Ey anı
kendini güneşe çıkar, canın sıkılsın orda
kendini unut orda, sarar
kendinden kaçtıkça kendine rastla
ey geçmiş ve sarı kumar.
Uçurumu anladım
inadım bitti artık
"NEFSİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR."(1)
Ali el-Karî bu söz için der ki:
İbn Teymiye: Mevzudur, dedi. es-Sem'anî ise: Bunun merfu olarak bilinmediğini, Yahya b. Muaz er-Razî'nin sözü olduğunu, söyledi.
Nevevi dedi ki: Nebi'den (s.a.v.) sabit değildir. Fakat, manası sabittir. Denildi ki: Kendi cehaletini bilen, Rabbinin ilmini; kendisinin fâni olduğunu bilen, Rabbinin baki olduğunu; kendisinin âciz ve zayıf olduğunu bilen, Rabbinin kudret ve kuvvetini bilir.
Bu, Teala'nın şu kavlinden anlaşılır:
"Nefsini aşağılık yapandan başka, kim İbrahim'in dininden yüz çevirir?" (Bakarа, 2/130)
İbn Hacer'e bu hadisi kimin rivayet ettiğini sormuşlar. Cevaben, "Bu hadisin aslı yoktur" demiştir. İbn Hacer daha sonra, bunun Yahya b. Muaz'ın sözü olduğunu belirtir ve manası hakkında da aynı açıklamayı yapar.(2)
Bu söz gerçekten hikmet doludur... Ancak ne var ki, benimsenen bir hikmetin zamanla "hadis" zannedilmesi ihanet olmaktadır. Zira bir hadisin Müslüman nazarındaki mualla mevkiini almaya hiçbir hikmetin hakkı yoktur. Hikmetin hikmet, hadisin hadis olarak bilinmesi şarttır."(3)
1- Barla Lâhikası, 317.
2- Şeyh Alaaddîn, İmam Nevevî'nin Fetvalarının Şerhi, 302.
3- Cânan, Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye, 13.
Ah, beni affedin, affedin beni!" diye yazıyordu Nast yenka. "Diz çökmüş size yalvarıyorum, affedin beni! Hem sizi hem kendimi kandırdım. Her şey bir rüyaydı, bir ha yal... Bugün sizi düşünüp nasıl azap duydum; affedin beni, affedin!..
Beni suçlamayın, çünkü size karşı hislerim değişmiş de ğil; sizi hep seveceğimi söylemiştim, şimdi de
Leonardo da Vinci, İsa'nın öğrencilerine, "İçinizden biri bana ihanet edecek." dediği o "anı" resmederek bir ilke imza atmıştır. Bunu görmek oldukça kolaydır üstelik: Esere bakar bakmaz İsa'nın cümlesini yeni bitirdiğini hissedebilirsiniz. Havariler ise aralarında tartışmaktadır: "O sen misin? Yoksa ben miyim?" Aynı konuyu tasvir eden diğer resimlerde statik bir şekilde yemek yiyen figürler görüyorken burada önemli bir âna tanıklık ettiğimizi hissederiz. Eserde hem bir düzen hem de kaos var. Bize bu kaos ortamını deneyimleten ise havarilerin yüz ifadeleri ve el-kol hareketleri gibi pek çok detay...
"Yüreğim bir hain," dedi delikanlı Simyacıya, atlarını biraz dinlendirmek için durduklarında. "Devam etmemi istemiyor."
"Ne âla," diye yanıtladı Simyacı. "Bu da yüreğinin diri olduğunu gösteriyor. Şimdiye kadar elde etmeyi başardığın şeyleri bir düşle değiş tokuş etmekten korkması kadar doğal ne
Öğretmenimin de her zaman dediği gibi: "Asimilasyon, Yahudi Soykırımı'nın sebebiydi. Biz uyum sağlamaya çalıştık, Tanrı da bizi, ona ihanet ettiğimiz için cezalandırdı..
Chaya Yengemin evinde yaşarken çok mutsuzdum. Ne zaman ağlasam bana bağırırdı, gel gör ki ben durmaya çabaladıkça gözyaşlarım bana ihanet ederek daha çok akardı..
İhanet anı en kötüsüdür, şüphe götürmeksizin ihanete uğradığını anladığın an: Bir başka insanın senin için bunca kötülük istediğini.
En tepeden kablosu kesilen bir asansörde bulunmak gibiydi. Düşmek, düşmek ve ne zaman çarpacağını bilmemek.
Sayfa 239 - Doğan Kitap / 49. baskı / Mart 2023Kitabı okudu
“İhanet anı en kötüsüdür, şüphe götürmeksizin ihanete uğradığını anladığın an; Bir başka insanın senin için bunca kötülük istediğini.
En tepeden kablosu kesilen bir asansörde bulunmak gibiydi. Düşmek,düşmek ve ne zaman çarpacağını bilmemek.”
Bugün de hâlâ geçerli bu pişmanlıklar + kendini suçlamalar)
Onlar için hissettiklerimi ifade etmeyi reddederek, sevdiklerime sözcüklerle başkaları karşısında ihanet etmemin sebebi, bu korkaklık, kendi duygularımdan habersizlik
İhanet anı en kötüsüdür, şüphe götürmeksizin ihanete uğradığını anladığın an: Bir başka insanın senin için bunca kötülük istediğini.
En tepeden kablosu kesilen bir asansörde bulunmak gibiydi. Düşmek, düşmek ve ne zaman çarpacağını bilmemek.