PKP ona karşı nasıl mücadele ediyor? Başkan Gonzalo: İlkin hatırlamalıyız ki Marksizmin her ileri adımı müсаdele içerisinde atılmıştır ve Marksizmin bu gelişme sürecinde eski tip revizyonizm ortaya çıkmış, Birinci Dünya Savaşı'nda da çökmüştür. Ama o zamandan bu yana biz komünistler yeni bir revizyonizm ile Kruşçev ve onun uşakları tarafından yayılmaya başlayan ve bugün Marksizme karşı yeni bir saldırı başlatan modern revizyonizm ile karşı karşıya geldik. Başlıca merkezleri Sovyetler Birliği ve Çin'dir.
Amaç
El Diario: Başkan Gonzalo, bu röportajın yaratacağı muhtemel sonuçları değerlendirdiniz mi? Şöyle sorayım: Bu sırada açıktan kamuoyuna seslenmekle herhangi bir tehlikeyi göze almıyor musunuz? Başkan Gonzalo: Komünist olarak biz hiçbir şeyden korkmayız. Dahası parti, ölüme meydan okumak ve canımızı parmaklarımızın ucunda taşımak üzere bizleri çelikleştirmiştir ki devrim bizden canımızı talep ettiği an derhal verebilelim. Bu röportajın oldukça önemli ve etkili olacağı kanaatindeyiz: Partimize, devrime, halkımıza, sınıfımıza ve aynı zamanda -niçin söylemeyelim- uluslararası proletaryaya ve dünya halklarına, dünya devrimine hizmet ediyor. Ne tür tehlike olacaksa olsun önemli değildir -bilhassa yine tekrarlıyorum: Bizlerin parti tarafından çelikleştirilmiş olduğu hesaba alınırsa.
Ev giderek daha fazla sessizliğe gömüldü, herkes ölümün çıt çıkarmadan gelecek adımlarını bekliyordu sanki. Kimse gürültü yapmıyordu. Herkes alçak sesle konuşuyordu. Annem neredeyse bütün gece yanı başımdan ayrılmıyordu. Bense Portuga’yı unutamıyordum. Kahkahalarını. Farklı telaffuzunu. Dışarıdaki cırcır böcekleri bile sakalının hırş, hırş, hırş sesini taklit ediyorlardı. Onu aklımdan çıkaramıyordum. Acı çekmek ne demekmiş asıl şimdi anlıyordum. Acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi. Ayaktaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. Kolları, başı hep dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bile söndüren bir şey. (Tomaso Albinoni, Chamber Orchestra of Miemo Adagio in G Minor)
Reklam
… Portuga iyice uzandı, yeleğini yastık niyetine ağacın köklerinden birinin üstüne serip konuştu: “Şimdi biraz kestirebiliriz.” “İyi de ben uyumak istemiyorum ki.” “Olsun. Seni başıboş bırakacak değilim, afacansın malum.” Elini göğsüme koyarak beni tutsak etti. Uzun süre ağacın dalları arasından geçip giden bulutları izledik. Beklediğim an
… “Üstün başın amma kirlenmiş, bızdık.” “Bir sürü oyun oynadım. Yerlerde yuvarlandım. Sularda sıçradım…” “Hadi bir şeyler yiyelim. Ama böyle domuz yavrusu gibi leş bir halde yemeğe oturamazsın. Gel üstünü çıkar, şu sığ tarafta suya gir çık.” Bir an kararsız kaldım, söylediğini yapmak istemiyordum. “Ben yüzme bilmem.” “Gerek yok ki. Gel, ben yanında dururum.” Yerimden kımıldamadım. Görmesini istemiyordum… “Benim önümde soyunmaktan utanacak değilsin herhalde?” “Yok. Ondan değil…” Başka seçeneğim yoktu; sırtımı dönüp üstümü çıkarmaya başladım. Önce gömleğimi, sonra askılı pantolonumu. Hepsini yere attım ve dönüp yalvarırcasına yüzüne baktım. Hiçbir şey söylemese de kapıldığı dehşet ve isyan gözlerinden okunuyordu. Yediğim dayakların morartıları, izleri ve kabukları görmesini hiç istemezdim. İçlendiği için kelimeleri bulmakta zorlansa da, “Acıyorsa suya girmene gerek yok,” diyebildi. “Artık acımıyor.” (Tomaso Albinoni, Chamber Orchestra of Miemo Adagio in G Minor)
Sayfa 153Kitabı okudu
Üç fidana saygıyla
Ne idamın önlenmesini amaçlayan 22 bin imzalı dilekçemiz, aydınların sözlü, yazılı uyarıları işe yaradı. O üç güzel insan Hıdırellez sabahı asılarak öldürüldüler.
Sayfa 169
İhram '
Adak adanan bir hayvanı kurban etmeye ihram adı veriliyordu; bu aynı zamanda bayram kurbanıydı. İhram adağın içeriğini değil, adak adayanın sözünü yerine getirmesini, kutsal sorumluluğunu göstermesini ve adak adamayla, adanan adağın kurban edilişi arasındaki süreyi belirtiyordu. İntikam ve kan davası her zaman kutsal sorumluluk olarak görülüyordu. Düşmanından intikam almayan veya kan davasında Hammurabi yasalarından kalma dişe diş, göze göz ilkesini uygulamayan kişi, düşmanının ·kanını dökünceye kadar taranmaz, yıkanmaz, şarap içmez ve kadınıyla yatmazdı. Bu sürece de ihram deniliyordu.
Reklam
Bir şeyin sebep olacağına ilimsiz inanmak caiz değildir. Her kim ilimsiz ya da şeriata muhalif bir şeyi sebep olarak kabul ederse, meselâ; adağın, belâyı def ve nimetlerin meydana gelmesine sebep olduğunu sanırsa, bu düşüncesi yanlıştır. Nitekim Peygamber (s.a.v), adak adamaktan sakındırmış ve: "O, bir iyilik getirmez. Şöyle ki, cimrinin malından bir şeyler çıkmasına sebep olur" buyurmuştur.
(Buhârî, Kader 6, Eymân 26; Müslim, Nüzûr 3-7; Ebû Dâvud, Eymân 18 )Kitabı okuyor
"Malum consilium consultori pessimum; (Kötü niyet özellikle kötü niyetli kişi için kötüdür;) Erasmu, Adagia, I, II, XIV Başkasını sokan ve yaralayan, ama iğnesini ve gücünü ebediyen yitirmiş olduğundan, daha çok da kendisini yaralayan yabanarısı gibi."
Sayfa 411 - Alfa Yayınları
Korkunç olan idamın kendisi değildir, ona hazırlanmaktır…
Sayfa 363Kitabı okudu
"İşte!.." demişti. "Adağım olan kızımı hizmet edeceği Beyt-i Makdis'e getirdim." Herkes mabet için mumlar adar veya bağış sandığına altın gümüş bırakırken, Hanne sahip olduğu yegâne varlığı; canından can, kanından kan olan yavrusunu sunmuştu mabede. Bu adayışta nice niyazlardan sonra ömrünün ahir deminde kendisine lütfedilen oğlunu Rabbe kurban etmeye azmeden İbrahim Peygamber'inkine benzer bir teslimiyet vardı. Fedakârlığının azametiyle titremeye başlayınca tutması için bebeğini Zekeriyya'ya uzatmıştı. İmran'ın Hanne'ya emaneti olan can, bir peygamberin kollarındaydı artık. Hanne ayrılık vaktinin geldiğini iyiden iyiye hissetmiş ve son bir kez bebeğini izlerken Beyt-i Makdis'in merdivenlerine yığılıp kalakalmıştı nefessiz. Yaşlı ve yorgun teni taşların üzerindeydi gayrı. Oysa ruhu Rabbin semasında kuşlar kadar özgür ve huzurluydu.
Giyotin
25 Nisan 1 792'de giyotin uygulamasına geçilir. Makine, idamı ve bedene uygulanan cezai işlemleri kökünden değiştirir. Giyotin hekimi idam edilen beden teknisyenine dönüştüren, ölüm cezasına da teşrihe giriş niteliği kazandıran o çok eski geleneğin içinde yer alır. Seri halinde öldürebilmesiyle, kıyımın önüne geçilmesini sağlar. Halkı "yamyam" olmaktan kurtarır. Öte yandan, idamın gelişimiyle ona yönelen bakış arasında yeni bir ilişki kurar. Bundan böyle, ölüm göz açıp kapayıncaya kadar gerçekleşir. Bu yüzden, giyotin idam edilen kişinin rolünü ortadan kaldırır ve onu kişiliksizleştirir. Mahkum, can çekişmesi insanlar tarafından izlenen ve ölmekte olan kişi figürünü yansıtmaz olur artık. Birdenbire cesede dönüşen bir canlıdan başka bir şey değildir o. Giyotin yaşanılan ana değer kazandırır. İzleyicilerin son derece dikkatli olmasını ister. Dolayısıyla, celladın becerisinin önemsizleşmesine neden olur.
Sayfa 297Kitabı okudu
788 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.