Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Selahaddin inşaatçılara kale yapmaya hızla devam etmelerini bittiği gün serbest olacaklardı ve çalıştıklarının karşılığını alacaklardı. Fakat bir kişi çalışmadı Selahaddin niye dediğinde adam Hristiyan olduğunu Müslümanlara hizmetin dinine ihanet kabul ettiğini söyledi SULTAN DA bu cevap üzerine esir alan askere 1 kese altın verdi ve şunu dedi bunu al, esirin kurtuluş bedeliolarak kabul et.
522 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Değişen dünyada ülkeler arka arkaya silahlanma yarışına girerken en güçlü silah hala atom bombası mı ? Düşmanı yok etmenin daha sinsi yoları varken neden hükümetler atom bombasıyla dünyayı ayağa kaldırsın ? Sizler bir avuç bilim adamısınız . Kanser üzerine araştırmalar yaptığınızı sanarken aslında silah geliştirdiğinizin farkında değilseniz ve yine farkında olmadan tüm dünyayı mahvedecek bir şey bulup bu da yetmiyormuş gibi siz olacakları önceden görüp kendi hükümetinize bile söylemek istemezken olanları , içinizden hainler çıksa ve düşman sayılabilecek ülkeleri bu konu da bilgilendirseler nasıl olur ? Bunca insan içinde siz kime güveneceksiniz ? Kendi içinizde bile daima size ihanet etmeye hazır , sizi dinlemeyen bir tarafınız varken neyi tartışıyoruz .. Mario Sİmmel dünya meselelerine uzak kalmayan ileri görüşlü bir yazar . Dünya bu gidişle biyolojik savaşa gitmiyor mu zaten ? Bu kitabında bahsettiği genetik üzerine çalışan kurumların çoğu gerçekte olan ve sadece adı değiştirilmiş yerler . Okurken gerçekten böyle bir gün gelir mi demekten kendinizi alamıyosunuz . Ve o gün gelirse bırakın devletleri insan bile kalmayacak yer yüzünde .Her zamanki gibi muhteşemdi . Kalın da olsa bir seferde bitirilebilecek harika bir kitap yazmış gene . Seviyorum bu adamı .
Ve Palyaçolarla Gözyaşları
Ve Palyaçolarla GözyaşlarıJ. Mario Simmel · Everest Yayınları · 200930 okunma
Reklam
Birini kaybetmek üzerine düşündüğünüzde böyle olacağını kavramıyorsunuz. Şimdi anlıyorum bunu. Sadece çiçekleri ve öpücükleri özlemiyor insan ama bütün bir birlikte yaşama deneyimini özlüyor. Başarısızlıkları, sorunları, hatta gecenin bir yarısı umutsuzluk içinde uyanmayı. Şimdi burada olmasını, onu öpüyor olmayı dilerdim. Şimdi burada olmasını ve ona ihanet ediyor olmayı isterdim. Her iki seçenek de kabul edilebilir, onun hayatta olacağı her seçenek kabul edilebilir.
324 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Hande Altaylıyı gerçekten severek okuyorum. Aslına bakılırsa hep aynı sistem üzerine gidiyor. Aşk ve ihanet. Ama her seferinde yine farklı bir hikaye yazmayayı başarıyor.....
Kahperengi
KahperengiHande Altaylı · Doğan Kitap · 20162,783 okunma
188 syf.
7/10 puan verdi
William Shakespeare'in şüphesiz en popüler oyunlarından biri Hamlet. Temasında tragedya işlenen bu oyun Danimarka'da geçmekte. Prens Hamlet, kral olan babasının ölümü ile ilgili gerçekleri onun hayaletinden öğrenir. Bunun üzerine de tahta geçen ve annesi ile evli olan amcasından intikam almaya karar verir ve deli rolü yapmaya başlar. İhanet ve intikam konularına ağırlık verilmiş bir oyun bu. İngiliz edebiyatından etkileyici bir şeyler okumak isterseniz bir göz atabilirsiniz.
Hamlet
HamletWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202044,9bin okunma
94 syf.
10/10 puan verdi
Bu kitabı okuduktan sonra bir kez daha bu vatanın kolay kazanılmadığını anladım. Bir annenin oğlunun vatana ihanet ettiğini öğrenmesi üzerine oğlunu bizzat öldürmesi hakikaten tüyler ürpertici.
Domaniç Dağlarının Yolcusu
Domaniç Dağlarının YolcusuŞükufe Nihal · Timaş Yayınları · 2011566 okunma
Reklam
302 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Ay Sarayı, babalığı hüsrana uğratabilecek engeller üzerine bir roman: Müstakbel veya fiili babalıkları konusunda kayıtsız, aşırı hevesli ya da zıt duygular yaşayan erkeklerle dolu. Başkahraman Marco Stanley Fogg, babasını hiç tanımamış ve 11 yaşındayken ölen annesi tarafından büyütülmüştür. Daha sonra, Victor Amcasının yanında, canayakın ama duygusal açıdan ilgisiz olan ev halkıyla yaşamaya başlar. Victor ölünce büyük kitap koleksiyonu Fogg'a miras kalır ve evsizlik, iflas gibi olaylardan kurtulmak için kitapları parça parça satar. Oldukça yaşlı, çokeşli bir babanın çocuğu olan Kitty Wu, Fogg'u kurtarır ve birbirlerine aşık olurlar. Garip, münzevi bir ressam olan Thomas Effing'in yaşam hikâyesini kaydetme işini bulur ama bu istikrar dönemi kısa sürer. Fogg, Effing'le tuhaf bir bağ kurar ve onu manevi akıl hocası olarak benimser. Ardından Fogg, Effing'in aslında baba tarafından dedesi olduğunu keşfeder. Effing'in isteği üzerine, Fogg sonunda biyolojik babasıyla kavuşur ve onunla yoğun ama kısa bir ilişki paylaşır. Kitty'nin hamileliği, kendi moral bozucu deneyimlerini telafi etmek için bir fırsat yakalayan Fogg için sembolik bir boyut kazanır ancak aşkları, boğucu tutumunun sebep olduğu karşılıklı ihanet hissini atlatamaz. Sonunda Fogg yalnız kalır ama elinde yeni keşfedilmiş berrak bir kavrayış gücü vardır belki de.
Ay Sarayı
Ay SarayıPaul Auster · Can Yayınları · 2014651 okunma
272 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
İlk önce kitaba distopik kitap demek biraz zor olacak çünkü içinde distopik olaylar neredeyse hiç yok. Sade ve sıkmayan bir anlatım var. Kitabın sonunda büyük beklentilerim vardı. Okuduğum yorumlar sonunun çok değişik bittiğini söylüyordu. Beklentimi yüksek tuttum sanırım sonu bana Allâh Allah lık bir son gibi gelmedi. Kitap daha çok aşk ve ihanet üzerine kurulmuş. Ve de ikilinin ilişkisi asıl olayı geri planda bırakmış.
Kurucunun Kızı
Kurucunun KızıAmy Engel · Yabancı Yayınevi · 20153,165 okunma
GURBETÇİ ŞÂİR SERVET YÜKSEL'İN DUYGU SÜZGECİNDEN SÜZÜLEN ŞİİRLER M. NİHAT MALKOÇ “Aman ha, gönül kırıp; kırılmaya değer mi? Boş şeylerin peşinde yorulmaya değer mi? Ne kaldı elimizde baharından, yazından?... Bu dünya çiçek olsa derilmeye değer mi?” (“Değer mi?”- Servet YÜKSEL) Gönül telimizi
208 syf.
·
Puan vermedi
Bir kadının abartılmış kıskançlığı üzerine kurulu bir kitap. Kitabın konusu aslında oldukça klasik görünüyor. Kitapta esas olarak işlenen insanların birbiri üzerindeki etkisi...Başta çok düzgün bir karakter olmasına rağmen Suphi'nin Zehra'ya ihanet ettikten sonra Sırrı Cemal'e de ihanet etmesi, onun karakterinin Zehra'nın hırçın tavırlarına göre değiştiğinin en güzel kanıtı. Abartılarıyla romantizmin etkileri görülse de net olarak iyi veya kötü karakter sınırlaması yok. Realizmin izlerinde de sahip olmasıyla aslında hem Tanzimat'ın hem Servet-i Fünun'un etkileri görünüyor. Psikolojik tahlil seviyorsanız, okuyabileceğiniz edebiyatta yer edinmiş eserlerden biri...
Zehra
ZehraNabizade Nazım · İskele Yayıncılık · 201811,3bin okunma
Reklam
126 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
tüm karakterler göz önüne alındıgında yalnızlık hissini yok edecek arkadaşlık ihtiyacı ana fikir olarak görülebilir. konu arkadaşlık, hayaller , umut ve merhamet üzerine işlenmiş. sonu çok etkileyiciydi. arkadasını kimsenin merhametsizliğine ve duyarsızlıgına bırakmadı. kendi eliyle merhametli bir merhametsizlik yaptı belkide. kimine göre bencil bir ihanet kimine göre saf bir sevgi merhameti.
Fareler ve İnsanlar
Fareler ve İnsanlarJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 2023171,6bin okunma
296 syf.
2/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Genel Bir Mustafa Armağan Değerlendirmesi ve Satılık İmparatorluk Adlı Kitabın Eleştirisi Öncelikle her kitabın okuruna farklı şeyler kattığını, her okurun nezdinde “mevzu bahis” olan kitabın ayrı bir yeri olabileceğini belirterek başlamak isterim. Tarihçilik, Sosyal Bilimler içerisinde en dikkat isteyen bölümlerden biridir. Bu bağlamda
Satılık İmparatorluk
Satılık İmparatorlukMustafa Armağan · Timaş Yayınları · 2013376 okunma
Özerklik, bir insanın kendi duyguları ve gereksinimleriyle tam anlamıyla uyum içinde olduğu denge durumudur. Genelde özerklik denince, aklımıza kendi önemimiz ve bağımsızlığımız gelir. Bu, özellikle bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde iktidar ideolojisine uygun bir kendilik için geçerlidir. Özerk olarak tasvir ettiklerimiz, bu yüzden çoğunlukla soyutlaşma üzerine kurulmuş bir kendilik fikrine hizmet etmektedir. Böyle bir kendilik'ten yayılabilecek başkaldırma bile sadece ebeveynlerin, okulun ve toplumun zihnimize sıkıştırdığı kısıtlayıcı, bozucu ve bencil özellikler kategorisini yansıtır. Bu durumda özerklik olarak tasvir edilen şey, kendine ve başkalarına sürekli güçlü ve üstün olduğunu kanıtlama özgürlüğüdür. Bu kanıtların var olan normların yanında veya karşısında olması fark etmez. Önemli olan sürekli geçerli olan bir kanıtlama zorunluluğudur; bu durum, sürekli bir savaşımı gerektirdiğinden, hayatı kucaklama yeteneğinden bizi uzaklaştırır. Bunun tersi ve benim kastettiğim türdeki özerklik ise bizi hayatı sevmeye, sevince, ıstıraba, kedere, yani kısaca yaşamaya götürür.
Sayfa 15
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.