Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İhvan-ı Safa Risaleleri, Mahiyetleri ve Muhtevaları
Onlara göre ahlâk bakımından kâmil bir insan: 'Doğu İranlı­ olacak, imanca Arap, terbiyece Iraklı yani Babilli, bir Yahudi kadar ferasetli, ahlâkça bir İsa müridi, Suriyeli bir keşiş kadar âbid, bilgece Yunanlı, esrara nüfuz etmekte Hintli. Fakat bilhassa bütün manevi hayatında bir Sufî.'
Sayfa 76 - İletişim
VATAN ŞARKISI Âmâlimiz efkârımız ikbâl-i vatandır Serhadimize kal’a bizim hâk-i bedendir Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz Osmanlılarız can verir nâm alırız biz. Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda Can korkusu geçmez ovamızda, dağımızda Her gûşede bir şir yatar toprağımızda Gavgâda
Reklam
Yeni Eflatuncular arasında geliştirilmiş fakat İslamileştirilmiş; bu arada Zerdüştilik ve Manilikten çok şey almış bu hareketin, sadece felsefeyle yetinmeyip; aynı zamanda o dönemin elverdiği koşullarda doğa bilimleriyle, toplumsal olaylarla, iktidarı devirmek isteyen siyasal örgütlenmelerle, Şeriatçı Abbasi sistemine karşı, “Fazilet toplumu”
"...Ehl-i tasavvufun mabeyninde "fena fi'ş-şeyh, fena fi'r-resul" ıstılahatı var. Ben sofi değilim. Fakat onların bu düsturu, bizim meslekte "fena fi'l-ihvan" suretinde güzel bir düsturdur. Kardeşler arasında buna "tefani" denilir. Yani, birbirinde fâni olmaktır. Yani: Kendi hissiyat-ı nefsaniyesini unutup, kardeşlerinin meziyat ve hissiyatıyla fikren yaşamaktır..."
Yirmibirinci Lem'aKitabı okudu
Bir Tartışma Vesilesiyle
Dilimizde ifadesi bulunmayan mefhumlardan biri de: obskürantizm (bilmesinlercilik). Tarihin bütün cinayetlerini yüklenebilecek kadar habis (kötü) ve lânetli bir kelime. Sokrat'ı zehirleyenler, Aristo'yu ülke dışına kovanlar, Galile'yi mahkûm edenler bu illete yakalanmışlardı. Obskürantizm nura düşmanlıktır. Hakikatin her tecellisini yadırgamak, her inancı susturmak ayrıca vasıflarıdır bu habasetin (kötülüğün, alçaklığın). İslâm'ın tanımadığı bir illet diye seviniyordum. Ama kuşkulandım birdenbire. Hallac'ı taşlayan, İhvan-ı Safa Risalelerini toplatan, İmam-ı Âzam'ı zindana atan kafayla, bir engizitör keşişinin kafası birbirinden çok mu farklıydı? Demek ki obskürantizm denilen belâ ne bir kavmin inhisarındaydı (tekelindeydi), ne bir çağın. Binbir biçime sürüklenen bu hastalık daha çok ayak takımından kimseler arasında yayılıyordu. Her ülkede başka bir adı, başka bir gerekçesi vardı. İslâmiyette tek kelimeyle karşılanabilirdi: Taassup (bağnazlık).
Sayfa 263 - İletişim Yayınları, 3. BaskıKitabı okudu
"...Kur'ana ve imana hizmet için, insanların kalblerini Risale-i Nur'a müsahhar yap! Ve bana ve ihvanıma iman-ı kâmil ve hüsn-ü hâtime ver. Hazret-i Musa Aleyhisselâm'a denizi ve Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm'a ateşi ve Hazret-i Davud Aleyhisselâm'a dağı, demiri ve Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm'a cinni ve insi ve Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'a Şems ve Kamer'i teshir ettiğin gibi, Risale-i Nur'a kalbleri ve akılları müsahhar kıl!.. " Musahhar:Emri altına alınmış... İhvan:Kardeşler Hüsn-ü hâtime: İyi ve güzel son Teshir: İtaat ettirme
MünacaatKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.