Insanların hayvanlarla ilişkileri, insan ve doğa arasındaki daha büyük baglantının sadece bir kesiti de olsa bu konuyu burada iki sebepten dolayı ayrı olarak ele alacağım. Öncelikle bu konu, övünülmesi gereken birkaç istisna dışında felsefenin geçmişinde, hatta tüm tinsel geleneğimizde yeterince anlaşılmamış ve üzerinde yeterince düşünülmemiştir
Ve allahaşkına, bir insanın ömründe ne kadar işediğini hiç merak ettiniz mi? Ne kadar yediğini, sıçtığını? Tonlarca. Korkunç. En iyisi ölüp gitmek, uzun kalırsak dışkılarımızla çevreyi kirletiriz. Striptizci kızların da allah belasını versin, onlar da dışkılıyorlar.
Lacan burada acıyı arzunun tatminsizliğiyle özdeşleştirir ve onu “var olma acısı” olarak adlandırır. Lacan'a göre acı, bizim bu kitapta savunduğumuz gibi ani bir kayba derhal gösterilen tepki değil, yaşam boyu süren belirsiz bir durumdur. Bu iki bakış açısı, tepki olarak düşünülen acı ve durum olarak düşünülen acı, birbirine aykırı değildir; bunlar birbirini mükemmel bir şekilde tamamlar.
“Arzunun tatmine göre ilginç olması, acıyla arasındaki [...] derin ilişkiyi anlamamızı sağlar. Bu, arzunun saf haliyle ve basit anlamda var olma acısına çok benzediği anlamına gelir."
Lacan
yazmak, bir anlamda buluşmakmış. Aynı sıkıntıları,
aynı endişeleri, aynı umutları paylaşanların buluşması, zaman-
ları farklı olsa dahi...
7
Fakat guguklu saat misali, sunulan her fırsatta konuşmaya kalk-
mak, bu devrin müzmin hastalıklarından biridir.
15
"Dilinizin sınırları, dünyanızın sınırlarıdır ... "
Ludwig
Hiçbir şeyin gizlenmeden konuşulacağı bir ortamı merak ediyorsunuz sanırım, bu tam bir cehennem olur. Birinin kendisini başka birine açması ihanetin kapılarını açar ve ihanet insanı çok rahatsız
eder, değil mi?”
Entelektüel birikimi acınacak seviyedeydi. Ona majestelerinin ne anlama geldiğini söyleyebilirdim. Ama bu balık tutmayı ögretmek yerine balık vermek olurdu. Gelişimi -eger gelişmeye niyeti varsa- zarar görebilirdi. Bu yüzden onu aşagılayarak öğrenmeye teşvik etmek istedim.
Fakat Rodin'in "Düşünen Adam" adlı heykeli, on yıllardır düşündüğüne bakılırsa hem derinliğin, bu müddet zarfında kafasındaki meseleyi bir türlü hâlledemediği için de aptallığın timsâli olmalıydı