İlksöz: İnsanoğlu nankördür. Kötü günde sığındını, iyi günde unutur.
Serinin üçüncü kitabında Yalak köylüleri zorlu geçen kışın ardından yine büyük umutlarla ovaya, pamuğa inmişlerdir. Pamuk boldur, bereketlidir. Köylü tüm dertlerini unutup daha fazla kazanma derdine düşer. Pamuğun bereketinden öte huzursuz olan iki kişi vardır: Muhtar
İlksöz:Hüzün +Kahkaha, o biziz işte.
Bu toprakların havasından mı, suyundan mı, toprağında yetişeninden mi bilinmez, hüzünle sevinç içiçe geçmiştir hayatımızda. En karamsar anımızda bir anda kahkahayı patlatırız, en sevinçli anımızda gözden yaş gelirken kederleniriz birden. Atasözü müdür, bu toprağın sesi midir, hemen dudaklarımızdan dökülür:
İlksöz: Kendimizden kaçıp başka biri olmak ya da bize sunulan kimliği kabul etmek.
Bir Amerikalı İsviçre'ye giriş yaparken pasaport polisi ile yaşadığı tartışma sonucu tutuklanır. Polise güç kullanma şikayeti ile alıkonulduğunu düşünürken kısa sürede işler değişir. Yıllardır kayıp olan İsviçreli Stiller olduğu iddia edilmiştir.
İlksöz: Doğu Batı çatışması bu mu.
Neriman, annesini kaybettiğinden beri babası Faiz Bey ile birlikte Fatih'te yaşamaktadır. Hem komşuları hem de konservatuvardan arkadaşı Şinasi ile nişanlıdır. Bu nişanlılık uzun süredir devam ettiğinden herkes onların ilişkilerini bilir. Fakat son günlerde Neriman'da farklılıklar gözlemlenmektedir.
İlksöz: Ağıtlarımı duy Çukurova.
Öğrenci ile iletişim kurabildiğimiz o eski günlerde, derslerimin birinde, devletin kurduğu işletmeler, sosyal devlet konuları işlenirken verdiğim örneklerden biriydi: Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu Bölgesi'nden Sakarya'ya fındık toplamak için giden mevsimlik işçilerin çoluk çocuk bütün aile günlerce TCDD ile
İlksöz: Özgürlük mücadelesi, özgür olana dek sürer.
Haiti, küçük bir ada olabilir Güney Amerika kıtasının kuzeyinde, ama kıta tarihinde büyük bir yeri vardır: Çalıştırılmak için Afrika'dan zorla getirilen ve köleleştirilen siyahilerin, başkaldırıp özgürlüklerine ulaştığı ilk yerdir.
Ti Noel, Haiti'deki sayısız kölelerden biridir, beyaz adamın
İlksöz: Hayat,her gün gittiğin yolun tersindedir belki de.
Bernhard'ın otobiyografik serisinin ikinci kitabı Kiler bir uyanış ile başlar. İlk kitaptan bildiğimiz, baskıcı eğitim sistemi Bernhard'ı bunaltmıştır. Arkadaşıyla her günkü gibi okula giderken birden karar değiştirir ve is bulma kurumunun yolunu tutar. Oradaki görevliden bir iş bulmasını
İlksöz: Bir toplum çürürse...
.
Yakupyan Apartmanı, yapıldığı zamanın en en görkemli yapılarından biridir. Ama Mısır değiştikçe, Kahire değiştikçe o görkemli yapı gösterişini korusa da değişen toplumla birlikte içinde oturanlar da değişir. Çoğu işyeri, ofis olarak hizmet veren katlarda eski zengin ailelerin vârisleri, günümüz zenginleri, siyasi
İlksöz: Hayata tutunmak
Bir gece. Arabada iki kişi. Yola fırlayan bir geyik. Arabanın geyiğe çarpması ile oluşan kaza. Ölen sevgili. Ama kazanın geriye bıraktığı sadece sevgilinin ölmesi değil. Kazanın sürüp gidecek izleri sadece yürekte değil. Neredeyse yok olan bir yüz. Geçirilen ameliyatlar. Ama geri gelmeyen yüz. İnsanın kendi yüzünden kaçmasına imkân yok (belki gerek de yok). Ama o yüzü istemeyen, kabullenmeyen insanlara ne demeli. Üstelik bunlar yakın arkadaşlar, dostlar, akrabalar olsa dahi... Yüzünü görmek istemeyenlerin yüzünü görmek istemeyen, yalnızlaşan, kendi dünyasına çekilen bir matematik profesörü.
İnsanlardan uzak süren hayat, ender olarak solunan insanlarla dolu bir günde değişir. Kafede onu gören yönetmen Almodovar yüzünü ve hikâyesini merak eder. Anlatılanlar kafasında bir film düşüncesi yaratır. Onu transeksüel Lisa ile tanıştırır. İnsanlardan kaçarken ve belki de bir ölü hayatı yaşarken onu dinleyen, ilgi gösteren birileri ile karşılaşmıştır. Tanıdıkları bile ondan kaçarken bilmediği bu iki insan hayata yeniden tutunmasını sağlamıştır.
Yazarın kendi hayat hikâyesinden izler taşıyan otobiyografik bir roman. Okurken aklımda hep Tom Cruise'un oynadığı Vanilla Sky filmi oldu benzerlikten dolayı. Matematik, fizik, sinema, kurmaca, dram ve cinselliğin birlikte yoğrulduğu, şekle ve görünüşe önem veren dünyaya bir 'çirkin'in meydan okumasını içeren bir eser. Meraklısına. Kitapla. Sağlıcakla.
.
Sonsöz:
Tenimde, yüzümde öldüm ama ruhumda değil.
İlksöz: Son kitap, Ferrara'da kimse kalmasın.
Bassani okuyanlar bilir, o Ferrara'nın anlatıcısıdır. Özellikle İkinci Dünya Savaşı yıllarını, öncesi ve sonrasını, faşist İtalya'daki -tabi Ferrara'daki- Yahudi cemaatinin yaşantılarını, olayları, kişileri aktarır bize. Belki çokça ayrıntılı olsa da an betimlemeleri ile sinemasal
İlksöz: Yalnızlık, yaşlanınca daha da zor.
Hayat biriktirdiklerimizdir. Acısıyla, tatlısıyla. Ama en çok da sevdiklerimizle.
Yetmişli yaşların sonuna gelmiş yaşlı adam evinde tek başına ama anılarıyla birlikte yaşamaktadır. Çok yakın arkadaşlarını, dostlarını yıllar içinde yitirmiş, kendi başına kaldığı bu hayatta sıranın kendisine gelmesini
Ben iletişim yayınlarından olan çevirisini okudum ve çeviri beni hiç sıkmadı. Ayrıca ilksöz, sonsöz ve dipnotlarla geliştirilmiş bir kitaptı. Dostoyevski ve bu romana gelince o insan psikolojisini insan hangi statüde, meslekte veya sınıfta olursa olsun harika analiz edebilen bir edebiyatçı. Diğer romanlarında da görülen sürükleyicilik ve bir anda hikayenin ve duyguların evrilmesini en iyi hesapladığı kitaplardan biriydi. İnsan okurken kendini Raskolnikov, Svidrigaylov, Razumihin veya müfettiş savcı olmaktan kurtaramıyor.
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022159,4bin okunma